Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanının seçilmesine sadece 1 gün kaldı. Yarın çok büyük bir sürpriz olmazsa, AKP adayı Abdullah Gül Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı olacak. Geçtiğimiz Nisan ayında da aday olan Gül'ün, ikinci adaylık dönemi birincisinden elbette farklı. Şimdi Gül'ün arkasında yüzde 46.6'lık bir halk desteği bulunuyor. Fakat bu önemli değişikliğe rağmen CHP, Nisan'daki tavrını aynen devam ettiriyor, Gül'ün adaylığını protesto ediyor. Arkasına böyle bir halk desteği almış bir adayın Cumhurbaşkanlığını protesto etmek doğru bir tutum değil. Aynı şekilde "Gül benim cumhurbaşkanım olamaz" demek de, Gül'e değil, Türkiye Cumhuriyeti devletine yapılmış bir hakaret olarak algılanmalı. Çünkü o makam, devletin en üst makamı ve oraya çıkan kişi de devleti temsil ediyor. Bu bağlamda, "Gül benim cumhurbaşkanım olamaz" ile "Türkiye benim devletim olamaz" cümlesi sonuç itibariyle aynı yere çıkıyor.Gül'ün nasıl bir cumhurbaşkanı olacağı konusu tartışılırken, medya, CHP ve bazı kurumlar tartışmayı yanlış odaktan yürütüyor. Gül'ün Cumhuriyet rejimiyle olan sıkıntılarının, devleti laiklik nokta-i nazarından tehlikeye sokacağı endişesi ifade ediliyor. Bu yanlış algılamadan etkilenen yabancı basın da cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olayları aktarırken, "Türkiye'de laikler Gül'ün adaylığına karşı" başlığını kullanıyor.Gül'ün eşinin başörtüsü, yine başörtülü kızının düğününün Köşk'te yapılıp yapılmayacağı ve resepsiyonlara başörtülü aile ile katılıp katılmama gibi Türkiye gerçeklerinden uzak, sığ tartışmalar gölgesine hapsedilen cumhurbaşkanlığı seçimlerini doğru açıdan değerlendirmek zorundayız. Bu doğru değerlendirme için evvela odak merkezinin değişmesi ve Gül'le ilgili doğru endişe ve soruların sorulması gerekiyor. Mesela Abdullah Gül'ün geçtiğimiz gün yaptığı ve "Cumhurbaşkanı olursa ilk konuğu Talabani olabilir" yorumlarına sebep olan açıklaması irdelenmeli ve Gül'lü Köşk'ün Türk dış politikasına nasıl tesir edeceği konusu tartışılmalı. Gül'ün cumhurbaşkanı olarak Kıbrıs konusuna bakışı, AB'ye bakışı, Güneydoğu ve terör konularındaki görüşleri, DTP'lileri ne şekilde kucaklayacağı, IMF ve Dünya bankası ile ilişkilerdeki tutumu, özelleştirmelere ve toprak satışına hangi açıdan yaklaştığı gibi konular irdelenmeli ve bu konulardan hareketle Türkiye'nin nasıl bir limana yanaştırılacağı soruları sorulmalı.Mesela Gül Köşk'e çıktığında AKP'nin yeni dönemde de çıkarmak istediği Mahalli idareler yasası ve Petrol yasasına onay verecek mi?Ama maalesef kısır tartışmalar ekseninde Türkiye'nin en önemli makamı bozuk para gibi harcanıyor. Bu noktada bu tartışmayı yürütenler ve belli mesuliyet sahipleriyle ilgili Yiğit Bulut'un önemli bir tespiti bulunuyor:"Askeri dinamikler ve kurumlar bazı kavramları belli bir çizgiyi geçmeden korurlarken, "akçeli" işleri "seçilmiş ve seçtirilmişlere" bırakırlar. Bazı kavramlara dokunulmadıkça kurumlar asla olaylara müdahale etmezler. Bu, günümüzde de devam eder. "Laiklik" algısı "sorun" olurken; Türkiye'nin bankalarının, altyapı tesislerinin, rafinerilerinin, medyasının satılmasına "devleti korumak ve kollamakla görevli" kurumlar seyirci kalırlar... Türkiye'nin güvenliği "sadece sınırlardan" fiziki geçişi engelleyerek sağlanamaz. Türkiye, "ekonomik güvenlik" kavramını süratle anlamalı ve gereğini "devlet" düzeyinde yapmalıdır. Geldiğimiz nokta "çok düşündürücü". Bu ülkenin vatandaşları "bir Yunanlı" kadar kendi borsasından "alım hakkına sahip değilse, araya vergi salınmışsa" orası artık zaten "onun" değildir..."Doğru söze ne denir!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012