Çin, Ortadoğu’ya yerleşiyor
Bugüne kadar ihtiyaç duyduğu petrolün önemli bir bölümünü satın aldığı Ortadoğu'ya uzaktan bakan Çin, adım adım bölgeye yerleşiyor. Bu açıdan geçen hafta imzalanan Çin-İran anlaşması dikkat çekiyor. Anlaşmayla Çin, ucuz petrole; İran ise küresel bir gücün maddi ve teknik olanaklarına kavuşuyor.
31.03.2021 18:03:00





YENİ MESAJ / DETAY HABER
Geçtiğimiz Cumartesi günü Çin ile İran arasında önemli bir anlaşma imzalandı. İki ülkenin dışişleri bakanları Vang Yi ve Muhammed Cevad Zarif'e göre anlaşma ile '25 yıl sürecek bir stratejik ortaklık' kuruldu. Çin Dışişleri Bakanı Yi, 25 Mart'ta Türkiye'yi de ziyaret etmişti ancak bu ziyarete ilişkin kamuoyuna çok az bilgi verilmişti. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in 2016 yılındaki Tahran ziyaretinde ilk defa gündeme gelen İran'ın Çin'in başlattığı 'Bir Kuşak, Bir Yol' projesine katılımını öngören anlaşmanın içeriğine ilişkin bilgi paylaşılmadı. Ancak Çin, ABD'nin uyguladığı yaptırımları delik deşik ederek İran'dan petrol satın alacak ve karşılığında İran'a yatırım yapacak. Yaptırımlar nedeniyle İran dış yatırımlardan mahrum kalıyor. Bu anlaşma, Çin'in 'Bir Kuşak, Bir Yol' adıyla bilinen devasa altyapı projesinin bir parçası. Bu proje ile Pekin'in küresel bir güç olarak yayılmaya devam etmesini sağlayacak bağlantıların oluşturulması hedefleniyor. İşbirliği anlaşmasının taslağı geçen yıl sızdığında bazı İranlılar Çin'in hedeflerine şüpheyle yaklaşmıştı. Bir Kuşak, Bir Yol projesi kapsamında yapılan anlaşmalar esas olarak Çin'in yararına oluyor. Sri Lanka ve Malezya gibi ülkeler başlangıçta cazip görünen bu anlaşmaları imzaladıktan sonra boylarını aşan bir işe girdiklerini fark etmişlerdi. Çin'den küçük olsa da doğal kaynakları ve aktif dış politikası ile köklü geçmişe sahip büyük bir ülke konumunda olan İran açısından durum farklı.
ABD'yi masaya çekebilir
Dünyanın ikinci büyük ekonomi gücü olan Çin ile anlaşma, İran'ın ABD ile çekişmesinde de bir rol oynayacak. Hem İran hem de Biden yönetimi, İran'ın nükleer faaliyetlerini düzenleyen Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) anlaşmasına ABD'nin yeniden katılmasını istediklerini ilan etmişti. İran'ın, JCPOA'nın taraflarından biri olan Çin ile stratejik ortaklık anlaşması imzalayarak petrol satışlarını artırması, yaptırımlar nedeniyle yıkıma uğrayan ekonomisi açısından çok önemli. Ancak anlaşma bundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu anlaşma ile İran, ABD karşısında daha fazla koz elde etmiş oluyor. Kendisinden önceki iki başkan gibi Biden da dış politikanın merkezini Orta Doğu'dan uzaklaştırıp kârlı ve stratejik açıdan önemli Asya-Pasifik bölgesine kaydırmayı deniyor. Ancak pratikte bu mümkün olmuyor çünkü Orta Doğu'da ABD'nin çıkarları bakımından hayati önemde gördüğü çok şey var. Bunlardan biri İran ve her ne kadar inkâr etse de onun nükleer hedefleri.
ABD'nin Orta Doğu'daki rakipleri
ABD, ne bu bölgeden geri çekildi, ne de ileri bir adım attı. Bu durum ise rakiplerine Orta Doğu'da yeni fırsatlar yarattı. Rusya, Suriye'ye müdahale yoluyla Sovyetler Birliği'nin eski rolünü yeniden canlandırma fırsatı buldu. Çin ise ABD'nin uzun vadeli güç kaybettiğine ve yeniden toparlanamayacağına inanıyor. Kendisini de dünyanın yükselen gücü olarak görüyor. Bu büyüklükte bir gücün Orta Doğu'yu göz ardı etmesi beklenemez. Körfez'de stratejik işbirliği, İran'a kısa vadede sağlayacağı faydaya kıyasla Çin'in uzun vadeli hedefleri bakımından çok daha büyük öneme sahip.
Çin'in Orta Doğu'daki hedefleri
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi'nin Orta Doğu turu sadece Tahran ile de sınırlı değil. Çin Komünist Partisi'nin İngilizce yayın organı China Daily, Vang'ın beş hedefli bir plan açıklamasına yer verdi. Planın amacı ise "Filistin-İsrail diyaloğunu geliştirme, İran'la nükleer anlaşmayı yeniden başlatma ve bölgede güvenlik çerçevesi inşa etme yoluyla Orta Doğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanması" şeklinde ifade edildi. Bunlar Batılı diplomatların da kullandığı ifadeler. Ancak ABD, Soğuk Savaş sona erdikten sonraki dönemde Orta Doğu'yu kendi alanı olarak gördü. Avrupa Birliği'ndeki müttefiklerine ise bu bölgeye yönelik maddi yardımlar dışında fırsat vermedi. Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Cibuti'nin Kızıldeniz kıyısında ilk askeri üssünü kurdu. Dünyanın en yoğun ulaşım yollarından birine hakim bu nokta, ABD ordusunun Afrika Komutanlığı Üssü'ne 10 kilometre mesafede. Pekin, ABD donanmasının kendi suları olarak gördüğü Körfez'de İran kıyıları için de benzer planlar yapıyor olabilir mi? Biden yönetimi, ABD yararına olacağı inancıyla JCPOA'ya yeniden katılmanın bir yolunu bulabilir. Ancak ABD, yükselen bir güç olarak Çin'in, dünyanın en istikrarsız bölgesi olan Orta Doğu'da kendisine alan açma çabaları konusunda pek rahat olmayacağa benziyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.