Cennet kadınlarının hanımefendisi Allah Resulünün kızı Hz. Fatıma'dır.
Erkek evladı olmayan Hz. Peygamber'in soyu O'ndan devam etmektedir.
Hatib-i Bağdadi, Hz. Aişe'den şöyle rivayet eder: "Ben Resulullah'a (sav) 'Neden Fatıma geldiğinde O'nu öpüyorsun' dedim. Resulullah, 'Ey Aişe, Ben Miraca götürüldüğüm gece, Cebrail Beni cennete götürdü ve orada Bana bir elma verdi. Ben onu yedim, o Benim sülbümde nutfeye dönüştü. Yeryüzüne indiğimde Hatice ile bir araya geldim. İşte Fatıma o nutfeden dünyaya geldi. O, insan şeklinde olan bir huridir. Cenneti arzu ettiğim vakit onu öpüyorum" buyurdu.
Cennet gülü Hz. Fatıma'nın doğumu sırasında Cenab-ı Hak, Hz. Hatice'ye yardımcı olması için insanlık tarihinin dört büyük kadınını ona yardıma göndermiştir.
"Ey Hatice! Biz Rabbin tarafından sana gönderilmiş elçileriz. Biz senin kardeşleriniz. Ben Sare, bu da Mezahim kızı Asiye'dir. O senin cennetteki arkadaşındır. Bu da İmran kızı Meryem'dir. Bu ise Musa b. İmran'ın kız kardeşi Gülsüm'dür. Senin doğum esnasında çekeceğin zorlukları hafifletmek için Allah bizi sana gönderdi."
Doğduğunda şehadet getiren Hz. Fatıma, bu hanımlara isimleri ile selam vermiştir.
Hz. Fatıma'nın ilk çocukluk çağı diyebileceğimiz yıllarında hatırında, babasının, annesinin ve akrabalarının inançları uğruna her şeye katlandıkları anlar kalmıştır.
Babası Resulullah'ın yanında O'ndan öğrendiği ilk şey, İslam'ın yayılması için her şeyini feda edilebileceği düşüncesiydi. Bu düşünce babasından O'na da aynen geçmiştir.
Hz. Muhammed'i ve babasının vefatının hemen ardından çıkan hilafet tartışmalarında eşi Hz. Ali'yi hiç yalnız bırakmamıştır. İslam'ın en önemli savunucusu olmuş ve Kuran'da ve sünnet mecrasından çıkarılmak istenen din üzerine oynanan oyunlara karşı tek başına mücadele etmeyi bilmiştir.
Hz. Fatıma, dini gerçek manada sindirmiş ve hayatına doruk noktada geçirmiş büyük bir kadındır.
Ümmü Seleme annemizden şöyle bir rivayet vardır: "Resulullah'ın kızı Fatıma, insanlar içinde yüz ve sima olarak Resulullah'a en çok benzeyen kimseydi. Hz. Peygamber yolculuğa çıktığında, ailesinden en son görüştüğü kimse Fatıma idi ve yolculuktan döndüğünde ilk uğradığı kimse Fatıma idi."
İslam Peygamberi, Hz. Fatıma için şöyle buyurur: "Kızım Fatıma, her iki cihan kadınlarının hanımefendisidir.
Fatıma bedenimin parçasıdır. Gözlerimin nurudur. Kalbimin meyvesidir. Benim ruhum ve canımdır. Fatıma, insan şeklinde bir huridir."
Allah Resulü, Hz. Fatıma'nın dünyaya meyline her zaman engel olmuştur. Bir gün Hz. Peygamber'e halini anlatarak ev işleri için O'ndan bir yardımcı istedi. Resulullah, "Ey Fatıma! Beni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, şu an mescidde yiyecek yemekleri ve giyecek elbiseleri olmayan dört yüz tane adam bulunuyor. Sevabın senden alınıp, yardımcıya gitmesini istemiyorum. Kıyamet günü Ali b. Talib'in, hakkını senden talep ederek Allah'ın huzurunda senden davacı olmasından korkuyorum."
Sonra Peygamber O'na tesbih namazını/duasını öğretti.
Bunun üzerine Fatıma'ya, Hz. Ali şöyle der: "Sen Resulullah'tan dünya malını istemek için gittin, Allah bize ahiret sevabı verdi."
Hz. Peygamber'e, "Ya Resulullah! Fatıma sadece kendi asrının mı üstünüdür?" dediklerinde şöyle buyurdular:
"Kendi asrının üstünü olan Meryem'dir. Kızım Fatıma gelmiş ve gelecek kadınların en üstünüdür."
Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü olan Hz. Fatıma'ya reva görülen eziyetlerle bitirelim:
Hz. Peygamber'in rihletinin hemen ardından Sakife'de Hz. Ebubekir, halife seçildikten sonra Hz. Ali Efendimizden biat alınmaya çalışıldı.
Ehl-i Beyt kaynaklarından biat alınması anında yaşananlar şöyledir:
"Bilahare, Hz. Ali'yi yakaladılar ve iple bağlayarak çekerek mescide götürdüler. Hz. Fatıma da Hz. Ali'nin tehlikede olduğunu görünce ileri atılarak sıkıca Ali'nin elbisesine asıldı ve 'kocamı götüremezsiniz' diye bağırmaya başladı.
Hz. Ömer'in amcasının oğlu Kunfuz, Hz. Fatıma'nın Ali'nin elbisesini bırakmayacağını görünce kamçısıyla O'nun nazenin koluna vurmaya başladı. Öyle ki hazretin pazısında bir pazıbent gibi görülmekteydi. Bu arada Fatıma halkın izdihamı neticesinde kapı ile duvar arasında öyle bir sıkıştı ki, kaburga kemikleri kırıldı ve bu darbe sonucunda rahminde olan çocuk da düştü."
Belazuri, Taberi, İbn-i Hizabe, İbn Abdurrabbih, Cevheri, Mesudi, Nezzam, İbn-i Ebi Hadid, Hafız İbrahim gibi Sünni âlimler de Hz. Fatıma'nın çocuk düşürme hadisesini detaylı olarak aktarırlar.
El Mesudi, Ehl-i Beyt dünyasında ve Sünni dünyada kabul gören bir tarihçidir. El Mesudi'nin 'Muruc-uz Zeheb' adlı eserinde bu olay şöyle nakledilir: "Derken Hz. Ali'ye saldırdılar. O'nun evinin kapısını yaktılar ve evde bulunanları zorla çıkardılar ve hanımlar efendisi Hz. Fatıma'yı ise kapı ile duvar arasında sıkıştırdılar. Bu esnada Muhsin adlı çocuğunu düşürdü."
Hz. Fatıma'nın (as) karnındaki çocuğu kaybetmesine sebep olan olayın neticesi ile ilgili olarak Hz. Zeyneb'in (as) çocuk düşürdüğü saldırı olayını aktarırlar: "Resulullah (sav), yaşlı olan Zeyd bin Harise'yi, Zeyneb'i Medine'ye getirmesi için onunla birlikte Mekke'ye gönderdi. Müşrikler Peygamber'in kızı Zeyneb'in (as) Medine'ye hareket ettiğini öğrenince, Ebu Süfyan'la birlikte bir grup süvari onları takip etmeye koyuldu.
Müşrikler 'Zi-Tuva' denilen yerde onlara ulaştılar.
Hebbar bin Esved isminde bir şahıs, mızrağını Zeyneb'in (as) tahtırevanına sapladı; öyle ki mızrağın ucu Zeyneb'in sırtına isabet etti. Zeyneb (as) korku ve vahşetten dolayı rahmindeki çocuğunu düşürdü.
Zeyneb (as) Medine'ye ulaşıp bu olayı Resulullah'a (sav) nakledince, Hazreti Peygamber haddinden fazla rahatsız oldu. Bunun üzerine Hebbar'ın bu katı kalpliliğinden dolayı onun kanını mübah ederek eliyle kolunun kesilerek öldürülmesini emrettiler."
Sünni âlim İbn-i Ebi'l Hadid'in "Nec'ul Belağa Şerhi" kitabında 3. cilt, 351. sayfasında yer alan bir bilgi şöyledir: "Üstadım Ebu Cafer'e; Hebbar bin Esved'in süngü ile Hz. Resulullah'ın (sav) kızı Zeyneb'in (as) tahtırevanına saldırıldığında, Zeyneb'in (as) çocuk düşürdüğü haberi Resulullah'a (sav) ulaştığında Resulullah (sav) Hebbar'ın kanını mübah kıldı" dedim.
Ebu Cafer bu söze karşılık, "Eğer Resulullah (sav) hayatta olsaydı, Fatıma'yı (as) korkutup O'nun çocuğunun düşmesine sebep olan şahsın da kanını mubah kılardı" dedi.
Allah bu büyük annenin şefaatinden ayırmasın.
Erkek evladı olmayan Hz. Peygamber'in soyu O'ndan devam etmektedir.
Hatib-i Bağdadi, Hz. Aişe'den şöyle rivayet eder: "Ben Resulullah'a (sav) 'Neden Fatıma geldiğinde O'nu öpüyorsun' dedim. Resulullah, 'Ey Aişe, Ben Miraca götürüldüğüm gece, Cebrail Beni cennete götürdü ve orada Bana bir elma verdi. Ben onu yedim, o Benim sülbümde nutfeye dönüştü. Yeryüzüne indiğimde Hatice ile bir araya geldim. İşte Fatıma o nutfeden dünyaya geldi. O, insan şeklinde olan bir huridir. Cenneti arzu ettiğim vakit onu öpüyorum" buyurdu.
Cennet gülü Hz. Fatıma'nın doğumu sırasında Cenab-ı Hak, Hz. Hatice'ye yardımcı olması için insanlık tarihinin dört büyük kadınını ona yardıma göndermiştir.
"Ey Hatice! Biz Rabbin tarafından sana gönderilmiş elçileriz. Biz senin kardeşleriniz. Ben Sare, bu da Mezahim kızı Asiye'dir. O senin cennetteki arkadaşındır. Bu da İmran kızı Meryem'dir. Bu ise Musa b. İmran'ın kız kardeşi Gülsüm'dür. Senin doğum esnasında çekeceğin zorlukları hafifletmek için Allah bizi sana gönderdi."
Doğduğunda şehadet getiren Hz. Fatıma, bu hanımlara isimleri ile selam vermiştir.
Hz. Fatıma'nın ilk çocukluk çağı diyebileceğimiz yıllarında hatırında, babasının, annesinin ve akrabalarının inançları uğruna her şeye katlandıkları anlar kalmıştır.
Babası Resulullah'ın yanında O'ndan öğrendiği ilk şey, İslam'ın yayılması için her şeyini feda edilebileceği düşüncesiydi. Bu düşünce babasından O'na da aynen geçmiştir.
Hz. Muhammed'i ve babasının vefatının hemen ardından çıkan hilafet tartışmalarında eşi Hz. Ali'yi hiç yalnız bırakmamıştır. İslam'ın en önemli savunucusu olmuş ve Kuran'da ve sünnet mecrasından çıkarılmak istenen din üzerine oynanan oyunlara karşı tek başına mücadele etmeyi bilmiştir.
Hz. Fatıma, dini gerçek manada sindirmiş ve hayatına doruk noktada geçirmiş büyük bir kadındır.
Ümmü Seleme annemizden şöyle bir rivayet vardır: "Resulullah'ın kızı Fatıma, insanlar içinde yüz ve sima olarak Resulullah'a en çok benzeyen kimseydi. Hz. Peygamber yolculuğa çıktığında, ailesinden en son görüştüğü kimse Fatıma idi ve yolculuktan döndüğünde ilk uğradığı kimse Fatıma idi."
İslam Peygamberi, Hz. Fatıma için şöyle buyurur: "Kızım Fatıma, her iki cihan kadınlarının hanımefendisidir.
Fatıma bedenimin parçasıdır. Gözlerimin nurudur. Kalbimin meyvesidir. Benim ruhum ve canımdır. Fatıma, insan şeklinde bir huridir."
Allah Resulü, Hz. Fatıma'nın dünyaya meyline her zaman engel olmuştur. Bir gün Hz. Peygamber'e halini anlatarak ev işleri için O'ndan bir yardımcı istedi. Resulullah, "Ey Fatıma! Beni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, şu an mescidde yiyecek yemekleri ve giyecek elbiseleri olmayan dört yüz tane adam bulunuyor. Sevabın senden alınıp, yardımcıya gitmesini istemiyorum. Kıyamet günü Ali b. Talib'in, hakkını senden talep ederek Allah'ın huzurunda senden davacı olmasından korkuyorum."
Sonra Peygamber O'na tesbih namazını/duasını öğretti.
Bunun üzerine Fatıma'ya, Hz. Ali şöyle der: "Sen Resulullah'tan dünya malını istemek için gittin, Allah bize ahiret sevabı verdi."
Hz. Peygamber'e, "Ya Resulullah! Fatıma sadece kendi asrının mı üstünüdür?" dediklerinde şöyle buyurdular:
"Kendi asrının üstünü olan Meryem'dir. Kızım Fatıma gelmiş ve gelecek kadınların en üstünüdür."
Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü olan Hz. Fatıma'ya reva görülen eziyetlerle bitirelim:
Hz. Peygamber'in rihletinin hemen ardından Sakife'de Hz. Ebubekir, halife seçildikten sonra Hz. Ali Efendimizden biat alınmaya çalışıldı.
Ehl-i Beyt kaynaklarından biat alınması anında yaşananlar şöyledir:
"Bilahare, Hz. Ali'yi yakaladılar ve iple bağlayarak çekerek mescide götürdüler. Hz. Fatıma da Hz. Ali'nin tehlikede olduğunu görünce ileri atılarak sıkıca Ali'nin elbisesine asıldı ve 'kocamı götüremezsiniz' diye bağırmaya başladı.
Hz. Ömer'in amcasının oğlu Kunfuz, Hz. Fatıma'nın Ali'nin elbisesini bırakmayacağını görünce kamçısıyla O'nun nazenin koluna vurmaya başladı. Öyle ki hazretin pazısında bir pazıbent gibi görülmekteydi. Bu arada Fatıma halkın izdihamı neticesinde kapı ile duvar arasında öyle bir sıkıştı ki, kaburga kemikleri kırıldı ve bu darbe sonucunda rahminde olan çocuk da düştü."
Belazuri, Taberi, İbn-i Hizabe, İbn Abdurrabbih, Cevheri, Mesudi, Nezzam, İbn-i Ebi Hadid, Hafız İbrahim gibi Sünni âlimler de Hz. Fatıma'nın çocuk düşürme hadisesini detaylı olarak aktarırlar.
El Mesudi, Ehl-i Beyt dünyasında ve Sünni dünyada kabul gören bir tarihçidir. El Mesudi'nin 'Muruc-uz Zeheb' adlı eserinde bu olay şöyle nakledilir: "Derken Hz. Ali'ye saldırdılar. O'nun evinin kapısını yaktılar ve evde bulunanları zorla çıkardılar ve hanımlar efendisi Hz. Fatıma'yı ise kapı ile duvar arasında sıkıştırdılar. Bu esnada Muhsin adlı çocuğunu düşürdü."
Hz. Fatıma'nın (as) karnındaki çocuğu kaybetmesine sebep olan olayın neticesi ile ilgili olarak Hz. Zeyneb'in (as) çocuk düşürdüğü saldırı olayını aktarırlar: "Resulullah (sav), yaşlı olan Zeyd bin Harise'yi, Zeyneb'i Medine'ye getirmesi için onunla birlikte Mekke'ye gönderdi. Müşrikler Peygamber'in kızı Zeyneb'in (as) Medine'ye hareket ettiğini öğrenince, Ebu Süfyan'la birlikte bir grup süvari onları takip etmeye koyuldu.
Müşrikler 'Zi-Tuva' denilen yerde onlara ulaştılar.
Hebbar bin Esved isminde bir şahıs, mızrağını Zeyneb'in (as) tahtırevanına sapladı; öyle ki mızrağın ucu Zeyneb'in sırtına isabet etti. Zeyneb (as) korku ve vahşetten dolayı rahmindeki çocuğunu düşürdü.
Zeyneb (as) Medine'ye ulaşıp bu olayı Resulullah'a (sav) nakledince, Hazreti Peygamber haddinden fazla rahatsız oldu. Bunun üzerine Hebbar'ın bu katı kalpliliğinden dolayı onun kanını mübah ederek eliyle kolunun kesilerek öldürülmesini emrettiler."
Sünni âlim İbn-i Ebi'l Hadid'in "Nec'ul Belağa Şerhi" kitabında 3. cilt, 351. sayfasında yer alan bir bilgi şöyledir: "Üstadım Ebu Cafer'e; Hebbar bin Esved'in süngü ile Hz. Resulullah'ın (sav) kızı Zeyneb'in (as) tahtırevanına saldırıldığında, Zeyneb'in (as) çocuk düşürdüğü haberi Resulullah'a (sav) ulaştığında Resulullah (sav) Hebbar'ın kanını mübah kıldı" dedim.
Ebu Cafer bu söze karşılık, "Eğer Resulullah (sav) hayatta olsaydı, Fatıma'yı (as) korkutup O'nun çocuğunun düşmesine sebep olan şahsın da kanını mubah kılardı" dedi.
Allah bu büyük annenin şefaatinden ayırmasın.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Ali'nin devlet adamlarına nasihatleri / 22.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024