Diyanet İşleri Başkanı, cenaze marşı yerine "Tekbîr" getirilsin, dedi. Zaten tekbir getiriliyor. Bunlar, dinlerarası diyalog diye diye "ılımlı İslâm" ı dayatmıyorlar mıydı? Efendileri öyle istemişti çünkü?
Şimdi Diyanet İşleri reisinin yaptığı pişmiş aşa su katmak değil de nedir? İftar sofralarında papaz ve hahamlarla birlikte olmayı, diyalog uğruna sineye çeken Başkan, cenaze törenlerinde çalınan marşı neden hazmedemiyor?
Resmi cenaze törenlerinde çalınan marşın bestecisi, Klasik Batı Müziği - romantik dönem - kompozitörlerinden ünlü Fryderyk Chopin'dır (1810-1849).
Chopin'ın 1839'da bestelediği 2. Piyano Sonatı'nın 3. Bölümünün adı "Cenaze Marşı"ydı. John F. Kennedy, Leonid Brejnev gibi devlet adamlarının cenaze törenlerinde çalınmış, pek çok ülkede mâtem müziği olarak kabul edilmiştir. Bizde de çalınmaktadır.
Müslüman, cenazesini dua ve tekbirlerle kaldırır. Okunan "Tekbîr", Bayram Namazlarında, özellikle Kurban Bayramı'ında getirilen: "Allaahü ekber, Allaahü ekber. Lâilâhe ill'Allaah?" tır.
"Tekbîr" in bestecisi Klasik Türk Musıkîsi'nin en büyük bestekârı Itrî'dir (Buhûrî-zâde Mustafa Efendi /1640-1712). Tekbîr, dinî musıkîmizin en önemli eserlerinden olup makamı Irak (veya Segâh) tır. Usûlü, büyük usûllerimizden 21 zamanlı 8 darblı Durak Evferi'dir. Bu usûl sadece dinî eserlerde kullanılmıştır. Tekbîr, sadece ülkemizde değil, İslâm dünyasında 100 milyonların da dilinde, sesinde ve gönlündedir. Dünya sanatının erişilmez bir şaheseridir. Teravih namazlarında okuduğumuz Salât-ı Ümmiye ( Allaahümme salli alâ seyyidina?) yine Itrî'nin Segâh makamında, Semâi usûlünde bestelediği muhteşem bir eserdir, tüm İslâm toplumlarında zikredilmektedir.
Bir tarafta "Cenaze Marşı" bestecisi Chopin? Kraliçe Victoria'nın ve Rus Çarı 1. Aleksandr huzurunda konser vermiş; diğer tarafta, Yahya Kemal'in deyimiyle "Saltanatlı Tekbîr" in bestecisi Itrî, IV. Sultan Mehmet ve Kırım Hanı Hacı Gazi I. Selim Giray'ın huzurlarında musıkî icra etmiştir.
İlginçtir, Chopin 17 Ekim 1849'da son nefesini verirken, cenazesinde kendi bestesi "Cenaze Marşı" değil, Mozart'ın Requiem'i seslendirildi. Requiem (Rökiyem), Katolik kilisesinde ölenlerin ruhlarının huzura kavuşması için okunan dua üzerine bestelenen çok sesli müziktir.
Eğer işin içinde başka bir iş yoksa;
Diyanet Reisi'nin görüşüne katılıyoruz. Müslümanın cenazesi Amerikancı İslâm gibi değil, ihlâslı bir inancın gereği gibi Hakk'a uğurlanmalıdır.
Şunu diyeceklerdir: "Cenaze Marşı evrenseldir!"
İslâm dünyasının dilinde ve gönlündeki "Zikrullah" "Saltanatlı Tekbîr" ise, evrenselin evrenselidir!
Şimdi Diyanet İşleri reisinin yaptığı pişmiş aşa su katmak değil de nedir? İftar sofralarında papaz ve hahamlarla birlikte olmayı, diyalog uğruna sineye çeken Başkan, cenaze törenlerinde çalınan marşı neden hazmedemiyor?
Resmi cenaze törenlerinde çalınan marşın bestecisi, Klasik Batı Müziği - romantik dönem - kompozitörlerinden ünlü Fryderyk Chopin'dır (1810-1849).
Chopin'ın 1839'da bestelediği 2. Piyano Sonatı'nın 3. Bölümünün adı "Cenaze Marşı"ydı. John F. Kennedy, Leonid Brejnev gibi devlet adamlarının cenaze törenlerinde çalınmış, pek çok ülkede mâtem müziği olarak kabul edilmiştir. Bizde de çalınmaktadır.
Müslüman, cenazesini dua ve tekbirlerle kaldırır. Okunan "Tekbîr", Bayram Namazlarında, özellikle Kurban Bayramı'ında getirilen: "Allaahü ekber, Allaahü ekber. Lâilâhe ill'Allaah?" tır.
"Tekbîr" in bestecisi Klasik Türk Musıkîsi'nin en büyük bestekârı Itrî'dir (Buhûrî-zâde Mustafa Efendi /1640-1712). Tekbîr, dinî musıkîmizin en önemli eserlerinden olup makamı Irak (veya Segâh) tır. Usûlü, büyük usûllerimizden 21 zamanlı 8 darblı Durak Evferi'dir. Bu usûl sadece dinî eserlerde kullanılmıştır. Tekbîr, sadece ülkemizde değil, İslâm dünyasında 100 milyonların da dilinde, sesinde ve gönlündedir. Dünya sanatının erişilmez bir şaheseridir. Teravih namazlarında okuduğumuz Salât-ı Ümmiye ( Allaahümme salli alâ seyyidina?) yine Itrî'nin Segâh makamında, Semâi usûlünde bestelediği muhteşem bir eserdir, tüm İslâm toplumlarında zikredilmektedir.
Bir tarafta "Cenaze Marşı" bestecisi Chopin? Kraliçe Victoria'nın ve Rus Çarı 1. Aleksandr huzurunda konser vermiş; diğer tarafta, Yahya Kemal'in deyimiyle "Saltanatlı Tekbîr" in bestecisi Itrî, IV. Sultan Mehmet ve Kırım Hanı Hacı Gazi I. Selim Giray'ın huzurlarında musıkî icra etmiştir.
İlginçtir, Chopin 17 Ekim 1849'da son nefesini verirken, cenazesinde kendi bestesi "Cenaze Marşı" değil, Mozart'ın Requiem'i seslendirildi. Requiem (Rökiyem), Katolik kilisesinde ölenlerin ruhlarının huzura kavuşması için okunan dua üzerine bestelenen çok sesli müziktir.
Eğer işin içinde başka bir iş yoksa;
Diyanet Reisi'nin görüşüne katılıyoruz. Müslümanın cenazesi Amerikancı İslâm gibi değil, ihlâslı bir inancın gereği gibi Hakk'a uğurlanmalıdır.
Şunu diyeceklerdir: "Cenaze Marşı evrenseldir!"
İslâm dünyasının dilinde ve gönlündeki "Zikrullah" "Saltanatlı Tekbîr" ise, evrenselin evrenselidir!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023