'Casus Belli' kelimesinin Latince bir kelime olduğunu (Kasus okunur) ve Türkçeyle hiçbir ilgisi olmadığını hatırlatarak başlamakta fayda var.
Geçtiğimiz günlerde TBMM Başkanı Bülent Arınç Türkiye için kritik öneme haiz Casus Belli (savaş sebebi) kararı hakkında hükümeti bile şoke eden bir açıklamada bulundu.
Arınç açıklamasında, Casus Belli (Yunanistan'ın 6 mil olan karasuları sınırını 12 mile çıkartmak istemesinin Türkiye tarafından savaş sebebi sayılması) kararının herhangi bir dayanağı olmadığını, Yunanistan'la olan ilişkilerimizin bu sebepten dolayı gelişemediğini söyledi.
Yani Bülent Arınç'a göre Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliğin ana sebebi Türkiye'nin kendi karasuları sınırını ihlali savaş sebebi saymasıymış.
Buna, ait vatan topraklarını kutsal sayarak namusu gibi görmesi de diyebiliriz.
Sayın Arınç'ın "10 yıl önce okunan bir bildiridir" diye geçiştirdiği, ama gerçekte 1976 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen Casus Belli, Demirel başkanlığındaki Birinci Milliyetçi Cehpe Hükümeti tarafından çıkarılmış, 1995'te de yine TBMM'de grup başkanvekilleri tarafından onay görmüştü.
29 sene önce Meclis'te alınan bu kararın, 29 sene sonra yine Meclis'te bu şekilde tartışma konusu olacağını kim bilebilirdi ki.
Hem de Meclis Başkanı tarafından...
Açıklama yaparken kelimeler Sayın Arınç'ın ağzından o kadar beklenmedik bir anda dökülüverdi ki, altından bir çapanoğlunun çıkacağı zaten belliydi.
Bir anda gündemi kapladı 'casus belli'.
Ve nihayetinde 'casus' yakalandı. Casus, Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Molivyatis idi.
Arınç, tam da Yunan Dışişleri Bakanı'nın Ankara ziyaretinin arifesinde yapmıştı bu açıklamayı.
Sobelendi yani.
Fazla söze ne hacet, nihayetinde amaç anlaşılmış, söz gideceği yere gitmişti.
Peki ne anlama geliyordu bu sözler şimdi!
"Öyle ya koskoca bakanı boş çevirmek olmaz" mantığıyla mı yapılmıştı bu gaf.
Ya da gaf mıydı?
Gaftan kastım, acaba bilmeyerek mi söylemişti Arınç bu veciz sözleri. Böyle bir ihtimal var mıydı, ya da böyle bir hakkı var mıydı?
Koskoca Meclis başkanı bu konunun hassasiyetini kavrayamayacak kadar bilgisiz olamazdı herhalde.
Peki neydi?
Neydi Yunanlıların iştahını kabartan bu sözlerin altında yatan sebep?
İnsanın aklına ilk gelen şey Türkiye'nin AB konusunda diğer ülkelere olduğu gibi Yunanistan'a da gebe olması geliyor ama.
Böyle bir şey olabilir mi?
Yani 'bir imza karşılığında 6 mil vatan parçası' peşkeş çekilebilir mi?
İnsanın tüylerini ürperten bir tez ama Yunanistan'ın neye istinaden bize AB vizesi vereceğini insan düşündüğü zaman "acaba" demeden geçemiyor.
AKP'yle hemen hemen aynı politikayı benimseyen diğer partiler de bu durumu pek yadırgamamış olacaklar ki fazla sesleri çıkmadı.
O şirketi, bu şirketi nasıl peşkeş çekersin diye haber olmak için yaygara kopartıp muhalefet yapmaya çalışanlar, konu vatan parçası olunca nutukları tutuluverdi birden.
İlk ses yine, milli hassasiyeti münasebetiyle bazı ülke düşmanı güç odakları tarafından hedef tahtasına oturtulmaya çalışılan Bağımsız Türkiye Partisi'nden geldi.
Genel Başkan Yardımcısı M. Emin Koç derhal bir basın açıklaması yaparak konuyla ilgili tepkilerini ortaya koydu.
Casus Belli kararlarının vatanın bütünlüğüne yönelik bir çalışma olduğunu belirten Koç, "Vatan toprağı namustur, ne tartışılır, ne verilir. Sayın Arınç bu açıklamasından ötürü istifa etmeli" dedi.
Şimdilerde tartışmaya açılan bir başka konu ise, Yunanistan ile çok eskiye dayanan bu Meclis kararını tartışmaya açan, sınırlarımızda talep olmadığı halde böyle bir ikra(m)rda bulunmaya çalışan AKP menşeyli milletvekillerinin, diğer sınır komşularımıza karşı takınacakları tavır.
Nereden bileyim, "mesela bir Talabani'nin ülkemizi ziyareti, yine eski defterleri karıştırmayı ya da yeni defterler açmayı gerektirir mi acaba?" diye düşünmeden edemiyor insan!
Geçtiğimiz günlerde TBMM Başkanı Bülent Arınç Türkiye için kritik öneme haiz Casus Belli (savaş sebebi) kararı hakkında hükümeti bile şoke eden bir açıklamada bulundu.
Arınç açıklamasında, Casus Belli (Yunanistan'ın 6 mil olan karasuları sınırını 12 mile çıkartmak istemesinin Türkiye tarafından savaş sebebi sayılması) kararının herhangi bir dayanağı olmadığını, Yunanistan'la olan ilişkilerimizin bu sebepten dolayı gelişemediğini söyledi.
Yani Bülent Arınç'a göre Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliğin ana sebebi Türkiye'nin kendi karasuları sınırını ihlali savaş sebebi saymasıymış.
Buna, ait vatan topraklarını kutsal sayarak namusu gibi görmesi de diyebiliriz.
Sayın Arınç'ın "10 yıl önce okunan bir bildiridir" diye geçiştirdiği, ama gerçekte 1976 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen Casus Belli, Demirel başkanlığındaki Birinci Milliyetçi Cehpe Hükümeti tarafından çıkarılmış, 1995'te de yine TBMM'de grup başkanvekilleri tarafından onay görmüştü.
29 sene önce Meclis'te alınan bu kararın, 29 sene sonra yine Meclis'te bu şekilde tartışma konusu olacağını kim bilebilirdi ki.
Hem de Meclis Başkanı tarafından...
Açıklama yaparken kelimeler Sayın Arınç'ın ağzından o kadar beklenmedik bir anda dökülüverdi ki, altından bir çapanoğlunun çıkacağı zaten belliydi.
Bir anda gündemi kapladı 'casus belli'.
Ve nihayetinde 'casus' yakalandı. Casus, Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros Molivyatis idi.
Arınç, tam da Yunan Dışişleri Bakanı'nın Ankara ziyaretinin arifesinde yapmıştı bu açıklamayı.
Sobelendi yani.
Fazla söze ne hacet, nihayetinde amaç anlaşılmış, söz gideceği yere gitmişti.
Peki ne anlama geliyordu bu sözler şimdi!
"Öyle ya koskoca bakanı boş çevirmek olmaz" mantığıyla mı yapılmıştı bu gaf.
Ya da gaf mıydı?
Gaftan kastım, acaba bilmeyerek mi söylemişti Arınç bu veciz sözleri. Böyle bir ihtimal var mıydı, ya da böyle bir hakkı var mıydı?
Koskoca Meclis başkanı bu konunun hassasiyetini kavrayamayacak kadar bilgisiz olamazdı herhalde.
Peki neydi?
Neydi Yunanlıların iştahını kabartan bu sözlerin altında yatan sebep?
İnsanın aklına ilk gelen şey Türkiye'nin AB konusunda diğer ülkelere olduğu gibi Yunanistan'a da gebe olması geliyor ama.
Böyle bir şey olabilir mi?
Yani 'bir imza karşılığında 6 mil vatan parçası' peşkeş çekilebilir mi?
İnsanın tüylerini ürperten bir tez ama Yunanistan'ın neye istinaden bize AB vizesi vereceğini insan düşündüğü zaman "acaba" demeden geçemiyor.
AKP'yle hemen hemen aynı politikayı benimseyen diğer partiler de bu durumu pek yadırgamamış olacaklar ki fazla sesleri çıkmadı.
O şirketi, bu şirketi nasıl peşkeş çekersin diye haber olmak için yaygara kopartıp muhalefet yapmaya çalışanlar, konu vatan parçası olunca nutukları tutuluverdi birden.
İlk ses yine, milli hassasiyeti münasebetiyle bazı ülke düşmanı güç odakları tarafından hedef tahtasına oturtulmaya çalışılan Bağımsız Türkiye Partisi'nden geldi.
Genel Başkan Yardımcısı M. Emin Koç derhal bir basın açıklaması yaparak konuyla ilgili tepkilerini ortaya koydu.
Casus Belli kararlarının vatanın bütünlüğüne yönelik bir çalışma olduğunu belirten Koç, "Vatan toprağı namustur, ne tartışılır, ne verilir. Sayın Arınç bu açıklamasından ötürü istifa etmeli" dedi.
Şimdilerde tartışmaya açılan bir başka konu ise, Yunanistan ile çok eskiye dayanan bu Meclis kararını tartışmaya açan, sınırlarımızda talep olmadığı halde böyle bir ikra(m)rda bulunmaya çalışan AKP menşeyli milletvekillerinin, diğer sınır komşularımıza karşı takınacakları tavır.
Nereden bileyim, "mesela bir Talabani'nin ülkemizi ziyareti, yine eski defterleri karıştırmayı ya da yeni defterler açmayı gerektirir mi acaba?" diye düşünmeden edemiyor insan!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ender Karabulut / diğer yazıları
- Sistem yanlış / 08.12.2020
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006