Gelibolu coğrafyasına
kısa bir bakış
Gelibolu yarımadası Marmara denizini Ege denizine bağlayan boğazların Avrupa kesiminde uzanmaktadır. Türkiye'nin kuzey batısında yer almaktadır.
Bunun yanında bu yarım ada Avrupa Kıtasının güney doğusunda son parçasıdır. Bu bölgede dar bir boğaz şeklinde uzanan kuzey güney deniz bağlantısı çanakkale boğazını oluşturmaktadır.
Gelibolu Kuzey kısmında dardır- 5 km. kadar bir genişliği mevcuttur.
Burada Bolayır Kesimiyle Trakya'ya bağlanır.
Bir Fay ile sınırlanmış yüksek ve düz batı kıyısından doğuya boğaza doğru alçalan değişik büyüklükteki vadilerle ayrılmış sırtlardan oluşan, yüzey şakilerinden oluşmaktadır.
Çanakkale iklimi de Trakya-Ege karışından oluşmaktadır. Kuzey kısmı daha fazla sert Trakya iklimine güney kısımları ise Ege iklimine meyillidir.
Boğazın kendisinde ise Değişik şekilde Poyrazve lodos etkenli cereyanlara açık olmaktadır.
Tekir-Dağın etekleri ise boğaz eteklerinin Seddülbahirekadar uzanmaktır.
Bu bölgelerde 200-400 metreye kadar uzanan yükseltiler oluşmaktadır. Hatta Gelibolu -Keşan arasında 750 metreyi bulmaktadır. Bunların arasında ise ovalar izlenmektedir. Bu bölgede birkaç çay vardır. Büyük akarsular ise yoktur.
Bitki örtüsü bakımından da oldukça fakirdir. Gür ormanlar yoktur. Çam ve bölgesel zeytinlikler izlenebilmektedir. Koru-dağı Çam ormanı ağaçların en sık bulunduğu bölgeyi oluşturmaktadır. Bu çamlar bir de Pazarcık köyü bölgesinde sık olarak görülmektedir. Bazı bölgelerde de meşe ağaçlarına rastlanmaktadır. Kısacası Gelibolu arazisi daha fazla ova şeklinde uzanmaktadır.
1. dünya savaşından
önceki politik durum
Yirminci asrın Başında Avrupa'da büyük Ekonomik ve Politik kaynaşmalar dikkat çekiyordu. Bir taraftan Sömürgecilik akımları öte taraftan Milliyetçilik akımları birbiri İle kesişiyordu.
Bu çekişmeler özellikle Almanya-Fransa ve Rusya ile Avusturya çekişmeleri gittikçe su yüzüne çıkıyordu.
20 Haziran 1914 tarihinde Avusturya Veliahtı Arşidük Ferdinandı, Saray Bosna ziyareti esnasında Sırp Milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından vurulunca kızılca kıyametler koptu. Bu suikast kırılma noktası oldu ve 1. Dünya savaşlarının başlama işaretini vermiş olarak kabul edildi!
Bunun üzerine Avusturya seferberlik ilan etti ve Sırbistan'a saldırdı.
Avrupa derhal ikiye bölündü:Bir taraftan Almanya,Avusturya, Macaristan diğer taraftan İngiltere, Fransa ve Rusya ayrı cephelerde savaşa giriştiler. Böylece Avrupa savaşın Merkezi oldu ve ikiye bölündü.
Osmanlı İmparatorluğu gücünün ise bu zamanlarda en zayıf noktada olduğu biliniyordu. Yaklaşık 600 yıl Balkanların hakimi olan bu İmparatorluk hasta adam ilan edilmişti ve Balkanlardaki hakimiyetini parça parça kaybediyordu. Son olarak Balkan Savaşında görülmedik mağlubiyetler almıştı. Doğu Trakya dışında tüm Balkan topraklarını kaybetmiş ve sadece Anadolu topraklarına sahip bulunuyordu. Üstelik tüm savaşlardan ileri derece yıpranmış ve iç huzursuzlukların ve karışıklıkların içindeydi.
Rusya'nın gözü zaten Boğazlardaydı. Sıcak denizlere inmek için fırsat arıyordu. Fransa ise Suriye-Lübnan topraklarını almak için planlar kuruyordu. İtalyanların gözü ise Antalya ve Adalardaydı. Kısacası Osmanlının sonunun tüm dış güçler tarafından bir an önce gelmesi sabırsızlıkla bekleniyordu!
kısa bir bakış
Gelibolu yarımadası Marmara denizini Ege denizine bağlayan boğazların Avrupa kesiminde uzanmaktadır. Türkiye'nin kuzey batısında yer almaktadır.
Bunun yanında bu yarım ada Avrupa Kıtasının güney doğusunda son parçasıdır. Bu bölgede dar bir boğaz şeklinde uzanan kuzey güney deniz bağlantısı çanakkale boğazını oluşturmaktadır.
Gelibolu Kuzey kısmında dardır- 5 km. kadar bir genişliği mevcuttur.
Burada Bolayır Kesimiyle Trakya'ya bağlanır.
Bir Fay ile sınırlanmış yüksek ve düz batı kıyısından doğuya boğaza doğru alçalan değişik büyüklükteki vadilerle ayrılmış sırtlardan oluşan, yüzey şakilerinden oluşmaktadır.
Çanakkale iklimi de Trakya-Ege karışından oluşmaktadır. Kuzey kısmı daha fazla sert Trakya iklimine güney kısımları ise Ege iklimine meyillidir.
Boğazın kendisinde ise Değişik şekilde Poyrazve lodos etkenli cereyanlara açık olmaktadır.
Tekir-Dağın etekleri ise boğaz eteklerinin Seddülbahirekadar uzanmaktır.
Bu bölgelerde 200-400 metreye kadar uzanan yükseltiler oluşmaktadır. Hatta Gelibolu -Keşan arasında 750 metreyi bulmaktadır. Bunların arasında ise ovalar izlenmektedir. Bu bölgede birkaç çay vardır. Büyük akarsular ise yoktur.
Bitki örtüsü bakımından da oldukça fakirdir. Gür ormanlar yoktur. Çam ve bölgesel zeytinlikler izlenebilmektedir. Koru-dağı Çam ormanı ağaçların en sık bulunduğu bölgeyi oluşturmaktadır. Bu çamlar bir de Pazarcık köyü bölgesinde sık olarak görülmektedir. Bazı bölgelerde de meşe ağaçlarına rastlanmaktadır. Kısacası Gelibolu arazisi daha fazla ova şeklinde uzanmaktadır.
1. dünya savaşından
önceki politik durum
Yirminci asrın Başında Avrupa'da büyük Ekonomik ve Politik kaynaşmalar dikkat çekiyordu. Bir taraftan Sömürgecilik akımları öte taraftan Milliyetçilik akımları birbiri İle kesişiyordu.
Bu çekişmeler özellikle Almanya-Fransa ve Rusya ile Avusturya çekişmeleri gittikçe su yüzüne çıkıyordu.
20 Haziran 1914 tarihinde Avusturya Veliahtı Arşidük Ferdinandı, Saray Bosna ziyareti esnasında Sırp Milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından vurulunca kızılca kıyametler koptu. Bu suikast kırılma noktası oldu ve 1. Dünya savaşlarının başlama işaretini vermiş olarak kabul edildi!
Bunun üzerine Avusturya seferberlik ilan etti ve Sırbistan'a saldırdı.
Avrupa derhal ikiye bölündü:Bir taraftan Almanya,Avusturya, Macaristan diğer taraftan İngiltere, Fransa ve Rusya ayrı cephelerde savaşa giriştiler. Böylece Avrupa savaşın Merkezi oldu ve ikiye bölündü.
Osmanlı İmparatorluğu gücünün ise bu zamanlarda en zayıf noktada olduğu biliniyordu. Yaklaşık 600 yıl Balkanların hakimi olan bu İmparatorluk hasta adam ilan edilmişti ve Balkanlardaki hakimiyetini parça parça kaybediyordu. Son olarak Balkan Savaşında görülmedik mağlubiyetler almıştı. Doğu Trakya dışında tüm Balkan topraklarını kaybetmiş ve sadece Anadolu topraklarına sahip bulunuyordu. Üstelik tüm savaşlardan ileri derece yıpranmış ve iç huzursuzlukların ve karışıklıkların içindeydi.
Rusya'nın gözü zaten Boğazlardaydı. Sıcak denizlere inmek için fırsat arıyordu. Fransa ise Suriye-Lübnan topraklarını almak için planlar kuruyordu. İtalyanların gözü ise Antalya ve Adalardaydı. Kısacası Osmanlının sonunun tüm dış güçler tarafından bir an önce gelmesi sabırsızlıkla bekleniyordu!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006