İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından dile getirilen sözde soykırım yalanı ve asılsız iddialar karşısında çok sert (sertlik nasıl oluyorsa!) karşılık verdiğimiz, müzikteki değil gerçekteki notaya benzer "notalar" verdiğimiz söylense de hükümet olarak hâlâ İsrail ile ilişkilerimizin eskisi gibi rayında ve yolunda devam etmesinin istendiği unutulmamalıdır?Davos'ta yaşanan "Gazze krizinin" ardından, İsrail makamlarına siz nasıl bir cevap vereceksiniz diye sorulduğunda; "biz bekleriz, gerektiği zaman gereken açıklamayı yaparız" şeklinde bir açıklama yapılmıştı. Şimdi İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı General Avi Mizrahi'nin Başbakan Erdoğan'ın Peres'e yönelttiği, "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" şeklindeki sözünü hatırlatarak, "Erdoğan, aynaya baksın" ifadesini kullanmasını, Davos'tan ayrı düşünmek, gerçeği yansıtmayacağı katindeyim?Biraz beyin jimnastiği yapmaya çalışalım:İsrail Kara Kuvvetleri Komutanının; "Türkiye'nin yıllar önce Ermenilere dünyanın en büyük katliamlarından birini yaptığını öne sürerek, aynı politikanın bugün de Kürtler üzerinde sürdürüldüğünü" iddia etmesi?"Erdoğan'ın ülkesinin, Kıbrıs'ın kuzeyini on yıllardır işgal ettiği" şeklinde bir ifade kullanması, bu konudaki duyduğumuz ilk açıklama mıdır? Elbetteki hayır? Bu açıklama ve benzeri açıklamaları her fırsatta ve her seviyede Türk düşmanlarının ağzından duymakta olduğumuzu kim inkâr edebilir?O zaman, Milli Tarih şuuru ve devlet ciddiyetinden haberdar olan herkes şunu bilir ki; İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı General Avi Mizrahi'nin yaptığı açıklama öyle sıradan ve düşünmeden yapılan, ferdi bir açıklama değildir. Mizrahi'nin Türkiye'ye yönelik sözleri için, İsrail'de yapılan "askeri psikoloji" konulu uluslararası toplantıyı özellikle seçmesi de bu konudaki tahminimizi destekler mahiyettedir?.Şimdi birileri çıkıp da bu söz bizim genel politikamız değildir. Sadece komutanın kendisini bağlar diye açıklama yapsa ve birileri de buna inansa, belki de en büyük yanılgıya düşmüş ve oyuna gelmişiz demektir?Bu ifade sadece İsrail'in değil, bütün haçlı batının ve Türk Milletine düşman olanların genel kanaatidir. İster görün, ister görmezlikten gelin, arada bir yapılan gerek sivil, gerek askeri yetkililerin açıklamaları, bu yöndedir?Yapılan şudur; Yıllardır uygulanan dışa bağımlı ve teslimiyetçi politikalar neticesinde oluşan tahribatın boyutlarının anlaşılması, gelinen noktanın tespiti için arada bir Türkiye'nin "hazmetme kapasitesi" ölçülmektedir. Birileri konuşturulup, gelen tepkiye göre stratejiler geliştirilmekte, "biri vurup biri tutmaktadır?" Senelerdir gelinen noktaya ve yapılan uygulamalara bakıldığında, durum vaziyetin bu tespit doğrultusunda olduğu gerçeği meydana çıkacaktır?Devlet ve millet olarak üzerimize düşen en önemli görev, iç ve dış düşmanlarımızı, sözde stratejik ortaklıkları, yeniden gözden geçirmek, milli menfaatlerimiz doğrultusunda daha duyarlı politikalar üreterek tarihimize ve konumumuza uygun davranışlar sergilemek zorundayız? "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe" sözü bir anda ve kolay söylenmiş bir söz değildir. Tarihte yaşanmış gerçeklerin ürünüdür?.Tarih sayfaları, "Baş" olamayanların, kolaylıkla "leş" olduklarının örnekleriyle doludur?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025