Bunlar kolay işler, hallederiz

"Hallederiz" şeklinde ifade edilen söz, aslında kişinin kendisine duyduğu yüksek özgüvenin dışı vurumudur.

"Kolay işler" sözü de, ben bu işi çok iyi biliyorum anlamında kullanılmaktadır.

Kişinin kendisine duyduğu gerek yüksek özgüven ve gerekse yapılacak işi çok iyi biliyorum anlamında kullanılan "kolay işler, hallederiz" sözünü; büyük önderin "Geldikleri gibi giderler" sözüyle aynı kapsamda değerlendiriyorum.

O kadar özledik ki, kişinin kendisine duyduğu bu denli özgüvenle konuşmasını.

Aynı zamanda o kadar alışığız ki, bu türden açıklamalara.

Tabi ki Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in hayattayken sürekli olarak sarf ettiği "Ben bu işi iyi değil, çok iyi biliyorum" şeklindeki eşsiz çıkışlarından bahsediyorum.

Ve tabi yokluğunda sadece ve sadece bir tek Hüseyin Baş Bey'den bu tonda ve kendinden emin bir şekilde bu sözleri duyabiliyoruz.

Sevgili okurlar…

Maksadımız felsefi bir yazıyı kaleme almak falan değil. 

Biz Türk milleti olarak inanın bu tonda ve ayağı yere sağlam basacak şekilde, ilmi ve fikri derinliği tartışma götürmeyen sözler duymayı çok çok özlemiştik.

Atatürk varken bu açık bütünüyle kapatılmıştı ve Türk milleti kendisini her türlü tehlikeden koruyacak bir sahibinin olduğu duygusuyla çok rahat nefes alırdı.

Aziz Atatürk sonrası çok büyük bir boşluk dönemi meydana gelmiş ve adeta millet olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaşadığı döneme kadar "fetret" dönemini yaşamıştık.

Olmayınca olmuyor, gelmeyince de gelmiyor.

100 yılda bir böylesi dahi insanlar zuhur eder ve karanlıkları aydınlatma görevlerini tamamladıktan sonra sahibine geri dönerler.

250 yılı aşkın tüm dünyayı kendi yaktığı ateşinde kavuran Kapitalizme karşı Atatürk sonrası hiçbir hükümet veya akademik çevreden gık bile denememiş veya bunu diyecek bilgi-birikime sahip olunamamış.

Fikirsiz toplumlar çorak araziler gibidir.

Söyleyecek söz bulunamaz ve toplumlar başkalarının dayattığı zehirli fikirlerle karanlıklardan aydınlığa geçişi bir türlü gerçekleştiremezler.

1919'lu yılların aydınlık güneşi Mustafa Kemal Atatürk'tür. 2 binli yılların doğan güneşi ise Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dir.

Her iki karaktere bakıldığında aynı izdüşümlerini yakalayabilmek son derece kolaydır.

Kıyamet sabahına kadar birbiriyle bağlantılı olarak ve batmamak üzere doğan TÜRK güneşi, bugün Hüseyin Baş Bey'le birlikte dünyayı aydınlatma yolunda emin adımlarla hedefine doğru ilerliyor.

Dikkat edilirse bu tip insanların başkalarından istifadeyle büyük insan olmadıkları, bilakis seçilmiş olmalarından kaynaklı isimlerinin ölümsüzleştiğini görüyoruz.

Büyük fikirleri daima büyük liderler ileri sürerler.

Ata'mız böyle idi.

Prof. Dr. Haydar Baş bey böyle idi.

Şimdi aynı yoldan yürüyen ve genç yaşında tüm kesimlerin dikkatlerini çekmeyi başaran Hüseyin Baş da böyle birisi.

Bakın 50'li yıllardan bu tarafa içinizi ısıtacak ve "var bi sahibimiz" dedirtecek, özgüvenle kurulmuş tek bir cümle kuran bir tek siyasetçimiz var mı Allah aşkına? Haydar Baş Bey'i çok ayrı ve çok özel tutarak söylüyorum tabi ki.

Türkiye'nin 85 milyonu ile tek bir gündemi var o da ekonomi, daha doğrusu ekonomik kriz.

Peki, iktidarı-muhalefetiyle kim ne diyor bu büyük çöküş karşısında. Cekler caklar…

Hiçbir siyasi anlayışın mevcut kapitalist sistemi değiştirecek veya devirecek tek bir cümlesini bırakın, hayali de, umudu da yoktur.

Asla hakir görme veya küçümseme noktasından hareketle bu cümleleri kuruyor değilim, zaten bizim böylesi tarzımız da olmaz, olamaz.

Gelin görün ki, Atlantik ötesiyle yani dünyayı ateşe veren fikir babalarıyla el sıkışmayan, onlarsız olmuyor şeklindeki sapık bir kanaati adeta amentülerine ilave eden anlayışların var olan çürümüşlüğü ortadan kaldırmaları sizce de mümkün müdür?

Ben 30 yıllık gazetecilik hayatımda bunun olamayacağını tüm yönleriyle, belgeleriyle ve somut alametleriyle gören ve bilen bir kardeşinizim.

Baştan aşağı sakat bir dizilişe sahip olan kapitalist sistemle yemin olsun Cebrail (a.s) gelse na fi le…

Ee o zaman bu kadar zamandır kendi yaralarını saramayan ve hatta derinleştiren bu sistemi konuşarak veya onunla halen daha kurtulacağımızı sanmak kadar büyük bir gaflet olabilir mi?

Oysa asil Türk milleti…

Senin bağrından çıkan ve yüzde yüz yerli ve milli olan Hüseyin Baş Bey diyor ki, "Hangi sorun olursa olsun, hallederiz bunlar kolay işler."

Allah aşkına şu, takım tutar gibi parti tutma amansız hastalığından vazgeçelim.

Artık sona gelindi.

Yolun sonu görünüyor.

Başka Türkiye de yok!

Bu genç liderin elinde dünya iktisat literatürüne altın harflerle yazılmış olan Milli Ekonomi Modeli gibi insanlık tarihinin en büyük devrimini gerçekleştirecek olan çok büyük bir güç var.

Bu inat neden sevgili okurlar?

Haydar Baş Bey bunu Ruslar için mi yazdı!

Şimdi değilse ne zaman, tek kurtuluş adresi olan bu modele sarılacağız.

Ben kellemi koyuyorum ve diyorum ki, "Bunlar kolay işler, hallederiz" diyen Hüseyin Baş Bey, elindeki bu ilmi şaheserle Türkiye'yi kainat devleti yapmaya ehil ve muktedirdir.

Elinizi vicdanınıza koyun. Bundan başka çıkar yol mu var?