Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ekrem Aktaş, Selçuklu hükümdarlarından 2. Kılıçarslan'ın oğlu 1. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından ablası Gevher Nesibe Hatun adına, 1206 yılında yaptırılan medresenin, tıp eğitimi ve sağlık hizmetini birlikte veren dünyanın ilk merkezi olduğunu kaydetti. Tıp alanında bilimadamlarının yetiştirildiği, hastaların tedavi edildiği medresenin, Selçuklular döneminin "bilim merkezi" konumunda olduğunu ifade eden Aktaş, "Anadolu'nun bazı bölgelerinde bulunan Selçuklu dönemine ait medreselerde, zaman zaman sağlık hizmeti verilmiş. Bu eserler arasında kitabesinde 'hastane' ibaresi kullanılan tek merkez, Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi" dedi. Medresede bulunan tepeden aydınlatmalı 3 ameliyathanede, narkoz olarak afyon, sarı sabir, ademotu ve hindistan cevizi karışımından verilen hastalara, katarak ve mesane ameliyatları yapıldığını belirten Aktaş, Ortaçağ döneminde işkence uygulanan akıl hastalarının da tedavi edildiğini kaydetti.
800 yıl önceki hoparlör sistemi
Prof. Aktaş, akıl hastalarının tedavisinin sesle gerçekleştirildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Medresenin batısında, kuzeye bakan yerde, karşılıklı sıralanmış 18 hücre yer alıyor. Tepeden aydınlatmalı 4-5 metrekarelik hücrelerin tavanla birleştiği köşelerdeki dehlizler, tedavi yönteminde uygulanan ve medrese bölümünden verilen su, kuş, müzik sesinin akıl hastalarına ulaşmasını sağlıyordu. Sesle tedavi edilebilen hastalar, daha sonra topluma kazandırılıyordu."
Ortaçağ karanlığında işkenceye tabi tutulan akıl hastalarının, topluma kazandırılması yönünde 800 yıl önce gösterilen bu çabanın, Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından takdir edildiğini anımsatan Aktaş, "NASA, Ortaçağ karanlığında akıl hastalarına sahip çıkan Selçukluların bu uygulaması karşısında, 1993 yılı mayıs ayında, Venüs gezegenindeki bir tepeye, Gevher Nesibe adını verdi" dedi.
800 yıl önceki hoparlör sistemi
Prof. Aktaş, akıl hastalarının tedavisinin sesle gerçekleştirildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Medresenin batısında, kuzeye bakan yerde, karşılıklı sıralanmış 18 hücre yer alıyor. Tepeden aydınlatmalı 4-5 metrekarelik hücrelerin tavanla birleştiği köşelerdeki dehlizler, tedavi yönteminde uygulanan ve medrese bölümünden verilen su, kuş, müzik sesinin akıl hastalarına ulaşmasını sağlıyordu. Sesle tedavi edilebilen hastalar, daha sonra topluma kazandırılıyordu."
Ortaçağ karanlığında işkenceye tabi tutulan akıl hastalarının, topluma kazandırılması yönünde 800 yıl önce gösterilen bu çabanın, Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından takdir edildiğini anımsatan Aktaş, "NASA, Ortaçağ karanlığında akıl hastalarına sahip çıkan Selçukluların bu uygulaması karşısında, 1993 yılı mayıs ayında, Venüs gezegenindeki bir tepeye, Gevher Nesibe adını verdi" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.