Allah (c.c) ile Hz. Musa (a.s) arasında geçen diyalogu duymuşsunuzdur. Rivayetlerde bildirildiğine göre Allah Teâlâ, Hazret-i Musa'ya:
"Ey Musa, sırf Benim için işlediğin bir amelin var mı?" diye sorar.
Hz. Musa da; "Allah'ım! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim, secde ettim. Sana hamd ettim, kitabını okudum, Senin adını andım." der.
Allah Teâlâ buyurur ki: "Ya Musa! Namaz senin kılavuzundur, oruç sana kalkandır, verdiğin sadaka üzerine gölge olacaktır, secdedeki tespih senin için cennette ağaç olacaktır. Kitabımı okuman sana köşk ve huri sağlayacaktır. Benim adımı anman da senin ışığın olacaktır. Sırf Benim için hangi ameli işledin?"
Bunun üzerine Hz. Musa (a.s); "Ya Rabbi! Bana sırf Senin için olacak bir amel bildir ki, onu işleyeyim." der.
Allah Teâlâ: "Ey Musa! Benim için hiç dost edindin mi? Yine Benim adıma hiç kimseyi düşman bildin mi?" buyurur. (Mükâşefetü'l-Kulûb, 86)
Mesaj anlaşıldı sanırım. Ama yine de karşılıklı sorgulayalım; bugün kendimiz için ne yaptık? Öyle ya! Allah Teâlâ, namazı, orucu, sadakayı, zikri, tespihatı, kitabı (Kur'an) okumayı, bunlar senin içindir. Kulluğun gereğidir. Yapmak zorunda olduklarındır, diyor.
Öyleyse, bugün biz, kendimiz için ne yaptık?
Evet, kendimiz için ne yaptık? Konuya uygun olur mu bilmem ama malumunuz bir atasözümüz vardır; "Kendine hayrı olmayanın başkasına hayrı olmaz" diye.
Anladığım kadarıyla ilk önce kendimize hayrımız olacak. Biz hayırlı kul olacağız ki, Allah için sevelim ve de Allah için buğz edelim.
Allah için sevmek nasıl bir şey? Ben bilmem aşk ehli bilir. O aşk ehlinden olan Yunus Emre ne güzel demiş; "Yaratandan ötürü yaratılanı severim" diye. İşte ölçü.
Ya Allah (c.c) için buğz etmek!
Çok ince, hassas ve nazik bir konu. Öyle ki, bu sevgi ve buğzu gerçekleştirebilenleri Allah Resulü, 'imanınız kemale erdi' diye müjdeliyor.
"Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için vermezse imanı kemale erdirmiştir."(Ebu Davud, Sünnet, 16)
Buğz etmek sözlükte kin bağlamak, hoşlanmamak, nefret etmek, kakımak, darılmak, öfkelenmek, kızmak, gazap etmek anlamlarına geliyor.
Buradaki hassas nokta anlaşılacağı üzere buğzu da Allah (c.c.) için yapmak. Zaten müminin her işi Allah (c.c.) için değil miydi?
Şahsı için, menfaatleri için, siyasi veya sosyal kaygıları için birilerine kin gütmek, hoşlanmamak, kızmak, öfkelenmek vs. ortaya fitneyi çıkarır, terörü, istikrarsızlığı, çöküşü çıkarır. Öyle olmadı mı? Öyle olmuyor mu?
Birkaç ayet hatırlatayım:
"Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah'ın dostluğunu bırakmış olurlar." (Ali İmran 28)
"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin"(Mücadele: 22)
"Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, (İslâm'a olan düşmanlıklarında) birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan olur. Allah Teâlâ, (kâfirleri dost edinip, kendine) zulmedenlere hidayet etmez." (Maide 51)
Müslüman'ın, Müslüman olmayanlara karşı duruşunu Yüce Allah (c.c) bizzat tanımlamış. Konu çok açık ve net. Müslüman olduğu halde Allah'ın istediği bu duruşu göstermeyenlere karşı Müslüman'ın duruşu bahsettiğimiz 'buğz' kavramı dahilinde olmalı.
En doğrusunu Allah bilir.
"Ey Musa, sırf Benim için işlediğin bir amelin var mı?" diye sorar.
Hz. Musa da; "Allah'ım! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim, secde ettim. Sana hamd ettim, kitabını okudum, Senin adını andım." der.
Allah Teâlâ buyurur ki: "Ya Musa! Namaz senin kılavuzundur, oruç sana kalkandır, verdiğin sadaka üzerine gölge olacaktır, secdedeki tespih senin için cennette ağaç olacaktır. Kitabımı okuman sana köşk ve huri sağlayacaktır. Benim adımı anman da senin ışığın olacaktır. Sırf Benim için hangi ameli işledin?"
Bunun üzerine Hz. Musa (a.s); "Ya Rabbi! Bana sırf Senin için olacak bir amel bildir ki, onu işleyeyim." der.
Allah Teâlâ: "Ey Musa! Benim için hiç dost edindin mi? Yine Benim adıma hiç kimseyi düşman bildin mi?" buyurur. (Mükâşefetü'l-Kulûb, 86)
Mesaj anlaşıldı sanırım. Ama yine de karşılıklı sorgulayalım; bugün kendimiz için ne yaptık? Öyle ya! Allah Teâlâ, namazı, orucu, sadakayı, zikri, tespihatı, kitabı (Kur'an) okumayı, bunlar senin içindir. Kulluğun gereğidir. Yapmak zorunda olduklarındır, diyor.
Öyleyse, bugün biz, kendimiz için ne yaptık?
Evet, kendimiz için ne yaptık? Konuya uygun olur mu bilmem ama malumunuz bir atasözümüz vardır; "Kendine hayrı olmayanın başkasına hayrı olmaz" diye.
Anladığım kadarıyla ilk önce kendimize hayrımız olacak. Biz hayırlı kul olacağız ki, Allah için sevelim ve de Allah için buğz edelim.
Allah için sevmek nasıl bir şey? Ben bilmem aşk ehli bilir. O aşk ehlinden olan Yunus Emre ne güzel demiş; "Yaratandan ötürü yaratılanı severim" diye. İşte ölçü.
Ya Allah (c.c) için buğz etmek!
Çok ince, hassas ve nazik bir konu. Öyle ki, bu sevgi ve buğzu gerçekleştirebilenleri Allah Resulü, 'imanınız kemale erdi' diye müjdeliyor.
"Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için vermezse imanı kemale erdirmiştir."(Ebu Davud, Sünnet, 16)
Buğz etmek sözlükte kin bağlamak, hoşlanmamak, nefret etmek, kakımak, darılmak, öfkelenmek, kızmak, gazap etmek anlamlarına geliyor.
Buradaki hassas nokta anlaşılacağı üzere buğzu da Allah (c.c.) için yapmak. Zaten müminin her işi Allah (c.c.) için değil miydi?
Şahsı için, menfaatleri için, siyasi veya sosyal kaygıları için birilerine kin gütmek, hoşlanmamak, kızmak, öfkelenmek vs. ortaya fitneyi çıkarır, terörü, istikrarsızlığı, çöküşü çıkarır. Öyle olmadı mı? Öyle olmuyor mu?
Birkaç ayet hatırlatayım:
"Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah'ın dostluğunu bırakmış olurlar." (Ali İmran 28)
"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin"(Mücadele: 22)
"Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, (İslâm'a olan düşmanlıklarında) birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan olur. Allah Teâlâ, (kâfirleri dost edinip, kendine) zulmedenlere hidayet etmez." (Maide 51)
Müslüman'ın, Müslüman olmayanlara karşı duruşunu Yüce Allah (c.c) bizzat tanımlamış. Konu çok açık ve net. Müslüman olduğu halde Allah'ın istediği bu duruşu göstermeyenlere karşı Müslüman'ın duruşu bahsettiğimiz 'buğz' kavramı dahilinde olmalı.
En doğrusunu Allah bilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025