Sayın Erdoğan, Esad'ın devrilişinden sonra zafer edası ile dinleyenleri galeyana getirecek cümleler kurmaya devam ediyor..
En son Beştepe'de 'Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür, tarihin bize yüklediği sorumluluktan kaçamayız' özetinde uzun cümleler kurdu.
Benimde hoşuma gitti. 5 Kasım 2002'de söylenseydi en çok alkışlayanlardan biri olurdum. Ama 22 yıl geçmiş, İslam coğrafyası BOP adı altında paramparça edilmiş, ülkemiz ekonomik ve siyasi olarak kuşatılmış, enerjide dışa bağımlıyız, tarımda ithalatçı olmuşuz.
Emekli, asgari ücretli açlık sınırı altında gelire mahkum edilmiş. Gençler ülkeyi terk ediyor. Adi suçlar patlamış, cezaevleri dolmuş.
Ortada Erdoğan'a yüklenmiş bir sorumluluk olduğu kesin. Ama bu sorumluluğu tarih yüklemedi, ABD yükledi.
Anlatayım
Sayın Erdoğan ısrarla 'Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlarından biriyim' dediği günlerde Merhum Prof. Dr. Haydar Baş şöyle diyordu:
"ABD'nin, İsrail varken Türkiye ile birlikte olması, hele hele İsrail'in olmadığı bir denklemde bulunması asla mümkün değildir.
Ne yaptı Türkiye? Osmanlıcılık akımı ile birlikte Ortadoğu'yu kendi hâkimiyetine alacak; ABD ile birlikte bir ortak irade geliştirecek. Yani bir hayal ve vehim peşinde koşmaya başladı…
Senin tarih bilgin yok mu? Hiç mi, maziye bakıp da bir ders almadın? Hiç mi, sana dedelerin, ninelerin bir hikâye anlatmadı?
Bunların davranışları ne milli, ne dini ne de milletlerarası hukuk temeline oturuyor. Sen kalkacaksın, bugüne kadar var olan mücadeleni bir kalemde sileceksin, barış güvercini uçuracaksın…
Kiminle dost olunmaz
Eğer bizim değerlerimiz üzerinde komşularımızın bir hesabı varsa, bunun ötesinde coğrafyamız üzerinde bir hesabı varsa, biz asla o milletlerle dış politikayı devam ettiremeyiz.
Şimdi size soruyorum; AB devletlerinin Türkiye coğrafyasında hesabı var mı? Sen nasıl bununla ittifak ediyorsun. Adamın gözü senin topraklarında.
Lozan Anlaşması müzakerelerinde merhum İnönü, ABD'li murahhas azalarla görüşüyor. ABD'li üyeler, "Biz Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarını kabul etmiyoruz" diyor. Bunu kabul edebilmemiz için sizin bize yeraltı kaynaklarınızı vermeniz lazım.
Merhum İnönü, 'buna ben karar veremem' diyor. Telgraf çekiyor, merhum Mustafa Kemal telgrafı alıp, okuyor. Sözü şu: Canımızı vererek, kanımızı dökerek kazandığımız bağımsızlığımızı masa başında terk edemeyiz. Telgrafı yırtıp atıyor…
Yapılması gereken nedir?
Türkiye'nin artık bundan sonra başını öne eğip ciddi bir muhasebe yapmasıdır. Nedir bu muhasebe?
Biz, Ortadoğu'da kabul etsek de etmesek de Müslüman olarak bilinen ve Müslüman kişilerin oluşturduğu devletlerin ne olursa olsun sevgisini takvimini kazanan bir millet ve devletiz.
Binaenaleyh bizim politikalarız evvela bunların menfaatine olması, Türkiye'nin menfaatine olması, bunların aleyhinde ve Türkiye'nin aleyhinde olmaması lazım, esasına bina edilecektir.
Her şeyden önemlisi bize yakın olan komşularımızın, coğrafyamızın üzerinde hesabı olmayan komşular olması lazım.
Soruyorum şimdi Suriye'nin, bizim topraklarımızın üzerinde hesabı var mı? Yok. İran'ın hesabı var mı? Yok. Körfez ülkelerinin, İslam ülkelerinin bir tanesinin bizim coğrafya üzerinde bir hesabı var mı? Yok.
Amma müttefikimiz diye kabul ettiğimiz ABD'nin, AB'nin, İsrail'in, bizim topraklarımızın coğrafyamızın üzerinde hesabı var…
Deniliyor ki, 'Bizim hukukumuz onlarla iyi olması lazım'. Ne yaptı ki iyi olacak?
Biz, Müslüman kardeşimize, elimizdeki silahın namlusunu doğrultamayız. Sonra gerekçesi bizim ülkemizi tehdit ettiği için, mal varlığımıza taarruz edip canımızı, malımızı, nefsimizi, şerefimizi ve dinimizi tehdit ettiği için bunu yapmıyoruz.
Adamların keyifleri isteyince bu ülkelere gelip belki de burayı vatan tutması için atacakları adıma karşı konulacak tepki için, onların müdafaa maksatlı hareketlerini önlemek için füze kalkanını coğrafyamıza yerleştirmeyi benimsiyoruz. Bu büyük bir yanlıştır. Allah. bizi ayıktırsın diyorum."
Sayın Erdoğan ne diyor?
"Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır; Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız.
İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa Türkiye ve Türk Milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz. Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek, kabul etmek ve buna göre davranmak mecburiyetindeyiz."
Bende Allah, milletimizi ayıktırsın diyorum.
- Bu sorumluluğu tarih değil ABD yükledi / 23.12.2024
- İslam’da fakirlik sınırı / 22.12.2024
- ABD, Şam’a indi / 21.12.2024
- Doğu'nun kızı Butto, Alman kızı Merkel ve Erdoğan / 20.12.2024
- İsrail endişeli, Yunanistan ise panikteymiş / 19.12.2024
- AKP döneminde 28 Şubat manzaraları / 18.12.2024
- Türkiye’yi soracak olursanız! / 16.12.2024
- İsrail için milli stratejiler - 2 / 15.12.2024
- İsrail için milli stratejiler -1- / 14.12.2024