Seni çok özlüyoruz.
Sana ne kadar ihtiyacımız var bir bilsen.
Bir kalksan yattığın yerden ve bir baksan neler olmuş kurduğun Cumhuriyet'te!
Nerede senin ilke ve devrimlerin.
Nerede senin yoktan var ettiğin sayısız fabrikalar ve daha neler neler…
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren farklı alanlarda fabrikalar kurulmaya başlanmış ve ışık hızıyla ilerlemekte olan yerli bir sanayi devrimi, ülkede büyük bir heyecan yaratmıştı.
Devletçilik ilkesi doğrultusunda tamamen yerli üretimi amaçlayan ve kendi ülkemiz sınırları içinde olması hedeflenen çok sayıda iş kolu, binlerce insanın istihdamını sağlamak ve fabrikaların kurulmasını gerçekleştirmek için adeta yemin etmişti.
Bu dönemde türlü ekonomik kısıtlamalara rağmen açılabilen fabrikaların yanında, İzmir İktisat Kongresi gibi kongreler düzenlenmiş, özellikle iki kez beşer yılı kapsayan büyük kalkınma planları hazırlanmıştı.
Artık tebaa yok, millet kavramı vardı. O milletin adı ise, Türk milleti idi.
Bakınız bu kadar büyük yoklukta ve kısa sürede neler neler yapılmış.
Mesela Türkiye İş Bankası açılmış ve böylece ulusal bankacılığın ilk adımı atılmıştı.
Halkı canından bezdiren aşar vergisi kaldırılmış ve Türk köylüsü ağır bir yükten kurtarılmıştı.
Anadolu Demiryolları satın alınarak ulusallaştırılmıştı.
Ulusal Ekonomi ve Araştırma Kurumu kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kurulmuştur.
Ticaret ve Sanayi Odaları kurulmuş daha sonra da Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları Kongresi toplanmıştır.
İstatistik Umum Müdürlüğü kurulmuştur.
Hükümete iktisadi konularda fikir vermek amacıyla çeşitli meslek kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Âli İktisat Meclisi kurulmuştur.
1927 Yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır.
1930 Yılında Sanayi Kongresi, 1931 yılında da Ziraat Kongresi toplanmıştır.
Böylesine topyekûn bir kalkınma girişimi, 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimini %152, toplam sanayi üretimini ise %80 oranında arttırmıştı.
Madenler arasında üretim rekoru %600 ile kromda olmakla birlikte kömürde %100 ve diğer madenlerde ise %200 oranında üretim artışı yaşanmıştı.
Ülkemizde demir üretimi hiç yokken yılda 180.000 tona kadar demir üretilebilir olmuştu.
Hani deniliyordu ya! Lozan antlaşmasında gizli madde varmış da o yüzden madenlerimizi işletemiyor muştuk!
Bu kadar cahil ve hainin olduğu bir başka ülke var mıdır sizce?
Devam edelim…
Şeker üretimi, fabrikanın kuruluşu olan 1926'dan itibaren 4-5 sene içerisinde neredeyse 200 kat artış göstermişti.
Tekstil alanında yapılan üretimler ülke ihtiyacının %80'ini karşılar duruma gelmiş ve ithalat 10 sene içerisinde beşte birine düşmüştü.
Sadece 5 yıl içerisinde pamuk üretimi 50 katını, ipek üretimi 15 katını ve yün üretimi de 2 katını geçmişti.
Bu gelişmelerin her biri Atatürk'ün kuruluşuna ön ayak olduğu, çoğunun açılışına bizzat katıldığı ve çalışmalarını kendisinin denetlediği onlarca fabrika sayesinde olmuştur.
Hangi fabrikaları kurmuştu biliyorsunuz zaten ama, onları tekrar hatırlamak için bir sonraki yazıma bırakıyorum.
Demem o ki; bizim adam olmamız ve dünyayı parmağımızda oynatmamız için tek bir şeye ihtiyacımız var.
Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığını yapmak, söylediği her şeyi kural ve kanun kabul etmek.
Vallahi bunu yapalım, o zaman değil Almanya, bütün dünya bizi kıskanır.
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024
- ‘New York’a Türk bayrağı çeksen ne olur’ / 20.12.2024
- Siz kim, Atatürk kim! / 19.12.2024
- Büyük oyunun deşifresi / 18.12.2024
- Atatürk için sana şükürler olsun Allah’ım / 17.12.2024
- Atatürk, Haydar Baş’ı işaret etmişti / 16.12.2024
- Şam değil, Türkiye tehlikede! / 11.12.2024
- Amerikan hayranı sahte kahraman / 09.12.2024
- Öcalan Mart 2025’te serbest mi kalacak? / 09.12.2024