Bugün rüzgâr ekenler yarın fırtına biçer" gerçeği hepimizin malumu. Söz, hal ve hareketlerimize dikkat etmemiz gerektiğini, bugün yapacağımız yanlışların yarın ağır bir şekilde faturalandırılarak önümüze konulacağı bildiren bir ikaz, uyarı. Ani bir duygusallık, ya da sebepsiz bir tepki veya delilsiz isnat, haksız bir eleştirinin gün gelip aleyhimize döneceği vurgusu. Hele hele güç elindeyken bu tip haksızlıklara girer, bunları işlerine, uygulamalarına yansıtırsan karşı tarafın intikamı da kaçınılmaz olur. Ve gün gelir güç elindeyken yaptığın haksızlıklardan ötürü, haklı olduğun durumda da haksız duruma düşersin. Çünkü sen itibarını kaybettin, güveni istismar ettin. Maalesef ülkemizde de gerek devlet kurumları (ordu, polis, yargı vb.) gerekse sistem adına siyaset yaptıklarını iddia eden partiler ve sivil toplum örgütleri yıllarca bu rüzgârı Anadolu'nun o tertemiz bağrına ektiler. Özellikle insanların inanç ve yaşam biçimleri üzerinden bunu yaptılar. Onları hor gördüler, aşağıladılar, hakkı olan haklarını kullanmasına engeller çıkardılar ve hep bunu sözde sistemi kutsamak adına yaptılar. Hatırlarsanız yıllarca ordu içerisinde inancını yaşamak istediğinden dolayı insanların ordudan uzaklaştırıldığı haberleri gündemimize geldi. Kimse ses çıkarmadı ama komuta kademesine olan saygı ve güven neredeyse sıfırlandı. Onun yerini hınç ve güvensizlik aldı. Yine yıllarca birçok insan sistem tarafından dışlandı. Devleti yönetenler devlete babalık değil adeta derebeylik yaptırdılar. Birinin sakalı, diğerinin örtüsü, ötekinin okulu mazeret gösterilerek insanlar işlerinden atıldı, hak ettikleri yerlere gelemediler, dışlandılar, hor görüldüler. Yine sırf isminden ötürü şirketler, kurumlar, dernekler dışlandı. Eşit şartlar oluşturulmadığı gibi rekabete bile sokulmadılar. Ve malumunuz bir şiir okudu, şarkı söyledi diye insanlar mahkûmiyetlere çarptırıldılar. Ha bunlar planın parçasıydı vs. diyen olabilir ama halk gördüğüne inanıyor. Ve halk yeter dedi. Perde arkasını bilmeden, yıllarca kendisine rüzgâr üfleyenlere bu rüzgârı fırtına olarak iade etti. Adına da AKP dedi. O fırtına ki yıkmadık bir değer, satmadık bir zenginlik bırakmadı? Düzen öyle bir değişti ki, o yıllarda mağdur olanlar şimdi hâkim oldular. Haliyle bunlar da, o günlerde kendilerine yaşam hakkı tanımayan çevreleri yaşatmamak için gayretlere girdiler. İntikam hissiyle hareket ettiler, ediyorlar. Ve bu intikamlarını devletin her türlü imkânını kullanarak, hukuku kullanarak, hukuksuzluğu kullanarak alıyorlar. Mağduriyet günleri unutulmuş, insanlara kasetlerle, ses kayıtlarıyla, foto montajlarla, dinlemelerle, birilerinin ürettiği akıl almaz teorilerle saldırıyorlar. Ama yüzlerinde hala mağdur maskesi var. Kendilerine halkı acındırma derdindeler. Adeta savaşta her şey mubahtır mantığıyla her türlü hileye başvurarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Bu rüzgar-fırtına etki tepkisinden kim kazançlı çıkıyor? Kim kaybediyor? "Ben ülkemi, dinimi, milletimi, bayrağımı seviyorum" diyenlerin (asker olsun, siyasetçi olsun, vatandaş olsun, bürokrat olsun) bu kavgadan kazançlı çıkmayacakları kesindir. Kazançlı olanlar bu ülke üzerinde emelleri olan dış güçler ile onların içimizdeki koltuk sevdalısı taşeronlarıdır. Millet o yıllarda ekilen rüzgârın şimdilerde oluşan fırtınasıyla kendi yörüngesinde uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bir yokluğa, yok oluşa doğru götürülüyor. Ülkeyi yönetenler ise hala o kısır çatışmaların içindeler. Bu halkın kurtuluşu devletin tekrar "baba devlet" itibarını kazanmasıyla mümkündür. Bir devletinde baba devlet olabilmesi için Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezlerinin uygulanmasına ihtiyacı vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025