Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'ya ilk başkentlik yapmış, yiğit alperenlerin, ediplerin, âlimlerin aşk ile İslam'ı nakış nakış gönüllere işledikleri, hamurlarını yoğurdukları mekân. İznik Selçuk sultanlarından, Osmanlı paşalarına kadar medeniyetimizin izlerini taşır. Eşref-i Rumi'nin seyri sülukunda özetlenen, iman ve insan medeniyetine şahitlik eder. Yolda karşılaştığım Necati kardeşim, İznik'in bir köyünden. "Akşama dönemez isen kapım sana açık başka bir yerde kalma'' diyor. Anadolu misafirperverliğinin her köşesi bu insanlık, vefakârlık ile dolu. Sokaklarında dolaşırken sanki kendi mahallemde dolaştım. Sıcakkanlı insanlar? Bir esnaf mutlaka müze ve Yeşil Camii görmem için ısrar etti. Ve bana Eşref-i Rumi'nin bir kerametini anlattı. Müritleri ile bir inşaata yardıma gitmişler. İçlerinden, "Ah! şöyle leziz yemekler olsa da yesek'' diye geçirmişler. Kısa zaman sonra birileri, istediklerinden de leziz yemekler getirmiş. Doyup kalmışlar. Sonra onlara yemek yemeye çağıranlar olmuş. Bizden başkası yemek getirmedi deyince anlamışlar Şeyh'lerinin kerametini?' Eşref-i Rumi'yi kısa bir hatırlayalım? Dini ilimlerde fen ilimlerinde, edebi ilimlere kendini yetiştirdikten sonra tasavvufa girmek istemiştir. Bu düşüncesi ile Bursa sokaklarında gezerken Abdal Mehmet adındaki zat onu görmüş ve yanına çağırmış. Ona Danişment (Talebe-Öğrenci) git bana köfteli çorba al getir demiş. Eşref-i Rumi böyle bir zatın istediğini yerine getirmek için Bursa sokaklarına koşmuş ama "Çorba var, fakat köfteli çorba yok'' demişler. Boynu bükük ve mahzun olarak çorbayı alıp Abdal Mehmed'in yanına gelmiş. Abdal çocuğa ders verecektir. Yerden çamurları köfte gibi yoğurup çorbanın içine atar. Her biri pişmiş köfteye dönüşür. Bu durumu gören Eşref-i Rumi'ye dönüp der ki: "Ya olursa, Ya olursa!'' (Bu menkıbe Abdal Mehmed'in türbesindeki levhada yazılı iken sonradan niye kaldırıldı? Başta "Yadigâr'' olmak üzere birçok kaynakta bu menkıbe geçmektedir). Eşref-i Rumi bunu anlamış koşup Emir Sultan'ın kapısına gitmiş. Emir Sultan Hacı bayram-ı Veli'ye göndermiştir. On bir yıl burada kaldıktan sonra, hocası, "Artık senin Suriye'ye Hama'ya gitmen lazım'' diyerek Hüseyin Hamavi hazretlerini işaret etmiştir. Eşref-i Rumi çile meşakkat, tefekkür, ilim ve irfanla dolu hayatının en olgun dönemine girmek üzere Hama'ya gelmiş? Kırk gün erbainde kalmış ve hocası gelip "haydi kalk'' dediğinde, "Beni niye uyandırdınız'' diyerek aşk bağına tutunduğunu anlamış ve hocasın emri ile İznik'e yerleşmiştir. Burada talebe yetiştirmiş, insanları irşat etmiş, Bursa'da, İlçelerde ve köylerinde dergâhlar açmış talebeler yetiştirmiştir. İlmi, ahlakı, eserleri ile sevilen örnek bir kamil olmuştur. Dergâhlarında, tefsir, hadis? Gibi ilimlerin yanında kıymetli hattatlar yetişmiş... İznik'te, Yeşil Camii'yi, ilk kubbeli Osmanlı camisini, Kudbettin Camii? Gibi birçok eser ile evliya'ya ve ulema'ya muhabbeti olan, terbiye, sanat, ilim ve aksiyonun beşiği, hamurkârı olarak İznik 600 yıllık bir devletin doğduğu yer. Vadi ortasına konmuş, etrafı Bursa'nın yeşil bitkileri ile örtülmüş, gölü, tarihi, çinisi ve tabii güzelliği ile şirin ve görülmeye değer bir köşemiz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011