Balkan Savaşlarına bakıldığında bugün yaşananlarla bu derece örtüşen bir yol haritası belki de yoktur. Balkan Savaşı, Karadağ, Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan'ın Osmanlı'ya savaş ilan etmesi ile başlamıştır. 8 Ekimde Karadağ'ın savaş ilan etmesiyle ve nihayet 30 Mayıs 1913 tarihinde son bulan Balkan Savaşı 7 ay 23 gün sürmüş bu kısa zamanda koca Rumeli diyarı tarumar edilmiştir.?Başlangıçta gaflet içerisinde ki Hükümet'in meclis üyesi, "Adım gibi eminim ki Balkanlarda savaş tehlikesi yoktur'' derken, diğer yandan binlerce asker terhis ediliyordu…
Düşman da adım adım sinsi planlarını gerçekleştirdi. Rusya, ayaklanan bu devletlerin sırtlarını okşuyor, Fransa, Osmanlı'da olamayan yeni silahlarla destek oluyor, Almanya bizden yana gözüküp, Hıristiyanlık idealini destekliyor, İtalya ilk hançeri vuruyordu. Ve korkunç ateş, bir gecede alevlendi. Koskoca Rumeli diyarı işte bu günden sonra cehenneme döndü… 500 bin insanımızın, evinde, köyünde, göç yollarında nasıl katliamlara uğradığını bu satırlarda tekrar etmek istemiyorum. Bay Yunanlıların, Ağanoğlu'nun eserinde, anlattıkları sahneleri, Halaçoğlu'nun kaydettiği, göç yolarındaki şeytanın aklına gelmeyecek vahşetlere kurban giden vatan evlatlarının başına gelenleri yazmayacağım.
Savaş patlak verdiğinde neye uğradığını şaşıran, askerine bir lokma ekmek, bir tek mermi bulup yetiştiremeyen hükümetin acziyetiyle, birkaç ay içerisinde üç beş çapulcunun koca bir imparatorluğun yıkılmaz kalelerini nasıl kül ufak ettiğini Balkanlarda gördük. Bütün olumsuzlukları milli ve manevi direnci ile karşılayan ve destanlar yazan Hasan Rıza Paşa, Esat Paşa, Mehmet Şükrü Paşa'ların kör kurşunları haçlının beline isabet etmiş, sonradan Anadolu'yu bitirmek istemişlerse de kuva-yı milliye ruhu buna izin vermemiştir. Lafın tamamı deliye söylenir nüktesinden hareketle, bugün aynı senaryoyu yaşıyoruz. Balkan Savaşı da Trablusgarp tarafından başlamıştı. "Osmanlı'nın parçalanmasına Rumeli topraklarının ayrıştırılmasın izin vermeyiz" diyorlardı… Şimdi "demokrasi getireceğiz" diyorlar. İnsan hakları diyorlardı ya kendi insaflı yazarlarının kayıtlarında (Mc Carty) 600 bin insanın katliamından bahsediliyor… Gerek bizim arşivlerimizde, gerek Bulgar, Yunan, Fransız arşivlerinde binlerce belge ile bu katliamlar tozlu sayfalarda dururken, nasıl olurda bir sözde Ermeni soykırımından bahsedilir. Bunun cevabı o kadar basit ki: Haçlının gayesi, bir yere kadar yalanla, sonra katliamla yok etmek.
Bunların Müslümanlara bakışı, diyaloğu falan sadece öldürecekleri zamana kadar göz yummaktır.?Gelinen bu noktada paraları bir, orduları bir, gayeleri bir olan toplulukların, hep birlikte harekete geçmeleri, saldırmaları yukarıda başlığını koyduğumuz savaş planlarına ne kadar da çok benziyor… Bu sebeple: Bir ve beraber olmalıyız. Şii, Sünni, Alevi, şucu bucu ayırımına son vermeliyiz.?Birbirimizin, canını, malını, iffetini korumalıyız. Bir Yunanlı, Rumeli'deki katliamını anlatırken, "… Hoşuma giden, kendilerini camiye kapatanların, camiyi ateşe verdikten sonra kapıdan yanarak çıkmalarıydı.
Hele kadınların saçları tutuşurkenki dans edişleri (şerefsiz seni) çok hoşuma gidiyordu…'' derken, sen Alevi misin, Sünni misin diye sormaz… Askerimiz çok yönlü ve her koşullara dirençli olmalı, Yollar, sığınaklar, erzak, araç gereç uzun süre (en az bir yıl) yetecek. Biz, her yüzyıl başında kurtarıcı beklerken, Haçlı her yüz yılda korkunç katliamlar yapıyor… Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Filistin'de, şehit olanların sayısı kaçtır…
Evleri yıkılan ve sair… Hani Şanlı Peygamber (s.a.v), "Bir Müslümanın karnı ağırsa, diğer Müslüman ateşler içerisinde kalır'' buyuruyordu. (Kalplerin Keşfi)?Unutma ki sosyal sorumluluklar, Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı, farz ibadetler kadar önemlidir.?Bu fotoğraf ne kadar da I. Balkan Savaşına benziyor. Yoksa III. Balkan Savaşı mı?
Düşman da adım adım sinsi planlarını gerçekleştirdi. Rusya, ayaklanan bu devletlerin sırtlarını okşuyor, Fransa, Osmanlı'da olamayan yeni silahlarla destek oluyor, Almanya bizden yana gözüküp, Hıristiyanlık idealini destekliyor, İtalya ilk hançeri vuruyordu. Ve korkunç ateş, bir gecede alevlendi. Koskoca Rumeli diyarı işte bu günden sonra cehenneme döndü… 500 bin insanımızın, evinde, köyünde, göç yollarında nasıl katliamlara uğradığını bu satırlarda tekrar etmek istemiyorum. Bay Yunanlıların, Ağanoğlu'nun eserinde, anlattıkları sahneleri, Halaçoğlu'nun kaydettiği, göç yolarındaki şeytanın aklına gelmeyecek vahşetlere kurban giden vatan evlatlarının başına gelenleri yazmayacağım.
Savaş patlak verdiğinde neye uğradığını şaşıran, askerine bir lokma ekmek, bir tek mermi bulup yetiştiremeyen hükümetin acziyetiyle, birkaç ay içerisinde üç beş çapulcunun koca bir imparatorluğun yıkılmaz kalelerini nasıl kül ufak ettiğini Balkanlarda gördük. Bütün olumsuzlukları milli ve manevi direnci ile karşılayan ve destanlar yazan Hasan Rıza Paşa, Esat Paşa, Mehmet Şükrü Paşa'ların kör kurşunları haçlının beline isabet etmiş, sonradan Anadolu'yu bitirmek istemişlerse de kuva-yı milliye ruhu buna izin vermemiştir. Lafın tamamı deliye söylenir nüktesinden hareketle, bugün aynı senaryoyu yaşıyoruz. Balkan Savaşı da Trablusgarp tarafından başlamıştı. "Osmanlı'nın parçalanmasına Rumeli topraklarının ayrıştırılmasın izin vermeyiz" diyorlardı… Şimdi "demokrasi getireceğiz" diyorlar. İnsan hakları diyorlardı ya kendi insaflı yazarlarının kayıtlarında (Mc Carty) 600 bin insanın katliamından bahsediliyor… Gerek bizim arşivlerimizde, gerek Bulgar, Yunan, Fransız arşivlerinde binlerce belge ile bu katliamlar tozlu sayfalarda dururken, nasıl olurda bir sözde Ermeni soykırımından bahsedilir. Bunun cevabı o kadar basit ki: Haçlının gayesi, bir yere kadar yalanla, sonra katliamla yok etmek.
Bunların Müslümanlara bakışı, diyaloğu falan sadece öldürecekleri zamana kadar göz yummaktır.?Gelinen bu noktada paraları bir, orduları bir, gayeleri bir olan toplulukların, hep birlikte harekete geçmeleri, saldırmaları yukarıda başlığını koyduğumuz savaş planlarına ne kadar da çok benziyor… Bu sebeple: Bir ve beraber olmalıyız. Şii, Sünni, Alevi, şucu bucu ayırımına son vermeliyiz.?Birbirimizin, canını, malını, iffetini korumalıyız. Bir Yunanlı, Rumeli'deki katliamını anlatırken, "… Hoşuma giden, kendilerini camiye kapatanların, camiyi ateşe verdikten sonra kapıdan yanarak çıkmalarıydı.
Hele kadınların saçları tutuşurkenki dans edişleri (şerefsiz seni) çok hoşuma gidiyordu…'' derken, sen Alevi misin, Sünni misin diye sormaz… Askerimiz çok yönlü ve her koşullara dirençli olmalı, Yollar, sığınaklar, erzak, araç gereç uzun süre (en az bir yıl) yetecek. Biz, her yüzyıl başında kurtarıcı beklerken, Haçlı her yüz yılda korkunç katliamlar yapıyor… Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Filistin'de, şehit olanların sayısı kaçtır…
Evleri yıkılan ve sair… Hani Şanlı Peygamber (s.a.v), "Bir Müslümanın karnı ağırsa, diğer Müslüman ateşler içerisinde kalır'' buyuruyordu. (Kalplerin Keşfi)?Unutma ki sosyal sorumluluklar, Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı, farz ibadetler kadar önemlidir.?Bu fotoğraf ne kadar da I. Balkan Savaşına benziyor. Yoksa III. Balkan Savaşı mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011