Ziraat Odaları Birliği’nden periyodik olarak yapılan açıklamalarda sebze ve meyvede üretici ile market fiyatları arasında büyük bir uçurum olduğu ifade edilmektedir.
Yapılan son açıklamada da Birliğin Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fiyatlardaki farkın yüzde 423’lere kadar dayandığını belirtti. Örneğin maydanoz tarlada 18 kuruşa satılırken, markette 92 kuruşa satılmaya başladı. Fark yüzde 423… Kuru soğan tarlada 20 kuruşa satılırken, market fiyatı 83 kuruşu buldu. Fark yüzde 316…
Yine ıspanağın tarla fiyatı 44 kuruşken, market fiyatı 1,72 TL oldu. Fark yüzde 290…
Hatta bazı bölgelerimizde üreticilerimiz bu fiyatlara bile satamadı. Örneğin, Çorum’da üreticiler Nisan ayında ürettikleri soğanları 7 kuruşa bile satamadıkları için çöpe dökmek istemişler ama bunun da maliyeti olduğu için depolarda çürümeye bırakmışlardı.
Dikkat ederseniz, IMF ve AB aklıyla uygulanan mevcut tarım politikaları hem üreticiyi mağdur etmektedir, hem de nihai tüketiciyi…
Üretici sürekli zararına satmaya zorlanarak, üretimden kopmasına neden olunmaktadır, günden güne geliri eriyen vatandaşlar da çiftçilerden ölü fiyatına alınan bu ürünleri fahiş fiyatlarda satın almak zorunda bırakılmaktadır.
Hükümet, ne üreticisine sahip çıkmaktadır, ne de tüketicisine…
Durum buyken, çiftçi temsilcileri sadece vakıayı ortaya koymakla yetinmektedir ama çözüm konusunda hiçbir şey ifade etmemektedir.
Halbuki Türkiye’de yaşayan her tarım temsilcisi, her çiftçi ve de her tüketici de gayet iyi bilmektedir ki, ekonomi konusunda özellikle de tarım konusunda en kapsamlı çözümü Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ortaya koymaktadır.
Tarımda yaşanan sorunları görüp, bunları ifade edip de Milli Ekonomi Modeli’nden bir satır ya da isminden bir kere dahi bahsetmeyenlerin sorunlara çözüm bulma konusundaki samimiyetleri şüphe götürmektedir.
Tarım sektörünü AB’ye, ABD’ye peşkeş çeken siyasilerin maksatları bellidir. Onlar global şirketlere Türkiye pazarını açmayı kendilerine misyon edinmişlerdir, peki ya biz?
Bu siyasilerin, Prof. Dr. Haydar Baş’ın projelerini sırf seçmeni ikna etmek için sadece seçim önceleri aşırmaları, ama Sayın Baş’ın ve modelinin isminden bir kere bahsetmemelerini anlamak mümkündür, peki ya biz?
Artık çözümsüzlüğe alıştık mı? Aynı olumsuz demeçleri vermek hoşumuza mı gitmeye başladı? Niçin çözümün arkasında durmuyor, onun Türkiye’de iktidar olması için üzerimize düşen vazifeleri yapmıyoruz?
Siz de iyi biliyorsunuz ki mevcut AB ve IMF politikaları devam ettikçe Türkiye hızla Somali’ye dönecektir. O zaman yerli tarım olmayacağı gibi, doğal olarak olmayan tarımın temsilcileri de olmayacaktır.Gerçeklerin ve tek çözümün üstünü örterek esasen hem milletimizin zararına iş yapmış oluyoruz hem de kendi ayağımıza kurşun sıkmış oluyoruz.
Tarım kesimi sahip olduğu nüfus çoğunluğuyla istediği siyasiyi tek başına iktidara getirme potansiyeline sahiptir.
O halde ne bekliyoruz? Tarım kesimine daha tohumunu tarlaya ekmeden yüzde 50 avans verecek, üreticiye kar edecek şekilde ürün alım garantisi verecek, hem ürünleri hem de çiftçileri ücretsiz sigorta kapsamına alacak, çiftçi ve ailesini sosyal devlet projeleri kapsamında abat edecek, üreticiden markete zincir kısaltılarak hem üreticiyi kazandıracak hem de tüketiciye ucuz ürün sağlayacak, Türk çiftçisini dünya piyasalarında bir numara yapacak, Türk köylüsünü sadece milletin değil, dünyanın efendisi yapacak Milli Ekonomi Modeli’ni, Prof. Dr. Haydar Baş’ı ve Bağımsız Türkiye Partisi’ni gece gündüz çalışarak iktidara taşıyalım.
Yapılan son açıklamada da Birliğin Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fiyatlardaki farkın yüzde 423’lere kadar dayandığını belirtti. Örneğin maydanoz tarlada 18 kuruşa satılırken, markette 92 kuruşa satılmaya başladı. Fark yüzde 423… Kuru soğan tarlada 20 kuruşa satılırken, market fiyatı 83 kuruşu buldu. Fark yüzde 316…
Yine ıspanağın tarla fiyatı 44 kuruşken, market fiyatı 1,72 TL oldu. Fark yüzde 290…
Hatta bazı bölgelerimizde üreticilerimiz bu fiyatlara bile satamadı. Örneğin, Çorum’da üreticiler Nisan ayında ürettikleri soğanları 7 kuruşa bile satamadıkları için çöpe dökmek istemişler ama bunun da maliyeti olduğu için depolarda çürümeye bırakmışlardı.
Dikkat ederseniz, IMF ve AB aklıyla uygulanan mevcut tarım politikaları hem üreticiyi mağdur etmektedir, hem de nihai tüketiciyi…
Üretici sürekli zararına satmaya zorlanarak, üretimden kopmasına neden olunmaktadır, günden güne geliri eriyen vatandaşlar da çiftçilerden ölü fiyatına alınan bu ürünleri fahiş fiyatlarda satın almak zorunda bırakılmaktadır.
Hükümet, ne üreticisine sahip çıkmaktadır, ne de tüketicisine…
Durum buyken, çiftçi temsilcileri sadece vakıayı ortaya koymakla yetinmektedir ama çözüm konusunda hiçbir şey ifade etmemektedir.
Halbuki Türkiye’de yaşayan her tarım temsilcisi, her çiftçi ve de her tüketici de gayet iyi bilmektedir ki, ekonomi konusunda özellikle de tarım konusunda en kapsamlı çözümü Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ortaya koymaktadır.
Tarımda yaşanan sorunları görüp, bunları ifade edip de Milli Ekonomi Modeli’nden bir satır ya da isminden bir kere dahi bahsetmeyenlerin sorunlara çözüm bulma konusundaki samimiyetleri şüphe götürmektedir.
Tarım sektörünü AB’ye, ABD’ye peşkeş çeken siyasilerin maksatları bellidir. Onlar global şirketlere Türkiye pazarını açmayı kendilerine misyon edinmişlerdir, peki ya biz?
Bu siyasilerin, Prof. Dr. Haydar Baş’ın projelerini sırf seçmeni ikna etmek için sadece seçim önceleri aşırmaları, ama Sayın Baş’ın ve modelinin isminden bir kere bahsetmemelerini anlamak mümkündür, peki ya biz?
Artık çözümsüzlüğe alıştık mı? Aynı olumsuz demeçleri vermek hoşumuza mı gitmeye başladı? Niçin çözümün arkasında durmuyor, onun Türkiye’de iktidar olması için üzerimize düşen vazifeleri yapmıyoruz?
Siz de iyi biliyorsunuz ki mevcut AB ve IMF politikaları devam ettikçe Türkiye hızla Somali’ye dönecektir. O zaman yerli tarım olmayacağı gibi, doğal olarak olmayan tarımın temsilcileri de olmayacaktır.Gerçeklerin ve tek çözümün üstünü örterek esasen hem milletimizin zararına iş yapmış oluyoruz hem de kendi ayağımıza kurşun sıkmış oluyoruz.
Tarım kesimi sahip olduğu nüfus çoğunluğuyla istediği siyasiyi tek başına iktidara getirme potansiyeline sahiptir.
O halde ne bekliyoruz? Tarım kesimine daha tohumunu tarlaya ekmeden yüzde 50 avans verecek, üreticiye kar edecek şekilde ürün alım garantisi verecek, hem ürünleri hem de çiftçileri ücretsiz sigorta kapsamına alacak, çiftçi ve ailesini sosyal devlet projeleri kapsamında abat edecek, üreticiden markete zincir kısaltılarak hem üreticiyi kazandıracak hem de tüketiciye ucuz ürün sağlayacak, Türk çiftçisini dünya piyasalarında bir numara yapacak, Türk köylüsünü sadece milletin değil, dünyanın efendisi yapacak Milli Ekonomi Modeli’ni, Prof. Dr. Haydar Baş’ı ve Bağımsız Türkiye Partisi’ni gece gündüz çalışarak iktidara taşıyalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025