(dünden devam)?
ABD Başkanı Bush tarafından "Müslümanlar için dokuzuncu haçlı seferini başlattık" diye ilan edilen geniş kapsamlı haçlı seferinin resmi adıyla "Büyük Ortadoğu Projesi'nin hazırlıklarına daha 1957 yılında başlandı. ABD Kongresi'nin 1957'de kabul ettiği "Eisenhower Doktrini" de farklı bir proje değildi. Ancak 1997 yılında Dick Cheney, Richard Perle, William Kristol'ın hazırladıkları "Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Amerikan Yüzyılı" projesi ile genişletildi, detaylandırıldı ve Büyük Ortadoğu Projesi olarak yoğun bir şekilde uygulamaya kondu.
Dokuzuncu Haçlı Seferi diye de adlandırdıkları Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) geçmişteki haçlı seferlerine göre çok daha büyük bir projedir. Geçmişte haçlı seferleri (1095-1272, 8 sefer), batı Hristiyan dünyasının birleşerek İslam ülkelerine saldırılar düzenlemeleriydi. İlk hedefleri Kudüs'ü ve çevresindeki kutsal yerleri almak ve Ortadoğu'nun efsanevi zenginliklerini ele geçirmekti. Çoğu Anadolu üzerinden geçmek istemişler 150.000 ile 600.000 arasında değişen ordularını kaybetmişler, yenilmişlerdir. Her sefer iki veya üç yıl sürmüş yeni bir sefere hazırlanmak bazen 20 bazen 40 yılı almıştır. O yıllarda Anadolu'ya hâkim olan Türkler, Selçuklu Devleti'yle İslam dünyasına kalkan olmuş; her seferinde haçlıları yenilgiye uğratmıştır. Daha sonra da Osmanlılar karşısında Viyana'ya kadar gerileyen haçlılar bu yenilgileri hiç unutmamış, nesilden nesile Türk düşmanlığı şeklinde aktarmışlardır. "Haçlı Ruhu" dediğimiz Türk düşmanlığı bugün de haçlı dünyasında bütün canlılığı ile yaşamaktadır. Çocukluk çağlarında ailede başlayan eğitim okullarda devam eder, çocuklar ve gençler haçlı ruhu ile yetiştirilir; adeta ikinci bir din gibi beyinlerine nakşedilir. İşte bu ruh ile yetişen insanların liderleri çağdaş haçlı seferini bir program halinde ortaya koymuşlardır.
Çağdaş haçlı seferi olan "Büyük Ortadoğu Projesi" öyle başlayıp bitecek bir program değildir. Sürekli uygulamada kalacak bir programdır. Ta ki amaca ulaşıncaya kadar... Bu elli yıl da olabilir, yüz yıl da. Kılıcını kalkanını kuşanıp gelen eski haçlılara can feda! Artık kendisi gelmiyor, Müslümanı Müslümana karşı kullanıyor. Bu yerine göre PKK oluyor, İŞİD ya da DAİŞ oluyor; muhalif oluyor terörün bin bir çeşidi oluyor. Stratejik ortaklıklar, eş başkanlıklar akla gelmedik yandaşlık ve karşıtlıklar ihdas ediliyor. Medya, yayınlar, filmler akla gelmedik virüslerle toplum birbirine düşürülüp içten içe çürütülüyor. Kılıcını kalkanı kuşanıp geleni nasıl aramazsın!
Bir de 'Halkı zalim yöneticiden kurtarmak, demokrasi, adalet getirmek için geliyoruz... İnsan haklarını korumak için' demezler mi? Hiç utanmadan apaçık yalan söylemezler mi?
Bu yalan ve aldatmalara birkaç misal verelim:
İkiz Kuleler senaryosunu artık bilmeyen kalmadı. Afganistan'ı vurmak için bahane gerekiyordu. İkiz Kuleleri kendileri vurdu, Usame Bin Ladin'in üzerine attılar. Buna dünya inanmış, inanmamış umurlarında değil. Yıllarca Afganistan'ı bombaladılar. Kan seller gibi aktı. Hâlâ akıyor.
Irak'ı vurmak, en az üç parçaya bölmek gerekiyordu. Önce İran ile 7 yıl savaştırdılar. İki tarafa da silah sattılar. Bu yetmedi. "Saddam zalim, diktatör; kitle imha silahları yapıyor" dediler ve Irak'ı işgal ettiler. Petrole el koydular. Şii-Sünni çatışması çıkardılar. Kuzeyi ayırıp ülkeyi böldüler. Milyonlarca Müslüman öldü. Yüz binlerce kadının ırzına geçildi. Gün geçmiyor ki bombalar patlamasın, sokaklarda kan akmasın. Haçlının yaptığı zulmün yanında Saddam'ın yaptıkları devede kulak kaldı.
Libya'yı da karıştırmak gerekiyordu. Bölüp parçalanacak, aşiretler, kabileler birbirleriyle savaşacak; petrol vs. kaynaklara el konacaktı. Libya'yı ayakta tutan, birliği koruyan güçlü lider Kaddafi indirilmeliydi. O da zalim ilan edildi. Libya vuruldu. Hem de İzmir'den kalkan uçaklarla.
Her seferinde, Müslüman ortaklar buluyorlar, İslam'ı İslam ile vuruyorlardı. Bu taktikle hem amaca kolay ulaşıyor, hem de birden fazla kazanım elde ediyorlardı. Dost iki Müslüman devletin arası açılıyor; hiç sebep yokken her iki toplum onarılması mümkün olmayan maddi ve manevi zararlara uğruyorlardı.
(devam edecek)?
ABD Başkanı Bush tarafından "Müslümanlar için dokuzuncu haçlı seferini başlattık" diye ilan edilen geniş kapsamlı haçlı seferinin resmi adıyla "Büyük Ortadoğu Projesi'nin hazırlıklarına daha 1957 yılında başlandı. ABD Kongresi'nin 1957'de kabul ettiği "Eisenhower Doktrini" de farklı bir proje değildi. Ancak 1997 yılında Dick Cheney, Richard Perle, William Kristol'ın hazırladıkları "Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Amerikan Yüzyılı" projesi ile genişletildi, detaylandırıldı ve Büyük Ortadoğu Projesi olarak yoğun bir şekilde uygulamaya kondu.
Dokuzuncu Haçlı Seferi diye de adlandırdıkları Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) geçmişteki haçlı seferlerine göre çok daha büyük bir projedir. Geçmişte haçlı seferleri (1095-1272, 8 sefer), batı Hristiyan dünyasının birleşerek İslam ülkelerine saldırılar düzenlemeleriydi. İlk hedefleri Kudüs'ü ve çevresindeki kutsal yerleri almak ve Ortadoğu'nun efsanevi zenginliklerini ele geçirmekti. Çoğu Anadolu üzerinden geçmek istemişler 150.000 ile 600.000 arasında değişen ordularını kaybetmişler, yenilmişlerdir. Her sefer iki veya üç yıl sürmüş yeni bir sefere hazırlanmak bazen 20 bazen 40 yılı almıştır. O yıllarda Anadolu'ya hâkim olan Türkler, Selçuklu Devleti'yle İslam dünyasına kalkan olmuş; her seferinde haçlıları yenilgiye uğratmıştır. Daha sonra da Osmanlılar karşısında Viyana'ya kadar gerileyen haçlılar bu yenilgileri hiç unutmamış, nesilden nesile Türk düşmanlığı şeklinde aktarmışlardır. "Haçlı Ruhu" dediğimiz Türk düşmanlığı bugün de haçlı dünyasında bütün canlılığı ile yaşamaktadır. Çocukluk çağlarında ailede başlayan eğitim okullarda devam eder, çocuklar ve gençler haçlı ruhu ile yetiştirilir; adeta ikinci bir din gibi beyinlerine nakşedilir. İşte bu ruh ile yetişen insanların liderleri çağdaş haçlı seferini bir program halinde ortaya koymuşlardır.
Çağdaş haçlı seferi olan "Büyük Ortadoğu Projesi" öyle başlayıp bitecek bir program değildir. Sürekli uygulamada kalacak bir programdır. Ta ki amaca ulaşıncaya kadar... Bu elli yıl da olabilir, yüz yıl da. Kılıcını kalkanını kuşanıp gelen eski haçlılara can feda! Artık kendisi gelmiyor, Müslümanı Müslümana karşı kullanıyor. Bu yerine göre PKK oluyor, İŞİD ya da DAİŞ oluyor; muhalif oluyor terörün bin bir çeşidi oluyor. Stratejik ortaklıklar, eş başkanlıklar akla gelmedik yandaşlık ve karşıtlıklar ihdas ediliyor. Medya, yayınlar, filmler akla gelmedik virüslerle toplum birbirine düşürülüp içten içe çürütülüyor. Kılıcını kalkanı kuşanıp geleni nasıl aramazsın!
Bir de 'Halkı zalim yöneticiden kurtarmak, demokrasi, adalet getirmek için geliyoruz... İnsan haklarını korumak için' demezler mi? Hiç utanmadan apaçık yalan söylemezler mi?
Bu yalan ve aldatmalara birkaç misal verelim:
İkiz Kuleler senaryosunu artık bilmeyen kalmadı. Afganistan'ı vurmak için bahane gerekiyordu. İkiz Kuleleri kendileri vurdu, Usame Bin Ladin'in üzerine attılar. Buna dünya inanmış, inanmamış umurlarında değil. Yıllarca Afganistan'ı bombaladılar. Kan seller gibi aktı. Hâlâ akıyor.
Irak'ı vurmak, en az üç parçaya bölmek gerekiyordu. Önce İran ile 7 yıl savaştırdılar. İki tarafa da silah sattılar. Bu yetmedi. "Saddam zalim, diktatör; kitle imha silahları yapıyor" dediler ve Irak'ı işgal ettiler. Petrole el koydular. Şii-Sünni çatışması çıkardılar. Kuzeyi ayırıp ülkeyi böldüler. Milyonlarca Müslüman öldü. Yüz binlerce kadının ırzına geçildi. Gün geçmiyor ki bombalar patlamasın, sokaklarda kan akmasın. Haçlının yaptığı zulmün yanında Saddam'ın yaptıkları devede kulak kaldı.
Libya'yı da karıştırmak gerekiyordu. Bölüp parçalanacak, aşiretler, kabileler birbirleriyle savaşacak; petrol vs. kaynaklara el konacaktı. Libya'yı ayakta tutan, birliği koruyan güçlü lider Kaddafi indirilmeliydi. O da zalim ilan edildi. Libya vuruldu. Hem de İzmir'den kalkan uçaklarla.
Her seferinde, Müslüman ortaklar buluyorlar, İslam'ı İslam ile vuruyorlardı. Bu taktikle hem amaca kolay ulaşıyor, hem de birden fazla kazanım elde ediyorlardı. Dost iki Müslüman devletin arası açılıyor; hiç sebep yokken her iki toplum onarılması mümkün olmayan maddi ve manevi zararlara uğruyorlardı.
(devam edecek)?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Kanyılmaz / diğer yazıları
- BOP'un stratejisi ve kapsamı?III / 11.01.2016
- BOP'un stratejisi ve kapsamı-II / 10.01.2016
- Dokuzuncu haçlı seferi: Büyük Ortadoğu Projesi-I / 09.01.2016
- BOP'un stratejisi ve kapsamı-II / 10.01.2016
- Dokuzuncu haçlı seferi: Büyük Ortadoğu Projesi-I / 09.01.2016