Muharrem ayındayız. İmam Hüseyin ve Peygamber neslinin şehit edildiği, sağ kalanların esir alınıp savaş ganimeti muamelesi gördüğü Kerbela vahşetinin yaşandığı 10 Muharrem’i geride bıraktık. Allah bizleri Ehlibeytin sevgisinden ve yolundan ayırmasın.
Bugün İslam ümmetinin yaptığı açıyı düzletip tekrar gerçek mecrasına oturtmak için Ehlibeyt Külliyatını yazan, Ehlibeyt kongreleri düzenleyen Prof. Dr. Haydar Baş mücadelesini verirken Harici mantığı ile olayları okuyan, kendilerini Müslüman olarak tanımlayan insanlarında karşı mücadele verdiğini görüyor ve hayretle izliyoruz. Ve aradan yüzyıllar geçse de aslında insan yapısının değişmediğini görüyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehlibeyt açılımından sonra bir çok Alevi ile tanışıp görüşme imkanımız oldu. Bir Sünni olarak, yıllardır Aleviliğin bana yanlış anlatıldığını anladım. Artık Aleviliği başkalarından değil, Alevilerden görerek öğreniyorum. Ve aslında benim İslam’ı algılayıp yaşamam ile Alevi arkadaşlarımın algılayıp yaşaması arasında fark olmadığını da görüyorum. Bu gerçekleri sizlerde çevrenizde görmüşsünüzdür.
Ancak geçenlerde TRT’de Muharrem ayı vesilesi ile hazırlanan bir program izledim kanım dondu. Programın adı: “Bir Yolun Hikayesi: Alevilik.”
Programda, bazı Alevi isimler, Bilgi Üniversitesi ve Fatih Üniversitesinden felsefeciler konuşturuluyor ve yaklaşık 10 dakikalık giriş bölümünde verilen mesaj; Alevilik İslam dışıdır. Ve bu mesaj, güya Alevi olduğunu söyleyen kişiler ağzıyla veriliyor.
Alevi ozan diye tanıtılan kişi aslında Cemel vakası ile Sıffın savaşını dahi bilmeyecek ve birbirine karıştıracak kadar cahil. Ama bakın ona neler söyletiliyor:
- Alevilik ne İslam’ın ne Hısırtıyanlığın ne de Yahudiliğin içinde. Ne de dışında. İçinde ve dışında tartışması yanlış. Alevilik İslam gibi, Hıristiyanlık gibi ayrı bir anlayış. (Yani ayrı bir din demek istiyor).
- Alevi kelimesinden çok Kızılbaş kelimesi daha doğru. Hz. Ali, Muaviye’ye karşı yaptığı Cemel savaşında askerlerine kızıl sarık taktırmıştır. (Cemel Vakası Hz. Aişe ile karşı karşıya gelinmesi olayıdır, Muaviye’ye karşı yapılan savaş Sıffın savaşıdır.)
- Muharrem orucu, diğer dinlerde de vardır. Oraya dayanır.
Arada yapılan seslendirmede de;
- Hak, Muahmmed, Ali üçlemesi (teslise vurgu yapılıyor) Allah’ın iki farklı tecellisi Muhammed ve Ali şeklinde yorumlayan Aleviler var.
Daha önce gördüğüm, Bu hükümet döneminde bastırılan Lise 1 din kültürü kitabında Hıristiyanlığın itikadının anlatıldığı bölümde; “Hıristiyanlıktaki üçleme aslında tevhide dayanır. İsa ve Ruhul Kudüs tanrının tecellileridir. Hakikatte tanrı tektir” şeklinde anlatmaktaydırlar. Ben eminim ki TRT’de bu yorumu yazanlar ile bu kitabı hazırlayanlar aynı kaynaktan beslenen insanlardır.
Bize, Alevilik inanacında üçleme var derken, çocuklarımıza Hıristiyanlık üçlemesinin özünde tevhid var diyorlar.
- Saz, Hititlere dayanır.
Bu minvalde birçok şey daha o programda anlatılıyor.
TRT nasıl bu hale geldi diyemeyeceğim, ülkenin içinde bulunduğu duruma, dış politikadaki duruşumuza bakınca TRT’nin duruşunun da buna uyumlu olduğunu görüyorum. Ama millet nasıl bu hale geldi diyorum. Gerçi Hz. Hüseyin’e yapılanları düşündükçe millet her zaman bu haldeydi demekten de kendimi alamıyorum.
Bugün İslam ümmetinin yaptığı açıyı düzletip tekrar gerçek mecrasına oturtmak için Ehlibeyt Külliyatını yazan, Ehlibeyt kongreleri düzenleyen Prof. Dr. Haydar Baş mücadelesini verirken Harici mantığı ile olayları okuyan, kendilerini Müslüman olarak tanımlayan insanlarında karşı mücadele verdiğini görüyor ve hayretle izliyoruz. Ve aradan yüzyıllar geçse de aslında insan yapısının değişmediğini görüyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehlibeyt açılımından sonra bir çok Alevi ile tanışıp görüşme imkanımız oldu. Bir Sünni olarak, yıllardır Aleviliğin bana yanlış anlatıldığını anladım. Artık Aleviliği başkalarından değil, Alevilerden görerek öğreniyorum. Ve aslında benim İslam’ı algılayıp yaşamam ile Alevi arkadaşlarımın algılayıp yaşaması arasında fark olmadığını da görüyorum. Bu gerçekleri sizlerde çevrenizde görmüşsünüzdür.
Ancak geçenlerde TRT’de Muharrem ayı vesilesi ile hazırlanan bir program izledim kanım dondu. Programın adı: “Bir Yolun Hikayesi: Alevilik.”
Programda, bazı Alevi isimler, Bilgi Üniversitesi ve Fatih Üniversitesinden felsefeciler konuşturuluyor ve yaklaşık 10 dakikalık giriş bölümünde verilen mesaj; Alevilik İslam dışıdır. Ve bu mesaj, güya Alevi olduğunu söyleyen kişiler ağzıyla veriliyor.
Alevi ozan diye tanıtılan kişi aslında Cemel vakası ile Sıffın savaşını dahi bilmeyecek ve birbirine karıştıracak kadar cahil. Ama bakın ona neler söyletiliyor:
- Alevilik ne İslam’ın ne Hısırtıyanlığın ne de Yahudiliğin içinde. Ne de dışında. İçinde ve dışında tartışması yanlış. Alevilik İslam gibi, Hıristiyanlık gibi ayrı bir anlayış. (Yani ayrı bir din demek istiyor).
- Alevi kelimesinden çok Kızılbaş kelimesi daha doğru. Hz. Ali, Muaviye’ye karşı yaptığı Cemel savaşında askerlerine kızıl sarık taktırmıştır. (Cemel Vakası Hz. Aişe ile karşı karşıya gelinmesi olayıdır, Muaviye’ye karşı yapılan savaş Sıffın savaşıdır.)
- Muharrem orucu, diğer dinlerde de vardır. Oraya dayanır.
Arada yapılan seslendirmede de;
- Hak, Muahmmed, Ali üçlemesi (teslise vurgu yapılıyor) Allah’ın iki farklı tecellisi Muhammed ve Ali şeklinde yorumlayan Aleviler var.
Daha önce gördüğüm, Bu hükümet döneminde bastırılan Lise 1 din kültürü kitabında Hıristiyanlığın itikadının anlatıldığı bölümde; “Hıristiyanlıktaki üçleme aslında tevhide dayanır. İsa ve Ruhul Kudüs tanrının tecellileridir. Hakikatte tanrı tektir” şeklinde anlatmaktaydırlar. Ben eminim ki TRT’de bu yorumu yazanlar ile bu kitabı hazırlayanlar aynı kaynaktan beslenen insanlardır.
Bize, Alevilik inanacında üçleme var derken, çocuklarımıza Hıristiyanlık üçlemesinin özünde tevhid var diyorlar.
- Saz, Hititlere dayanır.
Bu minvalde birçok şey daha o programda anlatılıyor.
TRT nasıl bu hale geldi diyemeyeceğim, ülkenin içinde bulunduğu duruma, dış politikadaki duruşumuza bakınca TRT’nin duruşunun da buna uyumlu olduğunu görüyorum. Ama millet nasıl bu hale geldi diyorum. Gerçi Hz. Hüseyin’e yapılanları düşündükçe millet her zaman bu haldeydi demekten de kendimi alamıyorum.
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021