20. yüzyılın ardından 21. yüzyılın da yanlış temeller üzerine oturtulduğunun en çarpıcı örneği Filistin'dir. Filistin'i, Filistin'in başına gelenleri ve gelecek olanları bilmeden, anlamadan ve biraz da yaşamadan barışın, insan haklarının, diyaloğun, globalleşmenin, küreselleşmenin ne manaya geldiğini ve kimler için olduğunu da bilmek ve anlamak mümkün değildir.
Elbette Filistin bu konuda tek bir örnek değildir. Ancak çok canlı, çok sıcak ve çok acı bir örnektir.
Filistin-İsrail savaşında tarafları, taraftarları, imkânları, yardımları ve destekleri düşünüp bir değerlendirme yaptığımızda mesele bütün vahşetiyle ortaya çıkar. Hatta meseleye haklılık-haksızlık açısından değil sadece ekranlara da yansıyan görüntünün bile insan haklarının, insanca yaşamanın kimlerin tekelinde olduğunu anlamamız açısından çok şeyler anlattığını görürüz.
Onun için bugün yapılanlara, konuşulanlara, panellere, konferanslara ve toplantılara ve bu alandaki insanlık, kardeşlik, uygarlık şarkılarına değil yıllardan beri yaşanan ve ne kadar da yaşanacağı belli olmayan Filistin ve emsali olaylara bakmak gerekir.
Filistin sadece ezilmeyi, yenilmeyi, mağduriyeti, mahkûmiyeti ifade etmiyor. İsrail de aynen ezmeyi, yenmeyi yani sadece bir zulmü anlatmıyor.
Filistin yılların değil asırların intikamı için İsrail'in önüne atılmış bir kimsesizi temsil ederken, İsrail de batı adına intikamı olan Ortadoğu'nun jandarması rolünü oynuyor.
O halde hemen soruyu sormak lazım. Filistin-İsrail savaşında taraflar belli olduğuna göre İsrail ve taraftarları Filistin'den neyin ve kimin intikamını alıyorlar? Daha açık bir ifadeyle Yahudi İsrail'le Hıristiyan taraftarları gerçekten kimden ve neyin intikamını alıyorlar dersiniz.
Bu olaylar Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Uzakdoğu'da ve Türk dünyasında da yaşandı. Aynı olaylar her an daha değişik şekliyle de yaşanmaya hazır durumdadır.
Bu olayları biz 74 barış harekatına kadar Kıbrıs'ta, son 20 yılda da Güneydoğu'da yaşadık. Sadece Güneydoğu'da her yaştan 35 bin can kaybettik. Türk Silahlı Kuvvetleri sayesinde ülke bölünmekten ve büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Ama tehlike tam manasıyla geçmiş değil. Çünkü PKK adıyla karşımıza çıkan görünenin ardında görünen ve görünmeyen bir batı dünyası var ve henüz intikamını almış değil.
Şimdi ister barışı getirme adına, ister terörizmi yok etme adına batının ürettiği senaryoları anlamakta güçlük çekenler başta bahsettiğimiz bölgelerde insanlığı tehdit eden şiddet, terör, uyuşturucu, ahlâk ve hukuk dışı bütün gelişmelere baksınlar her şeyi çok daha iyi bir biçimde görebilirler.
Dünya önce bu gerçeği görmelidir. Onun için İsrail'in, tanklarla, helikopterlerle, savaş uçaklarıyla Filistin topraklarını her an yeniden işgal etmesi acı ama gerçek bir göstergedir.
Elbette Filistin bu konuda tek bir örnek değildir. Ancak çok canlı, çok sıcak ve çok acı bir örnektir.
Filistin-İsrail savaşında tarafları, taraftarları, imkânları, yardımları ve destekleri düşünüp bir değerlendirme yaptığımızda mesele bütün vahşetiyle ortaya çıkar. Hatta meseleye haklılık-haksızlık açısından değil sadece ekranlara da yansıyan görüntünün bile insan haklarının, insanca yaşamanın kimlerin tekelinde olduğunu anlamamız açısından çok şeyler anlattığını görürüz.
Onun için bugün yapılanlara, konuşulanlara, panellere, konferanslara ve toplantılara ve bu alandaki insanlık, kardeşlik, uygarlık şarkılarına değil yıllardan beri yaşanan ve ne kadar da yaşanacağı belli olmayan Filistin ve emsali olaylara bakmak gerekir.
Filistin sadece ezilmeyi, yenilmeyi, mağduriyeti, mahkûmiyeti ifade etmiyor. İsrail de aynen ezmeyi, yenmeyi yani sadece bir zulmü anlatmıyor.
Filistin yılların değil asırların intikamı için İsrail'in önüne atılmış bir kimsesizi temsil ederken, İsrail de batı adına intikamı olan Ortadoğu'nun jandarması rolünü oynuyor.
O halde hemen soruyu sormak lazım. Filistin-İsrail savaşında taraflar belli olduğuna göre İsrail ve taraftarları Filistin'den neyin ve kimin intikamını alıyorlar? Daha açık bir ifadeyle Yahudi İsrail'le Hıristiyan taraftarları gerçekten kimden ve neyin intikamını alıyorlar dersiniz.
Bu olaylar Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Uzakdoğu'da ve Türk dünyasında da yaşandı. Aynı olaylar her an daha değişik şekliyle de yaşanmaya hazır durumdadır.
Bu olayları biz 74 barış harekatına kadar Kıbrıs'ta, son 20 yılda da Güneydoğu'da yaşadık. Sadece Güneydoğu'da her yaştan 35 bin can kaybettik. Türk Silahlı Kuvvetleri sayesinde ülke bölünmekten ve büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Ama tehlike tam manasıyla geçmiş değil. Çünkü PKK adıyla karşımıza çıkan görünenin ardında görünen ve görünmeyen bir batı dünyası var ve henüz intikamını almış değil.
Şimdi ister barışı getirme adına, ister terörizmi yok etme adına batının ürettiği senaryoları anlamakta güçlük çekenler başta bahsettiğimiz bölgelerde insanlığı tehdit eden şiddet, terör, uyuşturucu, ahlâk ve hukuk dışı bütün gelişmelere baksınlar her şeyi çok daha iyi bir biçimde görebilirler.
Dünya önce bu gerçeği görmelidir. Onun için İsrail'in, tanklarla, helikopterlerle, savaş uçaklarıyla Filistin topraklarını her an yeniden işgal etmesi acı ama gerçek bir göstergedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010