İnsanoğlunun başının belası olan ayrışmalar, bölünme ve parçalanmalar, fitnenin en yoğun yaşandığı son asrımızda daha da yoğunlaşmakta, küresel güçlerin de soğuk savaş yöntemleri arasında önemli bir yer teşkil etmektedir.
Özellikle haçlı dünyasının küresel güçleri, İslam ülkeleri üzerinde yürütmekte oldukları kirli emellerini “böl parçala yut” yöntemine dayalı olarak yürütmekte; etnik ve dinsel farklılıkları kullanarak milletleri çatışmaya sevk etmektedirler.
Asırlarca birlikte yaşayanlar, aynı toplumun fertleri olarak düşmana karşı birlikte savundukları vatan toprakları üzerinde sinsi planlarla önce ayrışanlar, sonrada kavga edenler olmaya başlamışlardır. Oluşan manzarayı çok iyi yöneten küresel güçler, ülkeleri bu yolla ele geçirmektedirler.
22 İslam ülkesi üzerinde ABD tarafından, sözde Arap baharı adı altında başlatılan değişim ve halk ayaklanmalarını anlayabilmenin yolu buradan geçmektedir.
Şu ana kadar Irak’da Mısır’da Libya’da gerçekleşen ve Suriye’de sahnelenen oyunlar da bu yöndedir.
Toplumları içerden ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı uyaran bilge insanlara bugün dünden daha fazla ihtiyaç vardır. Çünkü yaşadığımız çağ, tarihe fitne çağı olarak geçeceğe benzemektedir.
Bu çağın ve gelecek çağların ne kadar şiddetli ve zor geçeceğine dair, Yüce Peygamberimiz çağlar öncesinden ahir zamanın fitnesinden korunmamız için bizlere dua ve tavsiyelerde bulunmuştur.
Yüce Kitabımızın ve Peygamberimizin yaptığı emir ve tavsiyelere kulak tıkamak suretiyle ferasetten ve ilimden yoksun yetişen toplumlarda bilge ve kâmil insan kıtlığı yaşanmıştır.
Böylelikle toplumlarını uyaran bilge insanların azlığı ya da yokluğu sebebiyle o toplumlar fitnenin ve küresel güçlerin tuzağına daha kolay düşmüştür. İslam dünyasının yaşadığı sıkıntının sebeplerine de bu açıdan bakmakta fayda vardır.
Dünyanın bu konuda en sıkıntılı bir zaman diliminden geçtiği sırada, Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir kimsenin aramızda olması Yüce Allah’ın bize lütfüdür.
Sayın Baş, şu anda insanoğlunun sıkıntı çektiği her alanda ona çözüm üretirken son asrın fitnesi olan ayrışma ve parçalanmaya karşı da sürekli toplumumuzu uyarmıştır. Haçlı batının sadece bizim değil diğer İslam ülkelerinin üzerindeki oyunlarını dahi zamanında sezmiş, bize ve onlara korunma yollarını haber vermiştir.
İslam ülkelerinde mezhep ayrılıklarını çatışmaya dönüştürme çabalarının karşısına da yine Prof. Dr. Haydar Baş çıkmıştır. Son yazdığı Ehl-i Beyt külliyatı ve Uluslararası Ehl-i Beyt sempozyumu ile yıllarca kışkırtılan ve sürekli gündemde tutulmak isteten Şia ve Sünni dünyası arasındaki ayrılıkları ortadan kaldırmış, bu konuda oluşturulmak istenen ayrışma ve çatışmayı engellemiştir.
İslam ülkeleri üzerinde ve özellikle de Suriye’ye ve İran’a karşı hazırlanan oyuna bir de bu açıdan bakınca bazı gerçekler daha çabuk kavranacaktır.
Bu bilgiler ışığında Sayın Baş’ın ortaya koyduğu eserlere, faaliyetlerine, ticaretine, siyasetine, ibadetine bakarsanız; bütün zamanlarını, milleti ve kurumları birleştirmek uğruna sarf ettiğini fark edersiniz. Bu sebeple diyebiliriz ki; ayrışmanın ve çatışmanın önündeki engel de birlik ve beraberliğin adresi de Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Özellikle haçlı dünyasının küresel güçleri, İslam ülkeleri üzerinde yürütmekte oldukları kirli emellerini “böl parçala yut” yöntemine dayalı olarak yürütmekte; etnik ve dinsel farklılıkları kullanarak milletleri çatışmaya sevk etmektedirler.
Asırlarca birlikte yaşayanlar, aynı toplumun fertleri olarak düşmana karşı birlikte savundukları vatan toprakları üzerinde sinsi planlarla önce ayrışanlar, sonrada kavga edenler olmaya başlamışlardır. Oluşan manzarayı çok iyi yöneten küresel güçler, ülkeleri bu yolla ele geçirmektedirler.
22 İslam ülkesi üzerinde ABD tarafından, sözde Arap baharı adı altında başlatılan değişim ve halk ayaklanmalarını anlayabilmenin yolu buradan geçmektedir.
Şu ana kadar Irak’da Mısır’da Libya’da gerçekleşen ve Suriye’de sahnelenen oyunlar da bu yöndedir.
Toplumları içerden ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı uyaran bilge insanlara bugün dünden daha fazla ihtiyaç vardır. Çünkü yaşadığımız çağ, tarihe fitne çağı olarak geçeceğe benzemektedir.
Bu çağın ve gelecek çağların ne kadar şiddetli ve zor geçeceğine dair, Yüce Peygamberimiz çağlar öncesinden ahir zamanın fitnesinden korunmamız için bizlere dua ve tavsiyelerde bulunmuştur.
Yüce Kitabımızın ve Peygamberimizin yaptığı emir ve tavsiyelere kulak tıkamak suretiyle ferasetten ve ilimden yoksun yetişen toplumlarda bilge ve kâmil insan kıtlığı yaşanmıştır.
Böylelikle toplumlarını uyaran bilge insanların azlığı ya da yokluğu sebebiyle o toplumlar fitnenin ve küresel güçlerin tuzağına daha kolay düşmüştür. İslam dünyasının yaşadığı sıkıntının sebeplerine de bu açıdan bakmakta fayda vardır.
Dünyanın bu konuda en sıkıntılı bir zaman diliminden geçtiği sırada, Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir kimsenin aramızda olması Yüce Allah’ın bize lütfüdür.
Sayın Baş, şu anda insanoğlunun sıkıntı çektiği her alanda ona çözüm üretirken son asrın fitnesi olan ayrışma ve parçalanmaya karşı da sürekli toplumumuzu uyarmıştır. Haçlı batının sadece bizim değil diğer İslam ülkelerinin üzerindeki oyunlarını dahi zamanında sezmiş, bize ve onlara korunma yollarını haber vermiştir.
İslam ülkelerinde mezhep ayrılıklarını çatışmaya dönüştürme çabalarının karşısına da yine Prof. Dr. Haydar Baş çıkmıştır. Son yazdığı Ehl-i Beyt külliyatı ve Uluslararası Ehl-i Beyt sempozyumu ile yıllarca kışkırtılan ve sürekli gündemde tutulmak isteten Şia ve Sünni dünyası arasındaki ayrılıkları ortadan kaldırmış, bu konuda oluşturulmak istenen ayrışma ve çatışmayı engellemiştir.
İslam ülkeleri üzerinde ve özellikle de Suriye’ye ve İran’a karşı hazırlanan oyuna bir de bu açıdan bakınca bazı gerçekler daha çabuk kavranacaktır.
Bu bilgiler ışığında Sayın Baş’ın ortaya koyduğu eserlere, faaliyetlerine, ticaretine, siyasetine, ibadetine bakarsanız; bütün zamanlarını, milleti ve kurumları birleştirmek uğruna sarf ettiğini fark edersiniz. Bu sebeple diyebiliriz ki; ayrışmanın ve çatışmanın önündeki engel de birlik ve beraberliğin adresi de Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Kadir Gecesi’ni aramak / 22.03.2025
- Ramazan’ın son günlerini nasıl değerlendirmeliyiz? / 21.03.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Kadir Gecesi’ni aramak / 22.03.2025
- Ramazan’ın son günlerini nasıl değerlendirmeliyiz? / 21.03.2025