Ali En çok konuştuğumuz, hiç olmadığı kadar üzerinde durduğumuz, son günlerin gösterişli sözleri.
Tabi ki bir toplumun bir arada yaşayabilmesi, sağlıklı birliktelikle hayatına devam edebilmesi için, olmazsa olmazlarının başında gelen temel kavramlar. Fil hakika bütün kavramları sakız gibi, bir oyana bir buyana çevirdiğimizden midir, nedir bilinmez, kavram kargaşasından kurtulup bir türlü icraata geçemiyoruz.
Birlikten anladığımız hiç şüphesiz ki, bir vatan bir bayrak bir devlet ve bu devleti ayakta tutacak, herkesin uyması gerekliliğine inandığı bir sistem. Herkese eşit davranacak, kimseyi diğerinden üstün tutmayacak eşit haklara, eşit eğitime, devlet hizmetlerine ulaşmada herkese eşit sevide olacak bir sistem.
Hz. Ömer'in halifeliğinde hutbe sırasında "Ey insanlar, dinleyin ve itaat edin!" der. Bu söz üzerine bir sahabi hemen yerinden fırlar: "Ne dinler ne de itaat ederiz!" diye gürler.
Halife, ona kendisine böyle cevap verişinin sebebini sorar. O zat halifeye o anda üzerinde bulunan yeni elbiseyi gösterir ve "Ya Ömer! Giymiş olduğun bu elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemeyecek ve sana itaat etmeyeceğiz!
-Beytülmâlden sana da bana da aynı kumaş düşmüştü. Ben kendime ondan bir elbise yaptıramadım. Görüyorum ki, sen kendine bir elbise yaptırmışsın. Bu nasıl oldu?" diye sorar.
Halife eliyle oğlu Abdullah'a işaret eder: "Kalk oğlum, bu elbisenin hikâyesini anlat!" der.
Oğlu Abdullah, ayağa kalkar: "Bana da, babama da birer parça kumaş düşmüştü. Ben hakkımı ona verdim. Şu anda üzerinde gördüğünüz elbise ikimizin hakkından meydana gelmiş bir elbisedir."
Bunun üzerine sahabi; konuş, şimdi seni hem dinler hem de itaat ederiz" der.
Günümüzde böyle bir birlik, beraberlik, kardeşlik ruhunu gerçekten arıyorsak, ne kapitalizmde ne de sosyalizmde bu ruhu bulmamıza imkân yoktur.
İnanan Müslüman bir insanın, Allah-ü Teâlâ'yı cimri olarak görmesi, yaratmış olduğu kullara kaynakları sınırlı vermesi, yarattığı kulların doyumsuz olduğu tezi, yaratıcının adil olmadığı, kulların ihtiyaçlarını karşılayamadığı, hiçbir Müslümanın kabul edip de, iman dairesinde kalabileceği bir görüş değildir. En az bilen bir Müslümanın bile en iyi bildiği gerçek "Allah rızka kefildir" gerçeğidir.
Şu anda Dünyamızda dört milyar insanın karnının doymasını, hayatını idame ettirmesini sağlayan, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu, Milli Ekonomi Modelidir. Birlikteliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz için, bir an önce Rusya gibi, uygulamaya geçmemiz gereken ekonomik sistem, bu sistemdir. Habil ile Kabil'in arasındaki kavga çekememezlikle başlamıştı. Günümüzde eşit olmayan paylaşım, kaynaklardan eşit şekilde yaralanamama, verilen hizmetlerden eşit şekilde istifade edememe, birlikteliğe, beraberliğe, kardeşliğe en çok zarar veren etkenlerdir.
Yalnız Ülkemiz insanının değil, tüm dünya insanlarının savaşlardan, gözyaşından, acılardan uzak bir dünyada, barış içinde eşit şartlar altında kardeşçe yaşayabilmesinin dünyadaki tek uygulanabilir ekonomik sistemi, Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı, birlik, beraberlik ve kardeşlik dolu günlere selamlar.
Tabi ki bir toplumun bir arada yaşayabilmesi, sağlıklı birliktelikle hayatına devam edebilmesi için, olmazsa olmazlarının başında gelen temel kavramlar. Fil hakika bütün kavramları sakız gibi, bir oyana bir buyana çevirdiğimizden midir, nedir bilinmez, kavram kargaşasından kurtulup bir türlü icraata geçemiyoruz.
Birlikten anladığımız hiç şüphesiz ki, bir vatan bir bayrak bir devlet ve bu devleti ayakta tutacak, herkesin uyması gerekliliğine inandığı bir sistem. Herkese eşit davranacak, kimseyi diğerinden üstün tutmayacak eşit haklara, eşit eğitime, devlet hizmetlerine ulaşmada herkese eşit sevide olacak bir sistem.
Hz. Ömer'in halifeliğinde hutbe sırasında "Ey insanlar, dinleyin ve itaat edin!" der. Bu söz üzerine bir sahabi hemen yerinden fırlar: "Ne dinler ne de itaat ederiz!" diye gürler.
Halife, ona kendisine böyle cevap verişinin sebebini sorar. O zat halifeye o anda üzerinde bulunan yeni elbiseyi gösterir ve "Ya Ömer! Giymiş olduğun bu elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemeyecek ve sana itaat etmeyeceğiz!
-Beytülmâlden sana da bana da aynı kumaş düşmüştü. Ben kendime ondan bir elbise yaptıramadım. Görüyorum ki, sen kendine bir elbise yaptırmışsın. Bu nasıl oldu?" diye sorar.
Halife eliyle oğlu Abdullah'a işaret eder: "Kalk oğlum, bu elbisenin hikâyesini anlat!" der.
Oğlu Abdullah, ayağa kalkar: "Bana da, babama da birer parça kumaş düşmüştü. Ben hakkımı ona verdim. Şu anda üzerinde gördüğünüz elbise ikimizin hakkından meydana gelmiş bir elbisedir."
Bunun üzerine sahabi; konuş, şimdi seni hem dinler hem de itaat ederiz" der.
Günümüzde böyle bir birlik, beraberlik, kardeşlik ruhunu gerçekten arıyorsak, ne kapitalizmde ne de sosyalizmde bu ruhu bulmamıza imkân yoktur.
İnanan Müslüman bir insanın, Allah-ü Teâlâ'yı cimri olarak görmesi, yaratmış olduğu kullara kaynakları sınırlı vermesi, yarattığı kulların doyumsuz olduğu tezi, yaratıcının adil olmadığı, kulların ihtiyaçlarını karşılayamadığı, hiçbir Müslümanın kabul edip de, iman dairesinde kalabileceği bir görüş değildir. En az bilen bir Müslümanın bile en iyi bildiği gerçek "Allah rızka kefildir" gerçeğidir.
Şu anda Dünyamızda dört milyar insanın karnının doymasını, hayatını idame ettirmesini sağlayan, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu, Milli Ekonomi Modelidir. Birlikteliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz için, bir an önce Rusya gibi, uygulamaya geçmemiz gereken ekonomik sistem, bu sistemdir. Habil ile Kabil'in arasındaki kavga çekememezlikle başlamıştı. Günümüzde eşit olmayan paylaşım, kaynaklardan eşit şekilde yaralanamama, verilen hizmetlerden eşit şekilde istifade edememe, birlikteliğe, beraberliğe, kardeşliğe en çok zarar veren etkenlerdir.
Yalnız Ülkemiz insanının değil, tüm dünya insanlarının savaşlardan, gözyaşından, acılardan uzak bir dünyada, barış içinde eşit şartlar altında kardeşçe yaşayabilmesinin dünyadaki tek uygulanabilir ekonomik sistemi, Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı, birlik, beraberlik ve kardeşlik dolu günlere selamlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024