Kısaca Kur'an'ın beyanları bize bu hayatın tesadüfi olmadığını ve bunun mutlaka sonunun geleceğini, dirileceğimizi, her zerrenin hesabını vereceğimizi haber veriyor. Günümüzün en büyük problemi o ki bizde artık hesap verme endişesi kalmadı. Onun için "helaldi, haramdı" ayırmıyoruz. Eskiler; "Bir lokma haram gırtlaktan aşağı giderse o bünye helak olur" derlerdi. Niye? Çünkü bu bir aşıdır. Süte bir damla yoğurt damlatırsın, koskoca 10-20 kg'lık süt ne olur? Tadını kaybeder, yoğurt olur. Eğer haramla sen bu helal bünyeyi ifsad edersen, aşılarsan o bünyede hayır kalmaz. Binaenaleyh helal-haram diye bir hassasiyetimiz kalmadı. Onun için her şeyimiz bozulmaya başladı. Yediğimize, içtiğimize, giydiğimize dikkat edeceğiz. Arkadaşlarımıza dikkat edeceğiz. İnsanlığımızı çok güzel bir tarzda ve de şekilde ortaya koyacağız. "Müslüman o kimsedir ki, insanların elinden ve dilinden zarar görmediği, bilakis fayda gördüğü insandır" buyuruyor Peygamber Efendimiz (sav). Müslüman böyle bir modeldir. Şimdi ise hakikaten komşu komşudan endişe eder oldu. Müslüman, insanların emin olduğu bir insan olması lazım gelirken maalesef Müslüman Müslüman'dan endişe ediyor. Peygamber Efendimiz'i (sav) düşünelim. Mekke'den Medine'ye hicret edecek. Fakat Kureyş'in ne kadar kıymetli eşyası varsa Resulullah'ta emanette. "Al ya Muhammed, bunları sen koru" diyorlar. Kim? O'nu öldürmeyi planlayan insanlar. Hz. Cebrail geliyor, hicret emrini veriyor. O da, "bu emanetler bana teslim edildi" diye Hz. Ali'yi evinde bırakıyor. "Ya Ali! Sen hicret etme! Bu emanetleri yarın sahiplerine teslim et" diyor. Müslüman başka bir insandır. Hz. Ali de emanetleri "teslim edeceğim" diye ölümü göze alarak Peygamber Efendimiz'in (sav) yatağına yatıyor. Müslüman, emin/güvenilir insandır. Bu tarifi bizzat Hz. Peygamber (as) yapıyor: "Müslüman; insanların elinden ve dilinden emin/güvende olduğu insandır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.