Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır
Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur
05.02.2022 00:54:00





"Ey evlat! Hırsın bol, İçinden çıkılmaz ümitlerin var. Dünya sevgisi içini kaplamış. Bunlara karşılık takva hâlin az, imanın zayıf. Bu hâller seni şirk ehli yaptı. Küfre kattı. Mal ve halkı, Allah'a karşı çıkardın.
Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur. Hak'la karşılaşmayı aklına getirmez. Helâli, haramı ayırt etmez. Bu hâli ile Hakk'ı ve hakikati inkâr etmiş olur.
Şu Âyet-i Kerime bunu haber veriyor: "Onlar ki, derler: Hayat yalnız bu hayattır, ölürüz, diriliriz. Zaman bizi helak eder." (Mü'minûn 37)
Hareketlerinle sanki onlardan biri olduğunu gösteriyorsun. Lâkin sen, Müslümansın. Sen şahadetle bezenmişsin. O şahadet kanına karışmış. Namaz kılmakta, oruç tutmakta İslâm ümmeti ile birsin.
Yaptığın diğer hareketler, âdet yerini bulsun diye namaz kıldığını gösteriyor. Sen yaptığını ibâdet sanıyor, dıştan halka iyi olduğunu göstermek istiyorsun. Kalbin tacir. Bu hâlin yararını nasıl bulursun?
Ey cemaat! Gece haramla oruç açarsanız, gündüzün açlığı ve susuzluğu neye yarar? Size ne faydası dokunur?
Gündüz oruç tutmaktasınız, gece haram yutmaktasınız! Gündüz ibâdet, gece isyan bayrağı çekmek! Oruçlu olmanız, gündüzleri su içmenize mânidir. Bunu yapıyorsunuz, su içmiyorsunuz. Gece olunca Müslüman kardeşlerinizi çekiştiriyorsunuz. Onları manen öldürüp kanlarını içiyorsunuz; iftarınızı bu kanla yapmaktasınız. Birçoğunuz, gündüz tutmuş olduğu orucu, gece kötü işle bozmaktadır.
Peygamber (s.a.a.v) efendimiz şöyle buyurur: "Ümmetim, Ramazan ayının kıymetini bildiği müddetçe zelil olmaz."
Ramazan ayına, takva ile girmeli; onda tutulan oruç, yalnız Allah rızası için olmalı. İslâm dininin esasları da muhafaza edilmeli.
Ey evlat! Oruç tut. İftar zamanı fakirleri de gözet. Yediğinden biraz da onlar faydalansın. Bir kimse, yalnız yer ve yedirmezse ona fakirlik gelir, ona belâ ve darlık gelmesinden korkulur.
Ey cemaat! Midenizi doyurmaktasınız, ama komşunuz aç. Bu hâlde iman iddiasındasınız. Bu yanlıştır! İmanınız sıhhatli değildir. Sizden birinizin yanında bol yiyecek olsa, kapısına gelen dilenciye bir şey vermese, az zaman sonra o fakir gibi olabilir.
Çocuklarının yiyeceğinden arta kalan şeyin hiç olmazsa bir parçası, fakirlere verilmelidir. Niçin vermezsin? Yakında haberin gelir; o nimeti sana veren kudret onu elinden alır.
Yazık sana! Nasıl oluyor hem namaz kılmaktasın hem de fazla malından ihtiyaçlı kimselere vermemektesin?
Tevazu ile namaz kılacaksın, fakirlere sadaka vereceksin. Bu iki hâli benliğinde topla. Peygamber (s.a.a.v) efendimiz bir eli ile devesine yiyecek, öbürü ile dilenciye sadaka verirdi.
O tevazu sahibi idi. Koyununu eli ile sağar, yırtık elbiselerini kendisi dikerdi. Ona uymayı iddia kolay değildir; siz onun yaptıklarına uymuyorsunuz. Şahidiniz yoktur.
İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz. Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir. Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın
Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur. Hak'la karşılaşmayı aklına getirmez. Helâli, haramı ayırt etmez. Bu hâli ile Hakk'ı ve hakikati inkâr etmiş olur.
Şu Âyet-i Kerime bunu haber veriyor: "Onlar ki, derler: Hayat yalnız bu hayattır, ölürüz, diriliriz. Zaman bizi helak eder." (Mü'minûn 37)
Hareketlerinle sanki onlardan biri olduğunu gösteriyorsun. Lâkin sen, Müslümansın. Sen şahadetle bezenmişsin. O şahadet kanına karışmış. Namaz kılmakta, oruç tutmakta İslâm ümmeti ile birsin.
Yaptığın diğer hareketler, âdet yerini bulsun diye namaz kıldığını gösteriyor. Sen yaptığını ibâdet sanıyor, dıştan halka iyi olduğunu göstermek istiyorsun. Kalbin tacir. Bu hâlin yararını nasıl bulursun?
Ey cemaat! Gece haramla oruç açarsanız, gündüzün açlığı ve susuzluğu neye yarar? Size ne faydası dokunur?
Gündüz oruç tutmaktasınız, gece haram yutmaktasınız! Gündüz ibâdet, gece isyan bayrağı çekmek! Oruçlu olmanız, gündüzleri su içmenize mânidir. Bunu yapıyorsunuz, su içmiyorsunuz. Gece olunca Müslüman kardeşlerinizi çekiştiriyorsunuz. Onları manen öldürüp kanlarını içiyorsunuz; iftarınızı bu kanla yapmaktasınız. Birçoğunuz, gündüz tutmuş olduğu orucu, gece kötü işle bozmaktadır.
Peygamber (s.a.a.v) efendimiz şöyle buyurur: "Ümmetim, Ramazan ayının kıymetini bildiği müddetçe zelil olmaz."
Ramazan ayına, takva ile girmeli; onda tutulan oruç, yalnız Allah rızası için olmalı. İslâm dininin esasları da muhafaza edilmeli.
Ey evlat! Oruç tut. İftar zamanı fakirleri de gözet. Yediğinden biraz da onlar faydalansın. Bir kimse, yalnız yer ve yedirmezse ona fakirlik gelir, ona belâ ve darlık gelmesinden korkulur.
Ey cemaat! Midenizi doyurmaktasınız, ama komşunuz aç. Bu hâlde iman iddiasındasınız. Bu yanlıştır! İmanınız sıhhatli değildir. Sizden birinizin yanında bol yiyecek olsa, kapısına gelen dilenciye bir şey vermese, az zaman sonra o fakir gibi olabilir.
Çocuklarının yiyeceğinden arta kalan şeyin hiç olmazsa bir parçası, fakirlere verilmelidir. Niçin vermezsin? Yakında haberin gelir; o nimeti sana veren kudret onu elinden alır.
Yazık sana! Nasıl oluyor hem namaz kılmaktasın hem de fazla malından ihtiyaçlı kimselere vermemektesin?
Tevazu ile namaz kılacaksın, fakirlere sadaka vereceksin. Bu iki hâli benliğinde topla. Peygamber (s.a.a.v) efendimiz bir eli ile devesine yiyecek, öbürü ile dilenciye sadaka verirdi.
O tevazu sahibi idi. Koyununu eli ile sağar, yırtık elbiselerini kendisi dikerdi. Ona uymayı iddia kolay değildir; siz onun yaptıklarına uymuyorsunuz. Şahidiniz yoktur.
İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz. Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir. Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.