ABD, 11 Eylül'deki terör eylemlerini Usame bin Ladin'in azmettirdiğine dair en büyük delilini dünya kamuoyuna sundu. Amatör kamerayla çekilmiş kasetteki görüntülerin Kasım ortalarında Ladin'in taraftarlarıyla dolu bir evde, Kandahar kentinde çekildiği öne sürülüyor. Kaset ABD özel timleri tarafından Ladin tarafından kullanıldığı öne sürülen terkedilmiş bir sığınakta bulunmuş. Kaset, Hollywood yapımı değilse, gerçekten de önemli ifşaatları içeriyor. Ancak kasetteki şahısların ifadelerinde çok sayıda bariz çelişkiler var.
Önce ifşaatları sıralayalım
Usame bin Ladin'in itirafları:
"Her şeyi önceden hesapladık. Kulelerin pozisyonuna göre düşmandan kaç kişi öleceğini bile... Vurulan kulelerin 3-4 katının yıkılacağını da. Aralarında en iyimser bendim. Bu alandaki tecrübelerime dayanarak, uçaktaki yakıtın binanın çelik yapısını eriteceğini ve uçağın çarptığı katlar ile üzerindeki katların çökeceğini de hesapladık. Umduğumuz buydu.
Saldırıya katılanlar, bunun bir şehitlik operasyonu olduğunu biliyorlardı. Ama operasyon anına kadar, uçağa binmeden kısa süre öncesine kadar, yapacakları işin ne olduğundan haberleri olmadı. Operasyonları yapan gruplar birbirlerini de tanımıyordu. Hiç kimse bilmiyordu. Mısırlı Muhammed (Atta) grubun sorumlusuydu."
Evet bunlar 11 Eylül'deki eylemlerle ilgili net açıklamalar. Ancak kasetin düzmece olup olmadığı yönündeki tartışmalar sürüyor. Arap ve İslam dünyasındaki kimi şahıslara kulak verilecek olursa, kaset düzmece. Batı ve İsrail basınına göre, kaset montaj falan değil.
Burada bir noktayı öncelikle vurgulamak istiyorum. Hollywood'daki teknik imkanlar ve ABD'de satışa sunulan makyaj malzemeleri dikkate alındığında, böyle bir kaseti üretebilmek mümkün. Hatta Usame bin Ladin'i bile şaşırtacak kalitede böyle bir kaseti icat edebilmek mümkün. Titanic gibi 100 milyon doları aşan bütçeli filmleri düşünün bir. Ses (Akustik) mühendisliğinin kaydettiği ilerlemeler çerçevesinde de, Usame bin Ladin'in sesini birebir taklit edebilmek imkan dahilinde. Hatta Levent Kırca bile önceki gün tüm dünya televizyonlarında yayınlanan kaset kadar profesyonel olmasa da benzer bir 'ürünü' ortaya koyabilir. Bu aktardıklarımla 'kasetin tümüyle düzmece olduğunu' savunmuyorum. Sadece böyle bir kasetin çok rahat bir şekilde üretilebileceğini öne sürüyorum.
Kasetteki muammalı
noktalara gelince:
Görüntülerde başrolü oynayan, Ladin'e büyük ifşaatlar yaptıran Şeyh'in kimliğine ilişkin açık bilgiye şimdilik Arap kaynaklarından ulaşamadım. Amerikan The Washington Post gazetesi dün sözkonusu Şeyhin, güney Suudi Arabistanlı "El Hamdi" adlı kişi olduğunu öne sürdü.
Kasette adı geçen ve vaiz olduğu öne sürülen Şeyh El Ahrami, Şeyh El Reyan gibi şahısların kimlikleri konusunda da henüz ayrıntı söz konusu değil.
Katar'da yayın yapan ve Usame bin Ladin'in pekçok kasetini yayınlayan El-Cezire televizyonun yetkilileri, kasetteki sesle bin Ladin'in gerçek sesinin uyuşup uyuşmadığı konusunda yorumda bulunmadılar. Bu yorum önemli.
Usame bin Ladin'in kasetle ilgili yorumu çok önemli. Ancak Tora Bora dağlarında kıstırıldığı söylenen, bir başka rivayete göre Afganistan'dan kaçtığı öne sürülen bin Ladin'in bu durumda değerlendirme yapacak durumda olmadığını söyleyelim. Böyle bir değerlendirme yapmaya kalkıştığı anda, yerinin tespit edileceği aşikardır. Kasetin piyasaya sürülüşünün zamanlaması da bu açıdan önemli.
Usame bin Ladin, şu ifadeleri de önemli: "Kandahar'da bir kişi yanıma yaklaşıp, rüyasında yüksek bir binaya çarpan bir uçak gördüğünü anlattı. Bu kişiyi hemen susturduk ve bir daha böyle bir rüya görürse kimseye bahsetmemesini söyledik." İşte böyle bir kişiyi susturan Bin Ladin'in eylemi bizzat kendisinin işlediğini açıkça ortaya koyması biraz şüpheye yol açıyor!
Ve en büyük çelişki
Usame bin Ladin, kasetin bir noktasında şu ifadeyi kullanıyor: "Abdullah Azzam, ruhuna şad olsun, hiçbir şeyi kaydetmememi söylemişti." Bu sözleri söyleyen bir bin Ladin'in 11 Eylül gibi tüm dünyayı şoke eden bir eylemi açık açık üstlendiğini itiraf ettiği bir konuşmayı kamera önünde yapması tuhaf değil mi?
Kafama takılan bir nokta daha. Kasette Şeyh olarak tanıtılan kişinin şu sözlerinin tarihi gerçeklerle bir ilgisi yok: "El Rabbani'nin sözlerini hatırlıyorum da... Demişti ki 'Bakınız Hazreti Muhammed zamanında bir kış vakti, bize karşı, Türkler ve onlar gibi kafir bazı Arapların yardımıyla bir koalisyon kurmuşlar ve bizi kuşatmışlar..." Çünkü Peygamber Efendimizin yaşadığı dönemde Göktürkler (552-745 yılları arasında hüküm sürdüler) Orta Asya'da hüküm sürüyorlardı. Göktürkler daha ziyade Çin ile ilgilenmişlerdi. Orta Doğu ile bir temasları olmamıştır. Asım Köksal'ın 18 ciltlik İslam Tarihi'nde de böyle bir bilgi yok.
Önce ifşaatları sıralayalım
Usame bin Ladin'in itirafları:
"Her şeyi önceden hesapladık. Kulelerin pozisyonuna göre düşmandan kaç kişi öleceğini bile... Vurulan kulelerin 3-4 katının yıkılacağını da. Aralarında en iyimser bendim. Bu alandaki tecrübelerime dayanarak, uçaktaki yakıtın binanın çelik yapısını eriteceğini ve uçağın çarptığı katlar ile üzerindeki katların çökeceğini de hesapladık. Umduğumuz buydu.
Saldırıya katılanlar, bunun bir şehitlik operasyonu olduğunu biliyorlardı. Ama operasyon anına kadar, uçağa binmeden kısa süre öncesine kadar, yapacakları işin ne olduğundan haberleri olmadı. Operasyonları yapan gruplar birbirlerini de tanımıyordu. Hiç kimse bilmiyordu. Mısırlı Muhammed (Atta) grubun sorumlusuydu."
Evet bunlar 11 Eylül'deki eylemlerle ilgili net açıklamalar. Ancak kasetin düzmece olup olmadığı yönündeki tartışmalar sürüyor. Arap ve İslam dünyasındaki kimi şahıslara kulak verilecek olursa, kaset düzmece. Batı ve İsrail basınına göre, kaset montaj falan değil.
Burada bir noktayı öncelikle vurgulamak istiyorum. Hollywood'daki teknik imkanlar ve ABD'de satışa sunulan makyaj malzemeleri dikkate alındığında, böyle bir kaseti üretebilmek mümkün. Hatta Usame bin Ladin'i bile şaşırtacak kalitede böyle bir kaseti icat edebilmek mümkün. Titanic gibi 100 milyon doları aşan bütçeli filmleri düşünün bir. Ses (Akustik) mühendisliğinin kaydettiği ilerlemeler çerçevesinde de, Usame bin Ladin'in sesini birebir taklit edebilmek imkan dahilinde. Hatta Levent Kırca bile önceki gün tüm dünya televizyonlarında yayınlanan kaset kadar profesyonel olmasa da benzer bir 'ürünü' ortaya koyabilir. Bu aktardıklarımla 'kasetin tümüyle düzmece olduğunu' savunmuyorum. Sadece böyle bir kasetin çok rahat bir şekilde üretilebileceğini öne sürüyorum.
Kasetteki muammalı
noktalara gelince:
Görüntülerde başrolü oynayan, Ladin'e büyük ifşaatlar yaptıran Şeyh'in kimliğine ilişkin açık bilgiye şimdilik Arap kaynaklarından ulaşamadım. Amerikan The Washington Post gazetesi dün sözkonusu Şeyhin, güney Suudi Arabistanlı "El Hamdi" adlı kişi olduğunu öne sürdü.
Kasette adı geçen ve vaiz olduğu öne sürülen Şeyh El Ahrami, Şeyh El Reyan gibi şahısların kimlikleri konusunda da henüz ayrıntı söz konusu değil.
Katar'da yayın yapan ve Usame bin Ladin'in pekçok kasetini yayınlayan El-Cezire televizyonun yetkilileri, kasetteki sesle bin Ladin'in gerçek sesinin uyuşup uyuşmadığı konusunda yorumda bulunmadılar. Bu yorum önemli.
Usame bin Ladin'in kasetle ilgili yorumu çok önemli. Ancak Tora Bora dağlarında kıstırıldığı söylenen, bir başka rivayete göre Afganistan'dan kaçtığı öne sürülen bin Ladin'in bu durumda değerlendirme yapacak durumda olmadığını söyleyelim. Böyle bir değerlendirme yapmaya kalkıştığı anda, yerinin tespit edileceği aşikardır. Kasetin piyasaya sürülüşünün zamanlaması da bu açıdan önemli.
Usame bin Ladin, şu ifadeleri de önemli: "Kandahar'da bir kişi yanıma yaklaşıp, rüyasında yüksek bir binaya çarpan bir uçak gördüğünü anlattı. Bu kişiyi hemen susturduk ve bir daha böyle bir rüya görürse kimseye bahsetmemesini söyledik." İşte böyle bir kişiyi susturan Bin Ladin'in eylemi bizzat kendisinin işlediğini açıkça ortaya koyması biraz şüpheye yol açıyor!
Ve en büyük çelişki
Usame bin Ladin, kasetin bir noktasında şu ifadeyi kullanıyor: "Abdullah Azzam, ruhuna şad olsun, hiçbir şeyi kaydetmememi söylemişti." Bu sözleri söyleyen bir bin Ladin'in 11 Eylül gibi tüm dünyayı şoke eden bir eylemi açık açık üstlendiğini itiraf ettiği bir konuşmayı kamera önünde yapması tuhaf değil mi?
Kafama takılan bir nokta daha. Kasette Şeyh olarak tanıtılan kişinin şu sözlerinin tarihi gerçeklerle bir ilgisi yok: "El Rabbani'nin sözlerini hatırlıyorum da... Demişti ki 'Bakınız Hazreti Muhammed zamanında bir kış vakti, bize karşı, Türkler ve onlar gibi kafir bazı Arapların yardımıyla bir koalisyon kurmuşlar ve bizi kuşatmışlar..." Çünkü Peygamber Efendimizin yaşadığı dönemde Göktürkler (552-745 yılları arasında hüküm sürdüler) Orta Asya'da hüküm sürüyorlardı. Göktürkler daha ziyade Çin ile ilgilenmişlerdi. Orta Doğu ile bir temasları olmamıştır. Asım Köksal'ın 18 ciltlik İslam Tarihi'nde de böyle bir bilgi yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.