Eskiden kas gücüne sahip işçileri talep eden sanayileşmiş ülkeler, şimdi beyin gücü peşinde koşuyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde ne kadar beyin gücü varsa, hepsini cazip tekliflerle ülkelerine çekmek istiyorlar. Kısacası, yüksek öğrenim görmüş, buluş ve araştırma gücü olan elemanların, yabancı ülkelere çalışmak veya yerleşmek üzere göç etmeleri anlamında kullanılan "beyin göçü" gelişmekteki ülkeleirn en büyük sorunu oldu. Gelişmekte olan ülkeler, bu yolla en önemli sermayelerini kaybediyorlar. Son 10 yılda ABD'ye göçen eleman sayısı 175 bin civarındadır. Bunların ortalama maliyetleri 100 bin dolar olarak düşünülürse, ABD'nin gelişmekteki ülkeleri 17,5 milyar dolar sömürüldüğü ortaya çıkar.
Sömürgeci ülkeler, kas gücüne ihtiyaç duydukları dönemlerde insanları cahil bırakmak için yarışıyorlardı. Şimdi ise öğrenim görmek isteyen zeki gnçleri kapmak için yarışıyorlar. Cahil, eğitimsiz zencileri zincirlere vurarak, zorla yerlerinden yurtlarından koparan ABD, bu çağda zincir yerine dolar kullanıyor. Malcom X, zencilere yaptığı bir konuşmada, ABD'nin bu uygulamısını şöyle anlatıyordu: "Sizler buraya kendi isteğinizle gelmediniz. Esir gemisi ile geldiniz. Hem de nasıl biliyor musunuz? Zincirlere vurularak, atlar gibi. Hem de eşkiyalar, çapulcular tarafından değil. Hıristiyan hacılar tarafından. Amerikalıların "kurucu baba" dedikleri hacılar tarafından".
Tabiri caizse, sömürgeci ülkeler günümüze uygun yeni bir sömürü çeşidi icat ettiler. Bu da göçü ile yapılan sömürüdür. Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkeler onun önüne geçemiyor. İşte bu önemli konu gazeteci yazar Muharrem Bayraktar tarafından ele alındı. Meltem TV'deki Diyolog programında enine boyuna tartışıldı. Ayrıca gazeteci yazar Muharrem Bayraktar'ın Yeni Mesaj gazetesindeki (9 Haziran 2003) Osman Gazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prf.Dr.Mahmut Kaya ile yaptığı raportaj yayımlandı. Prf.Dr.Mahmut Kaya söz konusu ropörtajda şöyle diyor: "Ülkemizin kıt kaynakları ile yetiştirildiği değerli, nitelikli insanları yurt dışına kaçırmasıyla, bunlara yaptığı bütün yatırım ,15-16 yıllık yatırım boşa gidiyor... Dünyada en güçlü devlet olmak istiyosanız, mutlaka dünyanın en iyi beyinleri ile birlikte çalışmak zorundasınız. Ben en güçlü devlet olmak istiyorsam, dünyadaki tüm en iyi beyinleri kendime çekmek isterim. Amerika'nın yaptığıda bu. Beyin göçünün cazibe merkezi dünyadaki beyin göçünün yüzde 54'ünü çeken ülke ABD".
Demek ki ABD, elin taşıyla elin kuşunu vuruyor. Ne kadar kârlı bir iş değil mi? Prof.Dr.Mahmut Kaya devam ediyor: " Türkiye'nin gelişebilmesi için önemli sermayesi bir yer altı ve yer üstü kaynakları, iki insan sermayesidir. Şu anda belki ekonomik sıkıntılarımızın en önemli nedenlerinin altında bu beyinleri kaçırmamız geliyor. Bu beyinler ülkemizde olsaydı, bilim ve teknoloji şu andakinden çokdaha ileri seviyede olacaktı.. Bunları kaçırdığımız için maalesef teknoloji satın alan, teknolojiyi transfer eden ve bunun karşılığında büyük bedeller ödeyen, gelişmekte olan bir ülke katagorisinde yer alıyoruz. Çok doğru ve çok yerinde bir tesbit. Katılmamak mümkün değil. Aynı tesbitin ?????????? beyin göçünün önlenmesini istiyorsak çözüm, "9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı'dır.
O da şöyle diyor : "Genç bilimcileri, hızla yurt dışına kaçırmayı sürdürürsek kalkınmadada o kadar geride kalırız." ABD'den sonra Almanya'nın gözünü başka ülkelerin yetiştirdiği genç beyinlere diktiğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Emin Alıcı mezun olan öğrencilere şöyle sesleniyor: "Mezun olan öğrenciler gözlerini ABD'ye, İngiltere'ye dikmeyecekler. Bu ülkede kalıp bu ulusa hizmet edicekler. İş yok demiyecekler, kendi işlerini kuracaklar".
Öğretim üyelerimizin de beyan ettiği gibi, uluslararası rekabette üstünlüğü belirleyen tek unsur teknolojidir. Teknolojiyi tıransfer etmek yeterli değildir. Aslolan teknoloji üreten ülke olmaktır. Teknolojinin kaynağı da bilimdir. Bilimsel gelişme teknolojik gelişmeyi, teknolojik gelişme de ekenomik gelişmeyi getirir. Onun için dir ki, ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek isteyen ülkeler, bilime, bilim adamına, diğer bir değişle beyin gücüne önem vermek ve beyin göçünü durdurmak zorundadırlar.
Sömürgeci ülkeler, kas gücüne ihtiyaç duydukları dönemlerde insanları cahil bırakmak için yarışıyorlardı. Şimdi ise öğrenim görmek isteyen zeki gnçleri kapmak için yarışıyorlar. Cahil, eğitimsiz zencileri zincirlere vurarak, zorla yerlerinden yurtlarından koparan ABD, bu çağda zincir yerine dolar kullanıyor. Malcom X, zencilere yaptığı bir konuşmada, ABD'nin bu uygulamısını şöyle anlatıyordu: "Sizler buraya kendi isteğinizle gelmediniz. Esir gemisi ile geldiniz. Hem de nasıl biliyor musunuz? Zincirlere vurularak, atlar gibi. Hem de eşkiyalar, çapulcular tarafından değil. Hıristiyan hacılar tarafından. Amerikalıların "kurucu baba" dedikleri hacılar tarafından".
Tabiri caizse, sömürgeci ülkeler günümüze uygun yeni bir sömürü çeşidi icat ettiler. Bu da göçü ile yapılan sömürüdür. Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkeler onun önüne geçemiyor. İşte bu önemli konu gazeteci yazar Muharrem Bayraktar tarafından ele alındı. Meltem TV'deki Diyolog programında enine boyuna tartışıldı. Ayrıca gazeteci yazar Muharrem Bayraktar'ın Yeni Mesaj gazetesindeki (9 Haziran 2003) Osman Gazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prf.Dr.Mahmut Kaya ile yaptığı raportaj yayımlandı. Prf.Dr.Mahmut Kaya söz konusu ropörtajda şöyle diyor: "Ülkemizin kıt kaynakları ile yetiştirildiği değerli, nitelikli insanları yurt dışına kaçırmasıyla, bunlara yaptığı bütün yatırım ,15-16 yıllık yatırım boşa gidiyor... Dünyada en güçlü devlet olmak istiyosanız, mutlaka dünyanın en iyi beyinleri ile birlikte çalışmak zorundasınız. Ben en güçlü devlet olmak istiyorsam, dünyadaki tüm en iyi beyinleri kendime çekmek isterim. Amerika'nın yaptığıda bu. Beyin göçünün cazibe merkezi dünyadaki beyin göçünün yüzde 54'ünü çeken ülke ABD".
Demek ki ABD, elin taşıyla elin kuşunu vuruyor. Ne kadar kârlı bir iş değil mi? Prof.Dr.Mahmut Kaya devam ediyor: " Türkiye'nin gelişebilmesi için önemli sermayesi bir yer altı ve yer üstü kaynakları, iki insan sermayesidir. Şu anda belki ekonomik sıkıntılarımızın en önemli nedenlerinin altında bu beyinleri kaçırmamız geliyor. Bu beyinler ülkemizde olsaydı, bilim ve teknoloji şu andakinden çokdaha ileri seviyede olacaktı.. Bunları kaçırdığımız için maalesef teknoloji satın alan, teknolojiyi transfer eden ve bunun karşılığında büyük bedeller ödeyen, gelişmekte olan bir ülke katagorisinde yer alıyoruz. Çok doğru ve çok yerinde bir tesbit. Katılmamak mümkün değil. Aynı tesbitin ?????????? beyin göçünün önlenmesini istiyorsak çözüm, "9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı'dır.
O da şöyle diyor : "Genç bilimcileri, hızla yurt dışına kaçırmayı sürdürürsek kalkınmadada o kadar geride kalırız." ABD'den sonra Almanya'nın gözünü başka ülkelerin yetiştirdiği genç beyinlere diktiğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Emin Alıcı mezun olan öğrencilere şöyle sesleniyor: "Mezun olan öğrenciler gözlerini ABD'ye, İngiltere'ye dikmeyecekler. Bu ülkede kalıp bu ulusa hizmet edicekler. İş yok demiyecekler, kendi işlerini kuracaklar".
Öğretim üyelerimizin de beyan ettiği gibi, uluslararası rekabette üstünlüğü belirleyen tek unsur teknolojidir. Teknolojiyi tıransfer etmek yeterli değildir. Aslolan teknoloji üreten ülke olmaktır. Teknolojinin kaynağı da bilimdir. Bilimsel gelişme teknolojik gelişmeyi, teknolojik gelişme de ekenomik gelişmeyi getirir. Onun için dir ki, ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek isteyen ülkeler, bilime, bilim adamına, diğer bir değişle beyin gücüne önem vermek ve beyin göçünü durdurmak zorundadırlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018