Bir dertli Erzurum türküsü bu dize ile başlar ve "Yine tazelendi yürek yarası" diye devam eder.
Her yeni sabaha yeni yeni dertlerle, yeni yeni problemlerle uyanıyoruz.
Her yeni gün bir ilimizden, birkaç ilimizden işe başvuru kuyruklarının görüntüleri yansıyor yazılı ve görsel basına.
En son göze çarpan, yürekleri yaralayan, yüreklerdeki yaraları tazeleyen görüntüler Mersin'den geldi.
Spor İl Müdürlüğüne alınacağı ilan edilen yetmiş kişiden biri olabilmek umuduyla tamı tamına on üç bin insan başvurmuş, evet tam 13.000.
Gel de bu dertli türküyü hiç de müsait olmayan bu sesle mırıldanma.
"Ben bu derdin hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası."
Şimdi durup da sormayalım mı, sormayacak mısınız "ey ahali; bu kuyruk da mı varlık kuyruğu?"
Yetmiş kişinin alınacağı bir yere on üç bin kişinin kuyruğa girmesi ne demek?
Nerden nereye demenin tam zamanı değil mi?
Ne zaman, hangi ara, hangi sebeplerden ötürü bu kadar umursamaz, bu kadar vurdumduymaz ve bu kadar ilgisiz bir millet olduk?
İster özele ait olsun ister kamuya ait olsun, kapanan her atölye, kapanan her fabrika bu ülkenin bir değeri değil mi, işsizler ordusuna eklenen binler, on binler bizim insanımız değil mi?
Olaylara hala partizanlıkla yaklaşmak ne demek, hala ayrıştırıcı ve ayrılıkçı bir dil ile memlekette nifak tohumları ekmek ne demek?
On yedi seneden beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut siyasi iktidar bu olup-bitenlerin hesabını vermeli değil mi?
Dertlere derman bulmalı, problemlere çözüm üretmeli değil mi?
Sabah-akşam muhalefete saldırmak hangi problemi hallediyor, hangi işsizlere iş sahası açıyor, hangi kuyrukları azaltıyor?
İşe alınacak yetmiş kişiden biri olmak umuduyla kuyruğa giren tam on üç bin insan seyrana mı, seyranlığa mı çıkmıştır, eğlenmek için, hoş vakit geçirmek için mi o kuyruktadır?
Diyelim ki tanzim satış kuyruklarını 'varlık kuyrukları' diye yutturdunuz peki iş başvuru kuyruklarına ne diyeceksiniz?
İki gün evvel, Kütahya'daki sahasında Ortadoğu'nun en büyüğü olan Eti Gümüş'ün kapandığı ve bine yakın çalışanının alacakları ile ve işsizlikle başbaşa kaldıkları haberi duyuldu.
Hesapsız-kitapsız yaptığınız özelleştirme furyasının son kurbanlarından sadece birisi Eti Gümüş.
"Ben bu derdin hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025