Bazı Türk aydınları Anadoluculuk tasavvurları Genel çerçevede Osmanlıcılık, Selçukluculuk, Turancılık, ümmetçilik gibi eğilimlere tepki olarak vatan ve milletin merkezi olarak Anadolu'yu görme eğilimidir. Anadoluculuğun bazı öncü şahsiyetleri: Mehmet Halit Bayrı, Mükrimin Halil Yinanç, Remzi Oğuz Arık, Nurettin Topçu, Memduh Şevket Esendal, Hilmi Ziya Ülken. Bazı Anadolucu dergiler: Anadolu, Anadolu Mecmuası, Dikmen, Bizim Türkiye, Dönüm, Millet, Hareket, Dikmen, Çığır. 1918? 1919 yıllarında Hilmi Ziya Ülken, 12 sayı Anadolu dergisini yayınladı. Mehmet Halit Bayrı, 1924'te Turancılığa karşı, Anadolu Milliyetçiliği fikrinin işlendiği Anadolu Mecmuası'nı yayınlamaya başladı. Anadolu burada tarih olarak 1071'deki Malazgirt Savaşı (1071) ile başlatılır. 1902'de Mısır'da, 1908'de Konya'da, 1909'da İstanbul'da, 1911'de İzmir'de Anadolu adlı dergiler çıktı. Bu dergilerde İstanbul'a karşı Anadolu teması işlendi. Bu tepki şundandı: O dönemlerde İstanbul, Osmanlı Devleti'ni, payitahtı, sarayı temsil ediyordu. Ve tabiî İstanbul yönetimi son dönemlerinde Batı emperyalizminin, Haçlı batının emrine girmiş, yerli, millî ve İslamî olmaktan çok; Batı sömürgesi durumuna düşmüştü. Anadolu ise yerli, millî ve İslamî değerleri temsil ediyordu. Bağımsızlığı, istiklali, Batı emperyalizmine karşı millî Türk ruhunu temsil ediyordu. Nitekim Batıya karşı kazanılan ve Millî Mücadele sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Ankara yani Anadolu merkezli bir devlettir ve bağımsız millî bir devlettir. Anadoluculuk, aslında biraz da tarihî, siyasî ve askerî bir sürecin zaruri sonucu olarak ortaya çıktı. Yani I. Dünya Paylaşım Savaşı'nda içinde yer aldığı ittifak cephesinin mağlubiyeti sebebiyle yenik kabul edilen ve dağıtılan Osmanlı Devleti'nden geriye kalan Anadolu topraklarını korumak, buradan hareketle yeni bir doğuş ve diriliş gerçekleştirme arzusunun bir sonucudur. Millî Mücadele, aslında bir bakıma hatta önemli ölçüde Anadolu'yu işgalden kurtarma ve Anadolu merkezli tam bağımsız millî bir Türk Devleti kurma ve burayı merkez, ana üs kabul edip buradan hareketle yeniden tüm Türk ve İslam dünyasını derleyip toparlayarak büyük bir Türk?İslam birliği düşüncesinin bir neticesidir. Anadoluculuk, belirgin şekilde ve fikir olarak ilk defa 1918 yılında ortaya atıldı ve Anadolu coğrafyası, Türk millet birliğinin ve bu milletin kimliğinin temel kurucu unsuru olarak alındı. Yani vatan merkezli bir millet inşası esas alındı. Anadoluculuk, Türk'ün kök arama gayretlerinin bir neticesidir. Memleketçilik ya da Anadoluculuk aslında Türk?İslam kültür ve medeniyetinin oluşum, gelişim ve yaşama alanının bir mekân olarak Anadolu olduğu olgusunu merkeze alıyor. Türk millet varlığını ve davasını da Osmanlı, Selçuklu gibi bir sülaleye değil; zengin, fakir gibi ekonomik bir sınıfa değil, ortak vatana mensubiyet bağlamında ele alıyor. Yani Türk milleti bir bütündür, bir sülaleden ibaret değildir, aynı vatanı paylaşan, aynı vatanı ana vatan yapan, aynı vatanda birlikte millî toplumsal varlık ortaya koyan bir bütünlüğü ifade ediyor. Yani zengini fakiri, şu sülalesi bu sülalesi, şu meslekten olanı bu meslekten olanı ile Türk milleti bir bütündür. Bu millet bütünlüğünü ve millet olma durumunu, kutsallaştırılan vatandan alıyor. Bu vatanın adı da Anadolu'dur. Tabiî burada vatan deyince iki kavram akla geliyor: Anadolu ve Türkistan. Anadolu, Türkiye Türklerinin vatanı, Türkistan ise Çin esaretindeki Doğu Türkistan ile Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi Batı Türkistan bölgelerinin birlikteliğinden oluşan coğrafî varlığı ifade ediyor. Millî Mücadele döneminde Türk aydınlarının Anadolu kavramına yükledikleri mana ve algı aşağı yukarı aynıdır. Yani düşman işgali altında bir vatan vardır, bu vatan Anadolu'dur ve bu kutsal vatan, bir an önce düşman işgalinden kurtarılmalıdır. Bu acil düşüncede birleşen Türk aydınları, Millî Mücadele kazanıldıktan sonra kendi fikrî, ideolojik, siyasî, hatta dinî anlayış ve eğilimlerine göre farklı Anadolu tasavvurları ortaya koydular.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015