Batı'da Müslüman olmak

İngiltere'de, Amerika'da, İspanya'da, İtalya'da özetle Hıristiyan Batı dünyasında Müslüman olmanın nasıl bir işkenceye dönüştürüldüğünü üzülerek müşahede ediyoruz. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'deki her Müslüman potansiyel bir "terörist" olarak algılanmaya başlandı. Madrid saldırılarından sonra İspanya'da, Londra saldırılarından sonra da İngiltere'de aynı algılama devam etti. Müslüman dünyasına karşı başlatılan Haçlı savaşının Batılı ülkelerde yaşayan Müslümanlara yansıması oldukça ağır oldu. İnsanlar dinlerinden dolayı suçlu ve terörist olarak görülüp horlanmaya başlandı. Bu işin fitili 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'de çekildi. ABD'de yaşayıp da sorgulanmayan, gözaltına alınmayan, evi yağma edilmeyen Müslüman neredeyse kalmadı. Bırakın Müslümanları Asyalı görünüşlü olan gayrimüslimler bile "Müslümandır" şüphesiyle tartaklandı, gözaltına alındı, sorgulandı? İngiltere'de metro istasyonunda Müslüman diye öldürülen Brezilyalı bunun en somut örneği.İnsan haklarından, hoşgörüden ve demokrasiden bahsedenlerin, bu kavramların borazanlığını yapanların Müslümana karşı tahammülsüzlüklerini, kinlerini gizleyemez hale geldiklerini görüyoruz. ABD bu işi gizli kapaklı yapmıyor. Gayet sistematik bir şekilde Müslüman ülkeleri sıraya koymuş işgal ediyor, Müslümanları katlediyor. ABD'nin derin müttefiki İngiltere ise kendi ülkesinde ABD usulü Müslüman avlama işine 7 Temmuz saldırılarından sonra hız verdi. 7 Temmuz'dan bu yana İngiltere'de Müslüman olmanın dayanılmaz ağırlığını orada yaşayan Müslümanlara sormak lazım. Onlarca cami, mescid bombalandı, yağmalandı, yolda yürüyen Müslümanlar tartaklandı, taciz edildi?Son olarak İngiltere'de sözde Müslüman din adamı Londra'daki Müslüman Koleji'nin müdürü, aynı zamanda İmamlar ve Camiler Konseyi'nin başkanı olan Zaki Badawi isimli birisi çıkıp Müslüman kadınlara "başörtünüzü çıkarın" şeklinde ısmarlama bir fetva verdi. Badawi'nin İngiliz medyası ve yöneticileri tarafından "ılımlı İslam'ın İngiltere'deki sesi" olarak tanımlandığını hatırlatalım. Bu hatırlatmayı, Ilımlı İslam'ın Türkiye'deki sesi olarak tanımlanan bir hocaefendinin de "başörtüsü fürüattır" şeklindeki açıklamasına ne kadar benzediğine dikkat çekmek için yaptım. Bakın Badawi neler yumurtlamış: "Müslümanlara yönelik saldırıların arttığı halihazırdaki gergin ortamda fiziksel ya da sözlü tacize uğramamaları için, Müslüman kadınlardan, kendilerinin Müslümanlara düşman kişilerce teşhis edilmesine yol açacak başörtülerini çıkarmalarını tavsiye ediyoruz. Mevcut ortamda başörtü takan kadınlar sorumsuz kişilerin öfkesine maruz kalabilir. Bu nedenle başörtü takmamalılar. Giysi, kötülükleri davet etmek için değil, kötülüğe karşı korunmak içindir."Bu açıklamalarla, Türkiye'de başörtüsünü önemsiz bir ayrıntı olarak göstermeye çalışanların mantığının birebir örtüştüğünü net bir şekilde görüyoruz. Ne de olsa ılımlı İslam'ın yılmaz savunucuları?Tüm Batı dünyası koro halinde "ülkemizde Müslüman istemiyoruz" diye aynı nakaratı yüksek sesle tekrar edip duruyor. Bizim Başbakanımız Medeniyetler Çatışması tezini elinin tersiyle itip Medeniyetler Buluşması ham hayalini sayıklayadursun, Batı dünyası İslamiyet'i hedef tahtasına çoktan koymuş durumda. Batı dünyası kendi içindeki çatışmaları bir kenara bırakıp, Müslümanlara karşı topyekun mücadele kararı alıyor, biz ise Hıristiyan bir birliğin 70 milyonluk Müslüman bir ülkeyi içine alacağı hülyasıyla yatıp kalkıyoruz.