Batı Putin'i hazmedemiyor
Rusya'da yapılan devlet başkanlığı seçimlerini beklenildiği üzere Başbakan Vladimir Putin kazandı ancak Batı dünyası ve basını Putin'in zaferine leke kondurmak için 2 gündür vargücüyle çalışıyor
06.03.2012 00:00:00
DIŞ HABERLER MERKEZİ
Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde yüzde 64 oy almasına rağmen, Batı dünyası seçim sonuçlarını kabul etmemek için ‘hile'li haberlere başvuruyor. Dünyada ilk kez seçimleri gözetlemek için 500 milyon dolara kurulan kamera sistemine rağmen, Batı medyası seçimlere şaibe bulaştığını öne sürdü.
Rusya Seçim Komisyonu Başkanı Vladimir Çurov, oyların yüzde 100'ünün sayılmasının ardından yaptığı açıklamada Putin'in oy oranını yüzde 63.75 olarak açıkladı. Putin, 2000 yılında başlayan ilk görev döneminin ardından 2004 yılındaki devlet başkanlığı seçimlerini yüzde 70'in üzerinde oyla kazanmıştı. Putin'in Mayıs ayında devlet başkanlığı koltuğuna oturması ve şu anki Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in Başbakan olması bekleniyor. Putin, yapılan Anayasa değişikliği sayesinde 4 yerine 6 yıllık dönem için devlet başkanı olacak.
Rusya Seçim Komisyonu Başkanı Vladimir Çurov'un açıkladığı verilere göre Putin'in devlet başkanlığı seçimlerindeki Komünist Partili rakibi Gennadiy Züganov'un oy oranı yüzde 17.19'da kaldı. Milyarder işadamı Mihail Prohorov yüzde 7.82, milliyetçi Liberal Demokratik Parti Başkanı Vladimir Jirnovski yüzde 6.23 ve Adil Rusya Partisi Başkanı Sergey Mironov da yüzde 3.85 oranında oy aldı. Çurov, seçimlere katılım oranını ise yüzde 64 olarak açıkladı.
İlk hedef ekonomi
Putin, seçimler öncesinde verdiği bir mülakatta Rusya'yı dünyanın en büyük 5. ekonomisi haline getireceğini, büyüme odaklı politikalar izleyeceğini belirtmiş, yolsuzluklarla mücadele, işletmelerin yararına bir vergi reformu ve kamu işletmelerinin özelleştirilmesine devam sözü vermişti.
Putin, hile ve usulsüzlük iddialarına rağmen seçimlerin tartışılmaz galibi olsa da muhalifler, elinin zayıfladığı düşüncesinde. Aralık ayında yapılan Duma seçimlerinde de usulsüzlük iddiaları nedeniyle büyük tartışmalar yaşanmış, devlet başkanlığı seçim kampanyalarına muhalefetin yoğun protesto gösterileri eşlik etmişti. Putin ayrıca devlet medyasını ve makamların olanaklarını kendi siyasî çıkarları için kullanmak ve istismar etmekle suçlanıyor.
İngiliz Financial Times gazetesi ise Putin'e desteğin azaldığını savunarak, şu görüşlere yer verdi: “Vladimir Putin seçimleri ilk turda kazanmış olabilir. Ancak bu, işlerin bugüne kadar olduğu gibi devam edeceği anlamına gelmiyor. Son haftalarda orta sınıfın düzenlediği protestolara bakınca, Rusya siyaseti 12 yıllık bir uykunun ardından uyandı. Birkaç ay öncesine kadar Putin'in iki dönem daha görev yapacağı üşünülüyordu. Ancak dünkü seçim, Putin'in son altı yılının işareti, Putin dönemi için sonun başlangıcı olabilir.” Daily Telegraph gazetesi yazarı Edward Lucas da Putin'in Rus orta sınıfını kaybettiği görüşünde. Lucas, “Putin 4 Mart muharebesini kazanmış olabilir. Ama asıl savaşı kaybetti. Rus siyaseti komadan çıktı. İnsanlar bir zamanlar istikrar arzulardı. Şimdi ise ekonomik durgunluktan şikayetçi” diye yazdı!
Bu arada uluslararası seçim gözlemcileri, devlet başkanlığı seçimlerinin adil olmadığını öne sürdüler. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) seçimlerde Putin lehine usülsüzlükler yaşandığını duyurdu.
Seçim dönemi boyunca bütün adayların özgür bir kampanya yürütebildiklerini kaydeden AGİT, ancak seçimlerin başından itibaren ciddi sorunlar taşıdığını, “koşulların Putin'in lehine” düzenlendiğini kaydetti.
AGİT sözcülerinden Tonino Picula, “Seçim yapmanın özü alınacak sonucun kesin olmamasıdır. Rusya'da bu böyle değildi, gerçek bir rekabet yoktu, hükümet kaynaklarının suistimali sonunda zafer kazanan kişinin kimliği konusunda herhangi bir tereddüt olmamasını sağladı” dedi.
Seçimin ardından muhalefet partileri, pek çok kişinin mükerrer oy kullandığını ve seçimde yaygın şekilde hile yapıldığını savunuyor. Muhalefet Moskova'nın merkezinde protesto gösterisi çağrısında bulundu.
Seçim Komisyonu'nun yaptığı açıklamaya göre seçime katılım oranı yüzde 63 seviyesinde oldu. İngiliz Daily Telegraph gazetesi yazarı Edward Lucas, Putin'in Rus orta sınıfını kaybettiği görüşünde. Lucas, “Putin 4 Mart muharebesini kazanmış olabilir. Ama asıl savaşı kaybetti. Rus siyaseti komadan çıktı. İnsanlar bir zamanlar istikrar arzulardı. Şimdi ise ekonomik durgunluktan şikayetçi” diye yazdı. Financial Times'ın da, Putin'e desteğin azaldığını savunarak, “Vladimir Putin seçimleri ilk turda kazanmış olabilir. Ancak bu, işlerin bugüne kadar olduğu gibi devam edeceği anlamına gelmiyor. Son haftalarda orta sınıfın düzenlediği protestolara bakınca, Rusya siyaseti 12 yıllık bir uykunun ardından uyandı. Birkaç ay öncesine kadar Putin'in iki dönem daha görev yapacağı düşünülüyordu. Ancak dünkü seçim, Putin'in son altı yılının işareti, Putin dönemi için sonun başlangıcı olabilir” şeklinde yazması dikkat çekti.
Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde yüzde 64 oy almasına rağmen, Batı dünyası seçim sonuçlarını kabul etmemek için ‘hile'li haberlere başvuruyor. Dünyada ilk kez seçimleri gözetlemek için 500 milyon dolara kurulan kamera sistemine rağmen, Batı medyası seçimlere şaibe bulaştığını öne sürdü.
Rusya Seçim Komisyonu Başkanı Vladimir Çurov, oyların yüzde 100'ünün sayılmasının ardından yaptığı açıklamada Putin'in oy oranını yüzde 63.75 olarak açıkladı. Putin, 2000 yılında başlayan ilk görev döneminin ardından 2004 yılındaki devlet başkanlığı seçimlerini yüzde 70'in üzerinde oyla kazanmıştı. Putin'in Mayıs ayında devlet başkanlığı koltuğuna oturması ve şu anki Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in Başbakan olması bekleniyor. Putin, yapılan Anayasa değişikliği sayesinde 4 yerine 6 yıllık dönem için devlet başkanı olacak.
Rusya Seçim Komisyonu Başkanı Vladimir Çurov'un açıkladığı verilere göre Putin'in devlet başkanlığı seçimlerindeki Komünist Partili rakibi Gennadiy Züganov'un oy oranı yüzde 17.19'da kaldı. Milyarder işadamı Mihail Prohorov yüzde 7.82, milliyetçi Liberal Demokratik Parti Başkanı Vladimir Jirnovski yüzde 6.23 ve Adil Rusya Partisi Başkanı Sergey Mironov da yüzde 3.85 oranında oy aldı. Çurov, seçimlere katılım oranını ise yüzde 64 olarak açıkladı.
İlk hedef ekonomi
Putin, seçimler öncesinde verdiği bir mülakatta Rusya'yı dünyanın en büyük 5. ekonomisi haline getireceğini, büyüme odaklı politikalar izleyeceğini belirtmiş, yolsuzluklarla mücadele, işletmelerin yararına bir vergi reformu ve kamu işletmelerinin özelleştirilmesine devam sözü vermişti.
Putin, hile ve usulsüzlük iddialarına rağmen seçimlerin tartışılmaz galibi olsa da muhalifler, elinin zayıfladığı düşüncesinde. Aralık ayında yapılan Duma seçimlerinde de usulsüzlük iddiaları nedeniyle büyük tartışmalar yaşanmış, devlet başkanlığı seçim kampanyalarına muhalefetin yoğun protesto gösterileri eşlik etmişti. Putin ayrıca devlet medyasını ve makamların olanaklarını kendi siyasî çıkarları için kullanmak ve istismar etmekle suçlanıyor.
İngiliz Financial Times gazetesi ise Putin'e desteğin azaldığını savunarak, şu görüşlere yer verdi: “Vladimir Putin seçimleri ilk turda kazanmış olabilir. Ancak bu, işlerin bugüne kadar olduğu gibi devam edeceği anlamına gelmiyor. Son haftalarda orta sınıfın düzenlediği protestolara bakınca, Rusya siyaseti 12 yıllık bir uykunun ardından uyandı. Birkaç ay öncesine kadar Putin'in iki dönem daha görev yapacağı üşünülüyordu. Ancak dünkü seçim, Putin'in son altı yılının işareti, Putin dönemi için sonun başlangıcı olabilir.” Daily Telegraph gazetesi yazarı Edward Lucas da Putin'in Rus orta sınıfını kaybettiği görüşünde. Lucas, “Putin 4 Mart muharebesini kazanmış olabilir. Ama asıl savaşı kaybetti. Rus siyaseti komadan çıktı. İnsanlar bir zamanlar istikrar arzulardı. Şimdi ise ekonomik durgunluktan şikayetçi” diye yazdı!
Bu arada uluslararası seçim gözlemcileri, devlet başkanlığı seçimlerinin adil olmadığını öne sürdüler. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) seçimlerde Putin lehine usülsüzlükler yaşandığını duyurdu.
Seçim dönemi boyunca bütün adayların özgür bir kampanya yürütebildiklerini kaydeden AGİT, ancak seçimlerin başından itibaren ciddi sorunlar taşıdığını, “koşulların Putin'in lehine” düzenlendiğini kaydetti.
AGİT sözcülerinden Tonino Picula, “Seçim yapmanın özü alınacak sonucun kesin olmamasıdır. Rusya'da bu böyle değildi, gerçek bir rekabet yoktu, hükümet kaynaklarının suistimali sonunda zafer kazanan kişinin kimliği konusunda herhangi bir tereddüt olmamasını sağladı” dedi.
Seçimin ardından muhalefet partileri, pek çok kişinin mükerrer oy kullandığını ve seçimde yaygın şekilde hile yapıldığını savunuyor. Muhalefet Moskova'nın merkezinde protesto gösterisi çağrısında bulundu.
Seçim Komisyonu'nun yaptığı açıklamaya göre seçime katılım oranı yüzde 63 seviyesinde oldu. İngiliz Daily Telegraph gazetesi yazarı Edward Lucas, Putin'in Rus orta sınıfını kaybettiği görüşünde. Lucas, “Putin 4 Mart muharebesini kazanmış olabilir. Ama asıl savaşı kaybetti. Rus siyaseti komadan çıktı. İnsanlar bir zamanlar istikrar arzulardı. Şimdi ise ekonomik durgunluktan şikayetçi” diye yazdı. Financial Times'ın da, Putin'e desteğin azaldığını savunarak, “Vladimir Putin seçimleri ilk turda kazanmış olabilir. Ancak bu, işlerin bugüne kadar olduğu gibi devam edeceği anlamına gelmiyor. Son haftalarda orta sınıfın düzenlediği protestolara bakınca, Rusya siyaseti 12 yıllık bir uykunun ardından uyandı. Birkaç ay öncesine kadar Putin'in iki dönem daha görev yapacağı düşünülüyordu. Ancak dünkü seçim, Putin'in son altı yılının işareti, Putin dönemi için sonun başlangıcı olabilir” şeklinde yazması dikkat çekti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.