Dün ABD doları adeta aldı başını gitti.
Bir ara dolar 10.25 TL'yi, Euro ise 11.66 TL'nin de üzerini gördü.
Sonra ekonomi yönetimi bir müdahalede bulunmuş olmalı ki, çift hanelerde çok daha yukarıları gözüne kestirmiş olan dolar, yönünü aşağıya doğru çevirdi.
Ancak hepimiz biliyoruz ki, dolar bir adım geri atsa da sonrasında gözünü diktiği yere doğru daha hızlı adımlarla devam edecektir.
'Kimse görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır değildir' demiş atalarımız.
Kimi yandaşlar dolardaki bu artışları ve de Türk lirasının değer kaybını ateda göstermemeye ve duyurmamaya çalışarak, vatandaşları yanıltmaya çalışıyorlar.
Garanti Bankası'nın ortağı İspanyol banka BBVA'nın elinde olmayan hisseleri de satın almak istemesini yandan bir gazete dün, "Üretim, yatırım ve ihracat rekorlarıyla pandemi döneminde yıldızı parlayan Türk ekonomisine güven zirvede" diyerek manşetten verdi.
Oysa Garanti Bankası'ndaki geri kalan hisseleri satın almak bu İspanya bankasının aklına bir anda gelmedi.
Batan geminin mallarına üşüşenler gibi Türk lirasındaki astronomik değer kaybıyla kelepir fiyata bankanın tamamına sahip olmak için yapılmış bir ataktır bu İspanyol bankanın hamlesi.
Yani ekonominin kitabını yasan sayın hükümetimiz sayesinde sadece paramız pul olmadı, aynı zamanda şirketlerimiz de 'batan ülkenin malları' haline geldi.
2013 yılında Garanti Bankası'nın hisselerine 2 cent ödeyen BBVA bu kez 1 cent teklif getirdi.
Yandaş medya bu teklifi, 'Türkiye ekonomine güven zirvede' diyerek yutturmaya çalışsa da gerçek artık ülkemizde hemen her şeyin yabancılar için sudan ucuz hale gelmiş olduğudur.
Yani 'Ekonominin kitabını yazdık, yazmaya da devam ediyoruz' diyen sayın hükümet sayesinde Türkiye, kendi vatandaşları için 'tabiri caizse' adeta bir cehenneme dönerken, yabancılar için tam bir ucuz mal cenneti halini aldı.
Aslında merhum Hocam Prof. Dr. Haydar Baş, "Türkiye zifiri karanlık bir döneme giriyor" diyerek bu yaşadıklarımızdan yıllar önce milletimizi uyarmıştı.
Ancak bu müthiş öngörülü uyarıyı dinleyip, gereğini yapmak yerine vatandaşlarımız Türkiye'yi bugünkü hale düşürenlere oylarıyla güç vermeye devam etti.
Ve işte paramızın pul olduğu şirketlerimizin haraç mezat satıldığı bugün bulunduğumuz noktayı bu yanlış kararlar hazırladı.
Geç kalınmış da olsa her zaman bir çıkış yolu bulunabilir.
Belki Prof. Dr. Haydar Baş aramızda değil ancak fikirleri, projeleri, bizlere kazandırdığı eserleri ve yetiştirdiği Bağımsız Türkiye Partisi kadroları, genel başkan Hüseyin Baş'la birlikte milletimizi bu ağır durumdan kurtarmak için görev beklemekte.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin parti programında yer alan Prof. Dr. Haydar Baş'ın tüm dünyada formülleri uygulanan Milli Ekonomi Modeli, Türkiye için çöküşten önceki belki de son çıkıştır.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024