KKTC'de Denktaş dönemi kapandı, Talat dönemi başladı.
Talat dönemi nasıl olacak diye sorarsanız, yeni Cumhurbaşkanı Talat'ın kendi ifadeleriyle buna cevap verelim:
"Denktaş'ın bağımsız Kıbrıs davası çöktü, yeni dava Birleşik Kıbrıs".
Talat'ın bu ifadeleri önümüzdeki süreçte neler olacağını özetliyor.
Bağımsızlığa inanmadığını ifade eden bir Cumhurbaşkanı'ndan ne beklenebilir?
Talat'ın seçilmesi Dünya'nın da gündemindeydi.
Fransız basını "Kıbrıs'ın birleşmesini isteyen aday kazandı" diye övgüler dizdi.
AB, oldukça sevindi.
ABD dışişleri bakanlığı yeni Cumhurbaşkanı Talat'ı tebrik etti.
Batılı ülkeler seçim sonrası, salyalarını akıtarak, tanımadıkları bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nı tebrik ettiler. Nasıl oluyorsa?
Her şeyden önemlisi ise Güney Kıbrıs Rum kesimi de Talat'ın seçilmesinden memnun oldu.
Rum Sözcüsü Kipros Hrisostomidis, "Rum hükümetinin, yeni Türk liderinin Kıbrıs sorununa en kısa zamanda adil ve yaşayabilir bir çözüm bulunması için olumlu katkıda bulunacağını umduğunu" kaydetti.
Sözcü devamında "35 binden fazla Türk işgal(!) askeri ile yerleşiklerin yasadışı mevcut olduğu bir ortamda, Kıbrıslı Türklerin Türkiye'den ayrı özgür ve bağımsız iradelerini ifade etmelerinin mümkün olmadığı" ifadelerini kullandı.
Hrisostomidis, "Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türk liderliğinden uzaklaşmasının olumlu bir gelişme olduğunu" savundu.
Kıbrıs noktasında yıllardan beri maksatları belli olan AB, ABD'nin Talat'ın seçilmesinden duydukları memnuniyet sizce neyin ifadesi?
Türkleri katleden EOKA'cılarını resmi törenlerle madalya veren, vatandaşlarını sürekli silahlandıran, Türk askerine ve KKTC''de bulunan Türk yerleşimcilerine işgalci diyen Rum kesiminin memnuniyetini nasıl karşılamalı?
Kıbrıs ve Türkiye konusunda hakkımızda iyi düşünmeyenlerin memnuniyeti Kıbrıs'ın veriliş sürecinde sona doğru yaklaştığımızın ifadeleridir.
1964'te Kıbrıs'ta Çalışma Bakanı olduğu sıralarda ABD Büyükelçisine "Türk gemileri karasularımıza girerse bunu işgal harekâtı olarak sayacağız. 1 saat 45 dakika (Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a ulaşacağı süre) içinde buradaki Türkleri imha edeceğiz" mesajını gönderen Rum Lideri Papadopulos Talat'ın seçilmesinden oldukça memnun.
KKTC'de "bağımsızlığa inanmayan" ve çoğunluğu elinde tutan bir Cumhurbaşkanı ve onun kontrolünde bir hükümet var. Arkasında ise bu konuda ulusal menfaatlerimiz gereği masaya yumruğunu vurması gereken fakat asla böyle bir düşünceye ve politikaya sahip olmayan, aynen Talat gibi bağımsızlığa inanmayan bir Türkiye hükümeti var.
Varın neler olacağını siz düşünün?
UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu, partisinin ileri gelenlerinin kendisine "ABD, AB ve Türk Hükümeti ile TÜSİAD, hatta MÜSİAD Talat'ın arkasına geçti. Eşit şartlarda rekabet şansı kalmadı adaylıktan çekil" dediklerini söyledi ve ilave olarak:
"Çözüm denilen şey Rumların isteklerini kabul etmek ise, biz neden Rumlar ile savaştık? Neden KKTC'yi kurduk? Yıllarca ambargo altında yaşıyoruz? 20 yıl önce isteklerini kabul ederdik? Sorun kalmazdı?" ifadelerini kullandı.
Evet. Bizler 5 bin vatan evladımızı "bağımsızlığımız bir hayaldi" diyen birileri için mi verdik?
Bundan sonraki süreçte, Talat, hem Cumhurbaşkanlığı, hem de hükümetteki ağırlığını kullanarak adada Rumların talebine göre bir çözüme(?) gidecek.
Türkiye Hükümeti zaten ek protokolü imzalayacağını mektupla belgeledikten sonra Kıbrıs'taki politikasının "ver-kurtul" olduğunu ispatlamış oldu.
AB, ABD ve de Güney Rum kesiminin talepleri doğrultusunda "Birleşik Kıbrıs" safsatasını da önümüze sunarak "işgalci" diye niteledikleri askerimizi bu coğrafyadan çıkarmaya çalışacaklar, ciddi bir önlem almazsak maalesef bunda muvaffak da olacaklar. Suriye'nin Lübnan'da yaşadıklarını unutmayalım.
Askerimizi bu adadan çıkarttıktan sonra Batılı ülkeler Türkiye'yi yakından tehdit eden ve hem hava, hem de deniz yoluna hakim bir yere konuşlanmış olacaklar ve Türkiye'nin en önemli savunma merkezlerinden birini teslim almış olacaklar.
Peki, adadaki Türkler ne olacak, hayal ettikleri gibi zengin, hür ve bağımsız olabilecekler mi?
1970 öncesi yaşananlar daha vahşi bir şekilde tezahür edecek. Bu sefer maalesef Türkiye'nin garantörlüğü de olamayacak. Rumlar yarıda kalan soykırımlarını tamamlama fırsatı bulacaklar.
Nereden mi çıkarıyorum? Türk kanı içen eski EOKA'cılara madalya veriliyor, Rum kesimi silahlandırılıyor, Türk askeri ise çıkartılıyor. Bir tarafta silahlanan ve bilenen bir halk, diğer tarafta silah nedir bilmeyen Batı hayranlığıyla yetişmiş savunmasız bir halk, sizin aklınıza başka bir şey geliyor mu? Bosna'da, Kosova'da bu gerçekleri yaşamadık mı?
Gerçek demokrasi güzeldir, ama Kıbrıs'ta yaşananlar sizce ne kadar demokratik?
Demokrasiden bahsedenler en fazla demokrasiyi ihlal edenler değil mi, demokrasiyi işgal planlarına alet edenler değil mi?
Kıbrıs'a demokrasi 1974 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesinden sonra gelmiştir. O zamandan bu zamana kimsenin burnu kanamamış ve iki tarafta huzur içinde yaşamıştır.
Sonuç olarak, Kıbrıs'ın geleceği bağımsızlığa inanmayanlara teslim edilemez. Bu şehitlerimizin kemiklerini sızlatır. Ulusal çıkarlarımız ve de demokrasinin gereği, Kıbrıs'tan bir Mehmetçiğimizi dahi geri çekmemeliyiz.
Bunu yapmak delikanlılık ister, milli bir iktisadi yapılanma, milli bir iç, dış siyaset, milli bir kafa ister.
Böyle liderlerimiz var, çözümün her geçen gün zorlaştığı bir dönemde, iş işten geçmeden onların dediklerine lütfen kulak verelim.
Talat dönemi nasıl olacak diye sorarsanız, yeni Cumhurbaşkanı Talat'ın kendi ifadeleriyle buna cevap verelim:
"Denktaş'ın bağımsız Kıbrıs davası çöktü, yeni dava Birleşik Kıbrıs".
Talat'ın bu ifadeleri önümüzdeki süreçte neler olacağını özetliyor.
Bağımsızlığa inanmadığını ifade eden bir Cumhurbaşkanı'ndan ne beklenebilir?
Talat'ın seçilmesi Dünya'nın da gündemindeydi.
Fransız basını "Kıbrıs'ın birleşmesini isteyen aday kazandı" diye övgüler dizdi.
AB, oldukça sevindi.
ABD dışişleri bakanlığı yeni Cumhurbaşkanı Talat'ı tebrik etti.
Batılı ülkeler seçim sonrası, salyalarını akıtarak, tanımadıkları bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nı tebrik ettiler. Nasıl oluyorsa?
Her şeyden önemlisi ise Güney Kıbrıs Rum kesimi de Talat'ın seçilmesinden memnun oldu.
Rum Sözcüsü Kipros Hrisostomidis, "Rum hükümetinin, yeni Türk liderinin Kıbrıs sorununa en kısa zamanda adil ve yaşayabilir bir çözüm bulunması için olumlu katkıda bulunacağını umduğunu" kaydetti.
Sözcü devamında "35 binden fazla Türk işgal(!) askeri ile yerleşiklerin yasadışı mevcut olduğu bir ortamda, Kıbrıslı Türklerin Türkiye'den ayrı özgür ve bağımsız iradelerini ifade etmelerinin mümkün olmadığı" ifadelerini kullandı.
Hrisostomidis, "Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türk liderliğinden uzaklaşmasının olumlu bir gelişme olduğunu" savundu.
Kıbrıs noktasında yıllardan beri maksatları belli olan AB, ABD'nin Talat'ın seçilmesinden duydukları memnuniyet sizce neyin ifadesi?
Türkleri katleden EOKA'cılarını resmi törenlerle madalya veren, vatandaşlarını sürekli silahlandıran, Türk askerine ve KKTC''de bulunan Türk yerleşimcilerine işgalci diyen Rum kesiminin memnuniyetini nasıl karşılamalı?
Kıbrıs ve Türkiye konusunda hakkımızda iyi düşünmeyenlerin memnuniyeti Kıbrıs'ın veriliş sürecinde sona doğru yaklaştığımızın ifadeleridir.
1964'te Kıbrıs'ta Çalışma Bakanı olduğu sıralarda ABD Büyükelçisine "Türk gemileri karasularımıza girerse bunu işgal harekâtı olarak sayacağız. 1 saat 45 dakika (Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a ulaşacağı süre) içinde buradaki Türkleri imha edeceğiz" mesajını gönderen Rum Lideri Papadopulos Talat'ın seçilmesinden oldukça memnun.
KKTC'de "bağımsızlığa inanmayan" ve çoğunluğu elinde tutan bir Cumhurbaşkanı ve onun kontrolünde bir hükümet var. Arkasında ise bu konuda ulusal menfaatlerimiz gereği masaya yumruğunu vurması gereken fakat asla böyle bir düşünceye ve politikaya sahip olmayan, aynen Talat gibi bağımsızlığa inanmayan bir Türkiye hükümeti var.
Varın neler olacağını siz düşünün?
UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu, partisinin ileri gelenlerinin kendisine "ABD, AB ve Türk Hükümeti ile TÜSİAD, hatta MÜSİAD Talat'ın arkasına geçti. Eşit şartlarda rekabet şansı kalmadı adaylıktan çekil" dediklerini söyledi ve ilave olarak:
"Çözüm denilen şey Rumların isteklerini kabul etmek ise, biz neden Rumlar ile savaştık? Neden KKTC'yi kurduk? Yıllarca ambargo altında yaşıyoruz? 20 yıl önce isteklerini kabul ederdik? Sorun kalmazdı?" ifadelerini kullandı.
Evet. Bizler 5 bin vatan evladımızı "bağımsızlığımız bir hayaldi" diyen birileri için mi verdik?
Bundan sonraki süreçte, Talat, hem Cumhurbaşkanlığı, hem de hükümetteki ağırlığını kullanarak adada Rumların talebine göre bir çözüme(?) gidecek.
Türkiye Hükümeti zaten ek protokolü imzalayacağını mektupla belgeledikten sonra Kıbrıs'taki politikasının "ver-kurtul" olduğunu ispatlamış oldu.
AB, ABD ve de Güney Rum kesiminin talepleri doğrultusunda "Birleşik Kıbrıs" safsatasını da önümüze sunarak "işgalci" diye niteledikleri askerimizi bu coğrafyadan çıkarmaya çalışacaklar, ciddi bir önlem almazsak maalesef bunda muvaffak da olacaklar. Suriye'nin Lübnan'da yaşadıklarını unutmayalım.
Askerimizi bu adadan çıkarttıktan sonra Batılı ülkeler Türkiye'yi yakından tehdit eden ve hem hava, hem de deniz yoluna hakim bir yere konuşlanmış olacaklar ve Türkiye'nin en önemli savunma merkezlerinden birini teslim almış olacaklar.
Peki, adadaki Türkler ne olacak, hayal ettikleri gibi zengin, hür ve bağımsız olabilecekler mi?
1970 öncesi yaşananlar daha vahşi bir şekilde tezahür edecek. Bu sefer maalesef Türkiye'nin garantörlüğü de olamayacak. Rumlar yarıda kalan soykırımlarını tamamlama fırsatı bulacaklar.
Nereden mi çıkarıyorum? Türk kanı içen eski EOKA'cılara madalya veriliyor, Rum kesimi silahlandırılıyor, Türk askeri ise çıkartılıyor. Bir tarafta silahlanan ve bilenen bir halk, diğer tarafta silah nedir bilmeyen Batı hayranlığıyla yetişmiş savunmasız bir halk, sizin aklınıza başka bir şey geliyor mu? Bosna'da, Kosova'da bu gerçekleri yaşamadık mı?
Gerçek demokrasi güzeldir, ama Kıbrıs'ta yaşananlar sizce ne kadar demokratik?
Demokrasiden bahsedenler en fazla demokrasiyi ihlal edenler değil mi, demokrasiyi işgal planlarına alet edenler değil mi?
Kıbrıs'a demokrasi 1974 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesinden sonra gelmiştir. O zamandan bu zamana kimsenin burnu kanamamış ve iki tarafta huzur içinde yaşamıştır.
Sonuç olarak, Kıbrıs'ın geleceği bağımsızlığa inanmayanlara teslim edilemez. Bu şehitlerimizin kemiklerini sızlatır. Ulusal çıkarlarımız ve de demokrasinin gereği, Kıbrıs'tan bir Mehmetçiğimizi dahi geri çekmemeliyiz.
Bunu yapmak delikanlılık ister, milli bir iktisadi yapılanma, milli bir iç, dış siyaset, milli bir kafa ister.
Böyle liderlerimiz var, çözümün her geçen gün zorlaştığı bir dönemde, iş işten geçmeden onların dediklerine lütfen kulak verelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025