Pazar öğlene doğru, İstanbul'da beklenen depreme karşı "çadır alanı" olarak belirlenen ve AKP'li yıllarla beraber hemen ranta çevrilen bir AVM'ye gittim. O gittiğim yerin karşısında da Zaman Gazetesinin binası var. Etraf kalabalık. Tesadüfe bakın ki! Çobançeşme'de ki, Zaman Gazetesi binasının alanı da, 99 depreminden sonra çadır alanı olarak ayrılmış bir bölge olduğu iddia ediliyor. Şimdi düşmanlıklarını açıkça dile getirdikleri bu anlayışa araziyi kim verdi dersiniz? El cevap AKP? AKP'nin yönetim anlayışı, İstanbul'da belirlenen 480 çadır alanının 280'nini rant için kullanımı açtı. Bunlarda biri de Çobançeşme'de ki Zaman gazetesi binası olduğu söylenir. Gazete adına Feza Yayıncılık, 2004 yılında Hazine müsteşarlığından, Maliye bakanlığının da onayıyla bu araziyi alıp, binasını dikmişlerdi. O yıllarda İstanbul valisi de Muammer Güler'di. Çok değil daha iki yıl Erdoğan ve arkadaşları Zaman gazetesinin 25. Yılını hep beraber kutluyor, bu gazeteyi "Türkiye'nin simgesi", "basının yüz akı" olarak taltif ediyorlardı.Neden? Çünkü aynı dağın yeliydiler. Zaman ve STV gurubu "akredite" diye, bir kavramla tanışmadı. AKP'li yılların parlayan medya yıldızıydı. Erdoğan ve diğer yetkililerin her gittiği yere götürdükleri yayın organlarındandı. Ne oldu ki Erdoğan ve alt kanadı hükümet, bir anda bu medya gurubuna düşman oldu? Tabi Erdoğan ve hükümete geçmişlerini hatırlattığınız da! Bilmiyorduk, saftık, aldatıldık vs. gibi yanıtlar alırsınız. Basit bir anlayış, devleti yönetenleri böylesine efsunlayıp, saflaştırıyor ve her istediklerini alıyorlarsa, vahşi emperyalist devletler pazarındaki ülkemizin halini siz düşünün. (gerçi düşünmeye gerek yok, görüyor, yaşıyoruz zaten) Peki, ne oluyor Türkiye'de? "AK"lanmamış 17, 25 Aralık sürecinin hem intikamı alınıyor, hem de süreç, yargı bertaraf edilerek sosyal olarak "AK"lanmaya çalışılıyor. Erdoğan geçen Din şurasında "Vatanına ihanet şebekesi kuran, din adamı maskesi altındaki şarlatanlar, ulusal ya da uluslararası teşviklere mazhar olabilmiştir" diye bir portre çizmişti. Kimin portresiydi bu? "Dön, bitsin bu gurbet" dediği şahıs ve zihniyetinin. Erdoğan, Din şurasından sonra TOBB'da yaptığı konuşmada, malum yapıyı yine hedef gösteriyor ve onlarla iş tutanları kınıyordu. Hatta hukuk açısından ispata mecbur olduğu şu cümleyi kuruyordu; "Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının, faili meçhul cinayetlere bile bulaştığını bugünlerde görüyoruz. Zincir bunu gösteriyor. Daha şaşırtıcı şeyler de görecek ve duyacaksınız."Tabi son birkaç yıldır yaşananlar, Aralık ayının gelişi ve intikam yeminleri bundan sonra neler olabileceğini de gösteriyordu. Ondan dolayı mıdır bilemem! Cuma günü Zaman Gazetesi editörü Ekrem Dumanlı, İstanbul başsavcısına gidiyor. Savcıdan haklarından herhangi bir soruşturma olup, olmadığı soruyor. Yok, cevabını birde yazı ile belgelendiriyor. Cumartesi tatil. Pazar sabahı baskın? Hani başbakan Davutoğlu, "ülkemiz bir hukuk devletidir" diyor ya! Bu baskın kimin emriyle yapıldı? Öyle ya! Başsavcının haberi yok? Tabi baskını duyan bu anlayışın takipçileri, gazete, tv ve adliye önlerini doldurdu. Erdoğan bunu da hazmedemedi! "Hukuk içinde yürütülen operasyon karşısında içeride ve dışarıda insafı aşan, bazı tepkiler sergileniyor" dedi.Bu baskın ve gözaltılar da benim dikkatimi çeken ise protesto eden vatandaşlardan bayanların tamamının başörtülü oluşuydu. Yani 40 yıllık "benim, başörtülü bacım" sloganı siyasi menfaatler uğruna tarihe gömülmüştü. Hâkim İslam Çiçek imzalı; "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenliğini ele geçirmek amacıyla baskı, yıldırma ve tehdit yöntemlerini kullanarak, örgütsel yapı oluşturarak bu yapılanma altında iftira, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, belgede sahtecilik suçları..." gibi suçlamalarla yapılan gözaltlılardan sonra hepsinin serbest kalacağı açıktır.Neden mi? Yıllardır "aynı dağdan esen bu yellerle", toz duman içinde edindiğim tecrübeyle. Sonuçta diyorum ki, geçen yıl Aralık'ta sel gitti, kumu kaldı. Bu Aralık'ta da suni yel estiriliyor. Haliyle yel esecek, tozu kalacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025