Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'yı müze statüsüne alan 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi'ni iptal ederek Ayasofya'yı camiye dönüştürdü.
Karar kesinleşmedi ama 24 Temmuz Cuma günü özel davetlilerle namaz kılındı. İçeriye alınmayanlar yani Allah'ın (c.c) davetlileri ise namazlarını sokakta kıldılar.
Zihinlerimizi ve vicdanımızı rahatsız eden "özel davet" olayının sorgulamasını ilahiyatçı dostlarımıza bırakıyoruz. Şüphesiz asıl hesabı Allah (c.c) görecektir.
Şimdi şu soru akıllara gelmiyor değil; aradan geçen 86 yıl sonra bile bir dava açılabiliyor ve eski tapu kayıt ve şerhine işlerlik kazandırılabiliyor ise, Osmanlı Hanedanı'nın yaşayan çocuk ve torunları da bugün kalkıp büyük büyük dedeleri ve büyük büyük anneannelerinin mirasından hak talep edebilirler mi? Örneğin Topkapı Sarayı, Çırağan Sarayı, Yıldız Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Vahdettin Köşkü ve diğer emlak için ve dahi müzelerde sergilenen, muhafaza edilen baha biçilmez eserler için dava açabilirler mi?
Bu soruya cevap vermeden önce Osmanlı Hanedan emlakinin hukuki serüvenini yoklayalım;
Hilafeti kaldıran 3 Mart 1924 tarihli Kanun'un 8.maddesine göre, "Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dâhilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkulleri millete intikal etmiştir."
Bu madde hükmü yıllar süren hukuki sorunları davet etmiştir.
Abdülhamid'in mirasçıları, 1933'ten itibaren bazı gayrimenkuller hakkında bir dava açtılar.
Hukuki sorun şuydu: Hilâfetin ilgasına dair 431 sayılı Kanun'un, yukarıda değindiğimiz, 8.maddesi, padişahlık etmiş kimselerin tapuya kayıtlı gayrimenkullerinin millete intikal ettiğini söylüyordu. Bu ifade ile kastedilen, Osman Gazi'den başlayarak tüm Osmanlı Padişahları mıydı? Yoksa, kanunun kabul tarihinde hayatta bulunan tek eski padişah olan Vahdettin mi?
Asliye Hukuk Mahkemesi, 19/9/1934 tarihli kararında, mirasçılar adına tescile engel bir sebep görmeyerek tescilin icrasına hükmetti. Hazine'nin yaptığı temyiz itirazına bakan Temyiz Mahkemesi (Yargıtay) 1.Hukuk Dairesi, Abdülhamid'in ölüm tarihinde şahsi malı özelliğini taşıyan malların mirasçılara intikal edeceğine ve 431 sayılı Kanun'un 8.maddesinin, kanunun yayınlanmasından önce ölen Abdülhamid'in şahsi mülkiyetinde bulunan malları kapsamadığına kanaat getirerek 16/2/1935'te ilk mahkeme kararını onadı.
Mirasçıların 1941 yılında, Serencebey'deki Osman Paşa Konağı hakkında açtıkları davada ise, yine Yargıtay 1.Hukuk Dairesi, "padişahlık etmiş kimseler" ifadesinin kesin olduğundan hareketle tüm padişah mallarını emlaki şahaneden sayarak bu kez, 7/12/1944 tarihinde, mirasçılar aleyhine hüküm verdi.
Yargıtay kararları arasında çelişki olduğunda, çelişkiyi gidermek için "İçtihadı Birleştirme" kararı alınır.
Yargıtay 1.Hukuk Dairesi Abdülhamid'in mirasçıları hakkında birbirini çelen kararlar verdiğinden, çelişkinin giderilmesi için içtihadı birleştirme yani Tevhidi İçtihat Kararı gerekmiştir. 6/2/1946 tarihli İçtihadı Birleştirme (Tevhidi İçtihat) Kararı, 431 sayılı Kanun'un 8.maddesinin, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce ölmüş padişahların hayatlarında tapuya bağlı ve şahıslarına ait gayrimenkulleri kapsamadığını hüküm altına aldı. Karara göre mallar ölümle beraber ölünün mülkiyetinden çıkacağına göre, tartışmalı 8.madde hükmü ancak kanunun çıktığı anda sağ olan tek padişahın tapulu mallarını kapsayabilirdi. O da Vahdettin idi.
1924 Anayasası'nın 26.maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) kanunları yorumlama (teşrii tefsir) yetkisi veriyordu.
1949'da TBMM, 431 sayılı Kanunun 8.maddesi hakkında yorum kararı aldı. Buna göre yasanın yürürlüğe girmesiyle hayatta bulunsun veya bulunmasın Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahlık etmiş herhangi bir kimse namına TC sınırları içinde tapuda kayıtlı mallar millete intikal etmiştir. Mirasçılar tarafından hak iddia edilemez.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023