Birileri, bazıları bu taşı İmam-Hatiplinin ayağına bağladı. O gün bugündür bu okullardan mezun olan gençler, Ayşeler, Ahmetler, sayın Başbakanın ifadesi ile ayağında otuz kilo taşla yarışa başlıyor. Sen misin İmam-Hatip'e giden, sen misin oğlunu, kızını bu okullara gönderen? Alın size, ayaklarınıza otuz kilo taş, hadi koşun bakalım, ancak gidersiniz!.. Bu uygulama aslında, milyonlarca Müslüman Türk insanı ile dalga geçmektir, yarışa sokulan milyonun üzerindeki gencin içinden bazılarının ayağına taş bağlayarak, arkalarından utanmadan sırıtmaktır.Bu uygulama, "Benim çocuğum, hiç değilse namaz kılacak kadar Kur'an öğrensin, okuduğu İhlas ve Fatiha Suresinin anlamını öğrensin" diyen velileri, insafsızca, iz'ansız ve idraksizce cezalandırmaktır.Bütün bu haksızlıklara, zalimce hesaplamalara, devam eden haysızlıklara son versin diye, kendisine çuval çuval oy verilen sayın İmam-Hatip'li Başbakanımız acaba ne düşünüyorlar? Bu konuda bir fikirleri var mı? koltuğa oturmasının üzerinden üçüncü bahar, üçüncü sezon geçiyor da, sayın Başbakanımızın aklından bu konuda verdiği sözler geçiyor mu? Yüzbinlerce delikanlının ayağındaki taşı çözmek, gözlerindeki yaşı silmek için bir gayreti var mı? İkibin iki yılının Kasım ayında oturdunuz koltuğa, yaklaşık yedi-sekiz ay sonra üniversiteye giriş sınavları gelip çattı. Siz, koltuğa yeni yeni ısınıyordunuz, tebriklerin kabullerini henüz bitirmemiştiniz. Yani ikibinüç yılının baharı da bazı gençlerimiz için kış gibiydi, ayakları taş gibi, gözleri de yaş gibi geçti.İkibindört yılının baharı yaklaşırken aynı zamanda yerel seçimler de yaklaşıyordu. Seçim propagandası için düzenlediğiniz meydan mitingleri de İmam-Hatiplinin ayağına bağlanan otuz kiloluk taşın büyük bir haksızlık olduğunu ve bu haksızlığa son vereceğinizi gür sesinizle ilan ettiniz. Bu millet, bir yıllık iktidarınızdan hiç bir şey görmediği halde, sırf bu malum problemleri çözesiniz diye, yerel seçimlerde de size yüklendi ve yerel yönetimleri de ekseriyetle size teslim etti.Siz millete söz verdiniz, millet size oy verdi fakat siz sözünüzü unuttunuz. İşte üzerinden bir bahar daha, bir sezon daha geçiyor fakat, yüzbinlerce gencimizin ayakları yine taşlı, gözleri yine yaşlı.Sayın Başbakanım, yabancılara sağladığınız özgürlükler konusunda ikinci bir eşiniz yok. Hatta zaman zaman onlar bile şaşırıyor, hayretlerini açığa vurmak durumunda kalıyorlar. Bu ne cömertlik!..Üç yıldan beri yabancılara sağladığınız özgürlüklerle, Tanzimat Fermanı'nı ve Reşit Paşa'yı çoktan solladınız. Bu toprakların, bu milletin ezeli düşmanları için sağladığınız özgürlüklerin, çok değil, sadece ve sadece sadakası, zekatının az bir kısmı bu milletten esirgenmemiş olsaydı taşlar da çözülürdü, göz yaşları da dinerdi, baş örtüsü problemi de çözülürdü.Oyları ile kendisini iktidar eden bu milletin, dertlerini, ıstıraplarını sürekli unutan, sürekli sümenaltı eden, sürekli külleyen bir Başbakan ile karşı karşıyayız.Bu aziz, bu çilekeş, cefakar ve vefakar millet çocuklarının ayaklarındaki taşın alınmasını, gözlerindeki yaşın dindirilmesini beklerken, sayın Başbakan gidiyor Antalya'da "Dinler Bahçesi"nin kurdelesini kesiyor, geliyor Şanlıurfada Cami avlusuna kilise temeli atıyor. Ardından da, onbeş yaşını henüz ikmal etmeden Kur'an öğrenmek isteyen Müslüman çocuklarına üç yıl hapis getiriyor.Herhalde Türkiye, Türkiye olalı böyle bir zulüm görmedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025