AB, ekonomik birliğini temin için tek para birimi uygulamasına geçti. Esasen AB, yalnız ekonomik değil aynı zamanda siyasî, hukukî, askerî bir birliktir. Şu anda ortak bir parlamentoları ve ortak bir başkentleri mevcuttur. 2002 yılına girerken tek para birimini kabul eden Avrupa, görünen o ki tek bayrak, tek ordu etrafında kurumlaşmaya doğru gidiyor. Tek para sistemini önümüzdeki yıllarda ortak ordu, ortak bayrak vb. uygulamaların takip etmesi kuvvetle muhtemeldir.
Hakikat şu ki Avrupa, örf, adet, gelenek ve din konusunda tam bir birlik içindedir. Aynı medeniyetin müntesibi olan Avrupa ülkeleri her sahada bir ve beraber olmak suretiyle bir "Avrupa kalesi" oluşturma aşamasındadır. Bu sebeple ayrı ayrı olan Avrupa devletleri bugün tek devlet haline gelme yolunda ilerliyor.
Avrupa bunu yaparken, Türkiye'ye de açıkça parçalanmasını tavsiye etmektedir. Bu maksatla bize yapılan dayatmalar:
1. Güneydoğu bölgemizi, K. Irak'ta kurulacak olan devlete terk etmemiz,
2. Ege'yi Yunanistan'a bırakmamız,
3. Kıbrıs'ı Rumlara devretmemiz yönündedir.
Nitekim G. Kıbrıs'ın "adanın tek temsilcisi" olarak AB'ye alınacağı açıkça ilan edildi. Bu durumda Türkiye Kıbrıs'taki haklarını kaybedeceği gibi, AB üyesi bir ülkenin toprağında işgalci konumuna düşecektir.
Her alanda birliğini sağlamlaştırma yolunda hızla ilerleyen Avrupa bizden, İstanbul suriçinde bir Ortodoks din devletine izin vermemizi istemektedir. Bu ise İstanbul'un göbeğinde Vatikan tarzı bir site devletinin varlığını kabul etmek demektir ki, "devlet içinde devlet" manasına gelen bu yaklaşım Türkiye'nin parçalanmasından başka bir netice vermez.
Evet Avrupa hızla birleşiyor, her alanda birliğini sağlamlaştırıyor, ortak kurumlarını vücuda getiriyor.
Zira milletlerin, inançlarının etrafında kümeleştikleri bir hakikattir. Bugün şahit olduğumuz bloklaşmaların temelinde bu hakikat yatmaktadır. Dünya inançların ve medeniyetlerin etrafında kurumlaşmalara gidiyor. Bu sebeple Avrupa ortak para, ortak bayrak, ortak ordu ve başkent diyor. Ve yine bu sebeple Türkiye'yi bu birliğe kabul etmek istemiyor. Çünkü farklı bir inanç ve kültürün temsilcisi olan Türkiye'nin, Avrupa medeniyetine kabul edilmesi mümkün değildir.
Yine bu sebeple Avrupa hızla birleşirken bize "nasıl dağılıp parçalanacağımızın" yollarını gösteriyor.
Bizi bu birliğe kabul etmeleri gibi bir durum sözkonusu olsa bile bu ancak milli kimliğimizden ve şahsiyetimizden soyutlandıktan sonra mümkün olabilir.
Bu itibarla hakikatleri iyi görmemiz, gelişmeleri doğru değerlendirmemiz ve bu yönde istikametimizi belirlememiz şarttır.
Hakikat şu ki Avrupa, örf, adet, gelenek ve din konusunda tam bir birlik içindedir. Aynı medeniyetin müntesibi olan Avrupa ülkeleri her sahada bir ve beraber olmak suretiyle bir "Avrupa kalesi" oluşturma aşamasındadır. Bu sebeple ayrı ayrı olan Avrupa devletleri bugün tek devlet haline gelme yolunda ilerliyor.
Avrupa bunu yaparken, Türkiye'ye de açıkça parçalanmasını tavsiye etmektedir. Bu maksatla bize yapılan dayatmalar:
1. Güneydoğu bölgemizi, K. Irak'ta kurulacak olan devlete terk etmemiz,
2. Ege'yi Yunanistan'a bırakmamız,
3. Kıbrıs'ı Rumlara devretmemiz yönündedir.
Nitekim G. Kıbrıs'ın "adanın tek temsilcisi" olarak AB'ye alınacağı açıkça ilan edildi. Bu durumda Türkiye Kıbrıs'taki haklarını kaybedeceği gibi, AB üyesi bir ülkenin toprağında işgalci konumuna düşecektir.
Her alanda birliğini sağlamlaştırma yolunda hızla ilerleyen Avrupa bizden, İstanbul suriçinde bir Ortodoks din devletine izin vermemizi istemektedir. Bu ise İstanbul'un göbeğinde Vatikan tarzı bir site devletinin varlığını kabul etmek demektir ki, "devlet içinde devlet" manasına gelen bu yaklaşım Türkiye'nin parçalanmasından başka bir netice vermez.
Evet Avrupa hızla birleşiyor, her alanda birliğini sağlamlaştırıyor, ortak kurumlarını vücuda getiriyor.
Zira milletlerin, inançlarının etrafında kümeleştikleri bir hakikattir. Bugün şahit olduğumuz bloklaşmaların temelinde bu hakikat yatmaktadır. Dünya inançların ve medeniyetlerin etrafında kurumlaşmalara gidiyor. Bu sebeple Avrupa ortak para, ortak bayrak, ortak ordu ve başkent diyor. Ve yine bu sebeple Türkiye'yi bu birliğe kabul etmek istemiyor. Çünkü farklı bir inanç ve kültürün temsilcisi olan Türkiye'nin, Avrupa medeniyetine kabul edilmesi mümkün değildir.
Yine bu sebeple Avrupa hızla birleşirken bize "nasıl dağılıp parçalanacağımızın" yollarını gösteriyor.
Bizi bu birliğe kabul etmeleri gibi bir durum sözkonusu olsa bile bu ancak milli kimliğimizden ve şahsiyetimizden soyutlandıktan sonra mümkün olabilir.
Bu itibarla hakikatleri iyi görmemiz, gelişmeleri doğru değerlendirmemiz ve bu yönde istikametimizi belirlememiz şarttır.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Ehl-i Beyt-4 / 26.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Peygamber Efendimizin mucizeleri / 20.12.2024
- Peygamberimizin hilm ve cömertliği / 19.12.2024
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024
- Ehl-i Beyt-3 / 25.12.2024
- Ehl-i Beyt-2 / 24.12.2024
- Ehl-i Beyt-1 / 23.12.2024
- İyi dinle ve denileni tut / 22.12.2024
- İslam’a davet mektuplarındaki hikmetler / 21.12.2024
- Peygamber Efendimizin mucizeleri / 20.12.2024
- Peygamberimizin hilm ve cömertliği / 19.12.2024
- Peygamber sabrı miskinliği içermezdi / 18.12.2024
- Sünnet, Kuran’ın kendisidir / 17.12.2024