Çok enteresan değil mi? Ülke seçime gidiyor... Seçimlere 33 gün kalmış. Ama siyasi partilerde tık yok. Özellikle parlamentoda temsil edilen partiler ve Derviş'in güdümüne giren CHP'nin ne dediğini kimse bilmiyor!
En çok konuşan lider Baykal olduğu halde...
Baykal konuşuyor, ama "nece" konuşuyor bilen yok.
Çiller'de en dikkat çeken "Kırata yem verin söylemi"... AKP'de Erdoğan'ın yasaklılığı üzerinden yürütülen ajitasyon yani kışkırtma... MHP'de ANAP Lideri Yılmaz'a yöneltilen açık veya örtülü suçlamalar.
DSP'de "ihanete uğradık" retoriği yani edebiyatı...
ANAP'ın, "seçimler felaket olur" söylemi...
YTP'den, "Derviş'e iğnelemeden ibaret" demeçler...
Çok sıkıştırılınca hepsi her bir ağızdan koro halinde yeminler veriyorlar.
IMF programından ayrılmayacaklarına, AB yolunda ilerleyeceklerine, başörtüsü konusunu gündem etmeyeceklerine daha birçok konuda ülkeyi batıran koalisyonun çizgisinden sapmayacaklarına and içiyorlar.
DSP, DYP, ANAP, MHP, AKP, CHP vesaire vesaire... Hepsi aynı andı içiyor. Aynı andı içenleri medya baş köşeye oturtuyor.
Bunun adı da seçim oluyor. Bu seçim değil, ölümlerden ölüm beğen demek değil mi?
Seçim, alternatifler arasında bir tercih değil mi? Farklı seçeneklerin olmadığı yerde seçim mümkün mü?
İşte Derviş'in seçim lafını etmesi ile başlattığı kaosun cami kapısına bıraktığı ve MHP'nin üstüne atladığı 3 Kasım seçimi ile hedeflenen buydu: Seçimsiz seçim.
Ancak millet bu sefer yutmadı. Kendi alternatifini üretti. Bütün medyanın gizlemek için adeta etten duvar olmasına rağmen, güçlü lideri, farklı parti kimliği ve devrim gibi projeleri ile göz dolduran BTP, kuruluşunun birinci yılında milletimizin ümidi oldu.
Muhteşem mitingleri, objektif anketlerde yükselen grafiği ile milletin derin gücünü temsil eden bir parti oldu BTP...
Prof. Dr. Haydar Baş küresel güçlerin ve onların yerli borazanı medyanın seçimsiz seçim projesini altüst etti.
Çünkü millet kendi alternatifi olarak BTP'yi kurdu.
Diğer partiler gibi Atlantik ötesinden alınan icazetlerle, lobilerle gizli gizli bulaşarak değil, miting meydanlarında milletle omuz omuza gelerek kuruldu BTP.
Yani Türk milleti seçimini yaptı bile...
Türk milleti bu AB'ci-IMF'ci siyasi acezeleri tasfiye edip, "AB'ye hayır, IMF'ye hayır, Bağımsız Türkiye'ye evet" kararını verdi...
Milletimiz, AB'ye karşı Bağımsız Türkiye diyen, "IMF'ye geriye dön marş marş" diyen tek lider olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı seçti.
İcazeti milletten alan, milletinin meselelerini milletin gücünü açığa çıkarıp çözecek olan, AB'ye kuyruk değil dünyaya buyruk kainat devleti hedefini koyan Baş'ı seçti.
Yani AB'ciler işi aceleye getirip seçimsiz seçimle bir 4 yılı daha milletten gasbetmenin hayalini kurarken millet uyandı.
Ava gidenler avlandı... Her şeyin üretmekte mahir bu çevreler Cem Uzan diye birini öne atarak ve Haydar Baş taklidi yaptırarak bu milli rüzgarı başka yöne kanalize etmeye çalıştılar olmadı.
Son olarak kendilerinin aldırdıkları seçim kararını iptal ettirerek yeniden toparlanmaya çalışıyorlar.
Dün seçim diye yırtınan TÜSİAD, bugünlerde hazırlattığı sözde raporlarla AB'cileri uyarıyor:
"Milliyetçi kesim, korumacı iktisadi çevreler ile merkez asker-bürokrat koalisyonu kapsamlı bir AB'ye red kampanyası başlattı.
Bu kampanyaya cevap verilmezse, kriz içinde burnundan soluyan seçmene bir alternatifmiş gibi görünmeleri mümkün."
Hani bu seçimler AB referandumu olacaktı. AB'ciler fena halde paniklediler. Şimdi seçimi erteletme lobisine cephane temin etemye çalışıyorlar. Ama nafile...
En çok konuşan lider Baykal olduğu halde...
Baykal konuşuyor, ama "nece" konuşuyor bilen yok.
Çiller'de en dikkat çeken "Kırata yem verin söylemi"... AKP'de Erdoğan'ın yasaklılığı üzerinden yürütülen ajitasyon yani kışkırtma... MHP'de ANAP Lideri Yılmaz'a yöneltilen açık veya örtülü suçlamalar.
DSP'de "ihanete uğradık" retoriği yani edebiyatı...
ANAP'ın, "seçimler felaket olur" söylemi...
YTP'den, "Derviş'e iğnelemeden ibaret" demeçler...
Çok sıkıştırılınca hepsi her bir ağızdan koro halinde yeminler veriyorlar.
IMF programından ayrılmayacaklarına, AB yolunda ilerleyeceklerine, başörtüsü konusunu gündem etmeyeceklerine daha birçok konuda ülkeyi batıran koalisyonun çizgisinden sapmayacaklarına and içiyorlar.
DSP, DYP, ANAP, MHP, AKP, CHP vesaire vesaire... Hepsi aynı andı içiyor. Aynı andı içenleri medya baş köşeye oturtuyor.
Bunun adı da seçim oluyor. Bu seçim değil, ölümlerden ölüm beğen demek değil mi?
Seçim, alternatifler arasında bir tercih değil mi? Farklı seçeneklerin olmadığı yerde seçim mümkün mü?
İşte Derviş'in seçim lafını etmesi ile başlattığı kaosun cami kapısına bıraktığı ve MHP'nin üstüne atladığı 3 Kasım seçimi ile hedeflenen buydu: Seçimsiz seçim.
Ancak millet bu sefer yutmadı. Kendi alternatifini üretti. Bütün medyanın gizlemek için adeta etten duvar olmasına rağmen, güçlü lideri, farklı parti kimliği ve devrim gibi projeleri ile göz dolduran BTP, kuruluşunun birinci yılında milletimizin ümidi oldu.
Muhteşem mitingleri, objektif anketlerde yükselen grafiği ile milletin derin gücünü temsil eden bir parti oldu BTP...
Prof. Dr. Haydar Baş küresel güçlerin ve onların yerli borazanı medyanın seçimsiz seçim projesini altüst etti.
Çünkü millet kendi alternatifi olarak BTP'yi kurdu.
Diğer partiler gibi Atlantik ötesinden alınan icazetlerle, lobilerle gizli gizli bulaşarak değil, miting meydanlarında milletle omuz omuza gelerek kuruldu BTP.
Yani Türk milleti seçimini yaptı bile...
Türk milleti bu AB'ci-IMF'ci siyasi acezeleri tasfiye edip, "AB'ye hayır, IMF'ye hayır, Bağımsız Türkiye'ye evet" kararını verdi...
Milletimiz, AB'ye karşı Bağımsız Türkiye diyen, "IMF'ye geriye dön marş marş" diyen tek lider olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı seçti.
İcazeti milletten alan, milletinin meselelerini milletin gücünü açığa çıkarıp çözecek olan, AB'ye kuyruk değil dünyaya buyruk kainat devleti hedefini koyan Baş'ı seçti.
Yani AB'ciler işi aceleye getirip seçimsiz seçimle bir 4 yılı daha milletten gasbetmenin hayalini kurarken millet uyandı.
Ava gidenler avlandı... Her şeyin üretmekte mahir bu çevreler Cem Uzan diye birini öne atarak ve Haydar Baş taklidi yaptırarak bu milli rüzgarı başka yöne kanalize etmeye çalıştılar olmadı.
Son olarak kendilerinin aldırdıkları seçim kararını iptal ettirerek yeniden toparlanmaya çalışıyorlar.
Dün seçim diye yırtınan TÜSİAD, bugünlerde hazırlattığı sözde raporlarla AB'cileri uyarıyor:
"Milliyetçi kesim, korumacı iktisadi çevreler ile merkez asker-bürokrat koalisyonu kapsamlı bir AB'ye red kampanyası başlattı.
Bu kampanyaya cevap verilmezse, kriz içinde burnundan soluyan seçmene bir alternatifmiş gibi görünmeleri mümkün."
Hani bu seçimler AB referandumu olacaktı. AB'ciler fena halde paniklediler. Şimdi seçimi erteletme lobisine cephane temin etemye çalışıyorlar. Ama nafile...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014