Cumhuriyet'le problemli olan kimileri, "Lozan zafer mi, hezimet mi" diye soradursun, Lozan diplomatik zaferi, tarihteki şanlı yerini çoktan almıştır.
Lozan görüşmelerinde hazır bulunan meşhur Amerikalı muhabir daha sonra kaleme aldığı yazısında, " Garbın şark önünde eğilişi hiçbir zaman bu kadar aşağılayıcı olmamıştı" diyerek, Batı penceresinden Lozan'ın ne anlama geldiğini anlatmaktadır.
Birinci Dünya Savaşını kaybeden bir devlete, galip devletler Sevr'i imzalattıktan sonra sömürge ve parçalanma anlaşmasını yırtıp atan zaferdir. Dünya savaşını kazanıp topraklarımızı işgale gelmiş İngilizlere, Fransızlara, İtalyanlara, Yunanlılara 'dur' diyen ve topraklarımızdan kovan M. Kemal liderliğindeki Türk milletinin yedi düvele diz çöktürdüğünün dünyaya hem kabul ettirilmesi hem de ilanıdır Lozan.
İngilizler İstanbul'u işgal etmiş ve Sevr'i bahane ederek tüm Anadolu'ya yerleşmeyi planlıyor. M. Kemal'in İstanbul hükümetinin kontrolünden çıktığını anladıklarında, geri adım atılmadığı takdirde Samsun'u topa tutmak ile tehdit ediyorlar. Anadolu'nun birçok kentinde varlar. İngilizler bir yüzbaşı ile koca devleti teslim almış, İstanbul'da padişah da dahil tüm devlet yöneticileri İngiliz yüzbaşısına selam duruyor. Hatta bir keresinde bir İngiliz subayı, trafik kurallarına uyulmadığı gerekçesi ile içinde Sadrazamın olduğu bir faytonu parka çektirebiliyor... Mütareke yıllarında İstanbul'da Türk gazetelerinde çıkan her haber İngiliz sansüründen geçiyor. Büyük zaferden sonra bile İstanbul'dan İzmir'e giden gazeteciler pasaportla, biri Fransızca biri İngilizce iki vize ile geçebiliyorlar.
Diğer yandan Fransızlar, Anadolu'ya asker çıkarmışlar; Antep'te, Adana'da, Maraş'ta, İskenderun'da birçok güney illerinde varlar. O kadar ki; Sivas'ta dahi Fransız askeri var. Atatürk, Sivas Kongresi'ni yapmak üzere Erzurum'dan Sivas'a geçtiğinde, Kuvay-ı Milliyeci Genç Sivas Milletvekili Rasim Bey Atatürk'ün yanında idi. Atatürk'ü şehre girmesiyle kalabalık bir insan topluluğu karşılamıştı. Kalabalık arasında Fransız Subayı Kuvay-ı Milliyeci'leri tehdit edince genç vekil Rasim Bey telaşlanıyor. Bunu gören M. Kemal, "Gençler için vatan işlerinde ölmek olabilir, korkmak asla!" diyor (Falih Rıfkı Atay-Çankaya). Yani Sivas Kongresi yapılacağı zaman dahi orada bulunan temsilcilerimizi tehdit edecek Fransız subaylar var!.
Yunanlıların yaptıkları ve onlarla verilen mücadele malum. 105 bin kişilik Türk ordusu karşısında 150 bin kişilik yunan ordusu... Sakarya'da 3 bin 282 şehit, 13 bin 618 gazimiz var. Büyük Taarruz'da 2 bin 542 şehit, 9 bin 977 gazi… Yunan ordusunun tamamı nerede ise imha edildi.
İçeride kimse böyle bir mücadelenin kazanılacağına inanmıyor. İngiliz mandasına mı girelim yoksa Amerikan mandasına mı?! Aydınlar ve devlet yöneticileri arasındaki tartışma bu. Bu sorunun sorulması hainlikten değil. Aksi halde savaşı kazanan tüm devletlerin elinde adeta kurt sürüsünün önündeki kuzu gibi paramparça olma tehlikesi var. Halide Edip gibi aydınların da içinde bulunduğu bir grup Amerikan temsilcisine Amerikan mandasına kabul için mektup veriyor ve gazetelerde bu mektup yayınlanıyor.
Yani Kurtuluş Savaşını yedi düvele karşı verdik derken gerçekten de yedi düvele karşı verdik. Üstelik imkânsızlıklar içinde olan, tüm ümidini kaybetmiş bir millet ile bu mücadele verildi.
İşte Lozan Barış görüşmeleri, hevesleri kursağında kalmış bu kurtlarla masaya oturarak başlandı.
Lozan Barış görüşmelerinde birçok kazanım elde ettik. Örneğin, kapitülasyonları kaldırmak yedi düvele diz çöktürmektir. Çünkü Amerikalılardan İngilizlere, Fransızlardan Macarlara birçok millete Osmanlı'nın son 200-300 yılında verilen bu hak Osmanlı Devleti'nin iliklerine işlemişti. Bir azınlık, herhangi bir batılı devletten "berat" adı verilen bir belgeyi para karşılığı aldı mı, artık o kişi Osmanlı kanunlarına tabi olmuyordu. Vergiden hatta askerlik vergisinden dahi muaf oluyordu. Osmanlı mahkemelerinde yargılanmıyordu. Ticari mümesilliklere sahip oluyordu. Yani Türk milletine tarlada ırgat olmak dışında imkân vermeyen bir uygulama idi bu. Anadolu'da "berat" belgesine sahip yüz binlerce azınlık vardı. Askere gitmeyen, vergi vermeyen, ticaretin her yerinde olan azınlıkların sayısı her gün artarken, Türk milleti her geçen gün azalıyor adeta yok oluyordu. Bu uygulama Anadolu'daki demografik dengeyi bile değiştirmişti. 1914'te Anadolu'da nüfusun yüzde 40'ı gayrimüslim, yüzde 60'ı Müslüman'dı. Şimdi yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede yaşıyorsak işte bu Lozan'da başarılmıştır.
Bugün Türkler, işyerleri açmış, fabrikalar işletiyor ve zengin olmuş ise bu Lozan'da Türklere açılan kapı sayesindedir.
Lozan'daki birçok kazanımı sayfalarca anlatabiliriz ancak bizce en büyük kazanım, verilen savaşın ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm dünyaya kabul ettirilmesidir. Bu öyle kolay bir iş değildir. 1974'te aynı küresel devletler Kıbrıs Rumlarının arakasında iken, o devletlerden izin almadan yani onlara rağmen bir çıkarma yaptık ve KKTC'yi kurduk. Ancak 40 yıldır KKTC'yi dünyanın hiçbir ülkesine kabul ettiremedik.
Lozan'da verilen mücadeleyi ve karşımızdakilere diz çöktürüldüğünü anlatan en güzel olaylardan biri bizce şudur: "Lozan görüşmelerinde İngiliz baş delegesi Lord Curzon, Türk Baş delegesi İsmet Paşa'nın yabancı imtiyazlarına dair reddettiği her teklifini 'Bir bende, bir de (Fransız Baş delegesini göstererek) bunda para var. Nasıl olsa bizden para istemeye geleceksin. Bu reddettiğin tekliflerimi o zaman birer birer geri sunacağım!' demiştir. Ne Atatürk döneminde, ne de İsmet Paşa döneminde bunlardan para istenmedi. Kurtuluş Savaşı ve Lozan, kendisinden başkasını görmeyen kibirli Hitler'e bile "Mustafa Kemal, bir millet bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları nasıl yaratabiliri ispat eden adamdır" dedirtmiştir.
Bu vesileyle bir kez daha Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını sonsuz rahmet ve özlemle anıyorum, Türk milletinin Lozan zaferini kutluyorum.
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021