M. Kemal Atatürk asker olarak, bütün savaşlarını gayrimüslim devlet ve milletlere karşı yapmıştır.
- Libya'da İtalyanlar'a, Suriye'de Fransız ve İngilizler'e,
- Çanakkale'de, Conkbayırı'nda Anzak birliklerine (Avustralya ve Yeni Zelanda kolordusuna),
- Diyarbakır'da, Bitlis'te Ruslara/Ermeni çetelerine,
- Anafartalar'da
- Büyük Taarruz'da
- Kocatepe'de Yunanlılara karşı hep bu mücadele vardır.
Siyasi lider kimliği ile de Müslüman devlet ve milletlerle iyi ilişkiler kurmuştur.
- Sadabat Paktı (İran, Irak, Afganistan ile 1937'de dörtlü saldırmazlık paktıdır bu) İtalya'nın işgalci politikalarına karşı oluşturuldu.
- "Yurtta sulh, cihanda sulh" dedi. Sadece savaştan uzak kalmak değildir bu? İslam barıştır. "Yurtta İslam, cihanda İslam" demek istemiştir.
İslam-şeriat ve din adına yola çıkanlar ise;
- Vatikan'la çok iyiler,
- İsrail ile çok iyiler (Erbakan'dan beri 20 antlaşma),
- AB-ABD ile çok iyiler (AB stratejik hedef, ABD model ortak),
- Müslüman ülkelerle savaş halindeler; Libya'da, Yemen'de, Irak'ta,
Suriye'de, Mısır'da "Müslüman Kardeşler"le Şii-Sünni savaşının tarafı oldular.
Atatürk'ün hayatında Haç-Hilal savaşı vardır. Yavuz Selim'in hayatında ise Sünni-Şii savaşı? Çünkü birisinin annesi Molla Zübeyde, diğerinin Rum Maria (papazın kızı).
Çanakkale'yi geçilmez kılan Mustafa Kemal'in ve askerlerinin iman gücüdür. Bu güç sadece askerlerde yoktur. Komutanlarında da daha çok olan bu güçtür.
İngiliz ve Yunan ajanlarının faaliyetleri iki noktada odaklandı:
1- Cumhuriyet din düşmanıdır, Atatürk dinsizdir.
2- Cumhuriyet Kürt düşmanıdır.
1937'de Atatürk, Filistin'e sahip çıktığı meclis konuşmasında bunun farkındadır zaten: "Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik (suçlandık) Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusu yani mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda, bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
Siz bugün "dindarım" diyen hangi siyaside, Müslüman coğrafyalara bu şekilde bir sahip çıkış (Haçlıya karşı) gördünüz?
Araştırmak, okumak, dinlemek zorundayız.
Atatürk, devletini, vatanını, milletini ve dinini satmamış, bunlar konusunda pazarlığı söz konusu bile etmemiştir.
O'na dinsiz iddiasında bulunanlar, her taarruzdan önce askerlerine bizzat kendisinin; "Allah bizimle beraberdir ve bizi görmektedir. Haydi hücum Allah Allah!" emrini neyle izah ederler?
En ilerde bir komutandır O! "Askerler, anamız bizi bugün için doğurdu. Düşman zayıf ve korkaktır. Tek bir tüfek patlatmadan yalnız süngünüzü kullanacaksınız. En ileride ben yürüyeceğim, acele etmeyin, kırbacımı kaldırdığım zaman ilerleyeceksiniz. Beni takip ediniz" demiş ve düşmanın üzerine "Ya istiklâl ya ölüm", "Sizlere ölmeyi emrediyorum" diyerek yürümüştür.
Atatürk'ün dinsiz olduğunu söyleyenlere en güzel cevap kurtuluş savaşıdır. "Ben amel Müslümanı değilim, cihad Müslümanıyım" diyen O'dur.
"Hoş Geldin Atatürk" kitabı ile bize yepyeni bir Atatürk, dindar Atatürk ufku açan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a minnettarız.
- Libya'da İtalyanlar'a, Suriye'de Fransız ve İngilizler'e,
- Çanakkale'de, Conkbayırı'nda Anzak birliklerine (Avustralya ve Yeni Zelanda kolordusuna),
- Diyarbakır'da, Bitlis'te Ruslara/Ermeni çetelerine,
- Anafartalar'da
- Büyük Taarruz'da
- Kocatepe'de Yunanlılara karşı hep bu mücadele vardır.
Siyasi lider kimliği ile de Müslüman devlet ve milletlerle iyi ilişkiler kurmuştur.
- Sadabat Paktı (İran, Irak, Afganistan ile 1937'de dörtlü saldırmazlık paktıdır bu) İtalya'nın işgalci politikalarına karşı oluşturuldu.
- "Yurtta sulh, cihanda sulh" dedi. Sadece savaştan uzak kalmak değildir bu? İslam barıştır. "Yurtta İslam, cihanda İslam" demek istemiştir.
İslam-şeriat ve din adına yola çıkanlar ise;
- Vatikan'la çok iyiler,
- İsrail ile çok iyiler (Erbakan'dan beri 20 antlaşma),
- AB-ABD ile çok iyiler (AB stratejik hedef, ABD model ortak),
- Müslüman ülkelerle savaş halindeler; Libya'da, Yemen'de, Irak'ta,
Suriye'de, Mısır'da "Müslüman Kardeşler"le Şii-Sünni savaşının tarafı oldular.
Atatürk'ün hayatında Haç-Hilal savaşı vardır. Yavuz Selim'in hayatında ise Sünni-Şii savaşı? Çünkü birisinin annesi Molla Zübeyde, diğerinin Rum Maria (papazın kızı).
Çanakkale'yi geçilmez kılan Mustafa Kemal'in ve askerlerinin iman gücüdür. Bu güç sadece askerlerde yoktur. Komutanlarında da daha çok olan bu güçtür.
İngiliz ve Yunan ajanlarının faaliyetleri iki noktada odaklandı:
1- Cumhuriyet din düşmanıdır, Atatürk dinsizdir.
2- Cumhuriyet Kürt düşmanıdır.
1937'de Atatürk, Filistin'e sahip çıktığı meclis konuşmasında bunun farkındadır zaten: "Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik (suçlandık) Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusu yani mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda, bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
Siz bugün "dindarım" diyen hangi siyaside, Müslüman coğrafyalara bu şekilde bir sahip çıkış (Haçlıya karşı) gördünüz?
Araştırmak, okumak, dinlemek zorundayız.
Atatürk, devletini, vatanını, milletini ve dinini satmamış, bunlar konusunda pazarlığı söz konusu bile etmemiştir.
O'na dinsiz iddiasında bulunanlar, her taarruzdan önce askerlerine bizzat kendisinin; "Allah bizimle beraberdir ve bizi görmektedir. Haydi hücum Allah Allah!" emrini neyle izah ederler?
En ilerde bir komutandır O! "Askerler, anamız bizi bugün için doğurdu. Düşman zayıf ve korkaktır. Tek bir tüfek patlatmadan yalnız süngünüzü kullanacaksınız. En ileride ben yürüyeceğim, acele etmeyin, kırbacımı kaldırdığım zaman ilerleyeceksiniz. Beni takip ediniz" demiş ve düşmanın üzerine "Ya istiklâl ya ölüm", "Sizlere ölmeyi emrediyorum" diyerek yürümüştür.
Atatürk'ün dinsiz olduğunu söyleyenlere en güzel cevap kurtuluş savaşıdır. "Ben amel Müslümanı değilim, cihad Müslümanıyım" diyen O'dur.
"Hoş Geldin Atatürk" kitabı ile bize yepyeni bir Atatürk, dindar Atatürk ufku açan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a minnettarız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019