Türkiye'nin NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) serüveni, 1950 yılında Kore'ye asker göndermesinden sonra başladı. Kore'de Mehmetçik şehit oldu, gaziler verdik. Buna karşılık, bizi NATO'ya aldılar (1952).
O günden beri Türkiye, NATO'ya ait yükümlülüklerini hep yerine getirdi. NATO'nun mali fonuna ödemelerini yaptı, komuta kademelerinde etkin görevler üstlendi. Türkiye'de gerekli NATO üstlerini açtı, kullandırttı. NATO komutanlıklarını Türkiye'de konuşlandırdı.
Ayrıca Kore dışında, Kosova'da, Bosna-Hersek'te, Lübnan'da, Afganistan'da, Somali ve Sudan'da, Arnavutluk'ta Türk askeri NATO veya BM gücü olarak başarılı görevler yaptı.
Peki, NATO Türkiye için ne yaptı? Kocaman bir hiç… Kullanılmış, zamanı geçmiş ve demode olmuş silahları Türkiye'ye gönderdi ABD… Tüm yedek malzemelerde onlara mahkûm olduk. Borçlandıkça borçlandık. Hava savunma sistemleri Türkiye'ye verilmedi. Kürecik ve İncirlik'te konuşlandırılan Patriotlar, Türkiye için değil, İsrail'in güvenliği için yerleştirildi. Bu nedenle hava savunma sistem açığını Türkiye, S-400 ile telafi etmeye çalışıyor.
Kıbrıs meselesinde, Türkiye'nin karşısında konuşlandı NATO ülkeleri… Ambargo uygulandı Türkiye'ye… Silah verilmedi. PKK/PYD ile mücadelede ise Türkiye, NATO'dan hiç destek almadı. Bilakis ABD, terör örgütlerini destekledi, binlerce tır silah ve mühimmat, lojistik, istihbari ve eğitim destekleri vermeye halâ devam ediyorlar. Ermeni meselesi de keza öyle… Nerede ise tüm NATO ülkeleri parlamentoları sözde Ermeni soykırımını kabul eden oylamalar yaptı.
Bir zamanların Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon Paşa, Ankara'da bir vakıfta verdiği seminerde; "Bize Sovyetler Birliği ile ilgili oldukça kötü senaryolar çizildi. Duvarın arkası çok karanlıktı, ona göre hazırlıklar yapıyorduk. Ama Sovyetler yıkılınca gördük ki, hepsi yalandı ve kartondan düşman oluşturulmuştu" diyordu.
NATO'nun karşısında Varşova Paktı vardı. NATO Sovyetlerin yayılmasına karşı oluşturulmuştu. Ama İngiltere Başbakanı M. Theacher'ın açıklamaları ile artık hedef Sovyetler Birliği değil, yeşil kuşak olan İslam'dı. İslam ülkeleri hedefe konuldu.
Afganistan, Irak, Pakistan'dan başlayan bu fiili İslam karşıtı dalga, BOP projesi ile Fas, Tunus, Mısır, Suriye, İran, Yemen gibi diğer İslam ülkelerine yayıldı.
Bugün ise, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" derken, bizim siyasetimiz hâlâ, "NATO güvenilir, caydırıcı ve sürdürülebilir bir müttefiktir" diyor. 29 NATO ülkesi içinde, ikinci ordu gücüne sahip Türkiye, İzmir'de konuşlu olan NATO Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na (Landcom) ev sahipliğine devam etmektedir.
İster NATO olsun, ister Rusya olsun, bizim topraklarımız üzerinde hesabı olan, bizim düşmanlarımız olan terör örgütlerine açıkça destek veren ve aleyhimize Kıbrıs gibi, Ermeni meselesi gibi konularda tavır alan ülkelerle "müttefik-üyelik" ilişkisine girmek çok yanlıştır.
Bağımsız ekonomik anlayış (Milli Ekonomi Modeli) uygulaması ile sanayi ve teknolojide ilerlemek, kendi savunma sanayimiz ile bağımsız lider ülke olmalıyız.
Gerisi yok.
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019