Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barış Planı Harekâtı çerçevesinde yaptığı operasyonlara tanık olduk. Hâlâ sahada olduklarını ve belli bir bölgeyi kontrol altında tuttuklarını biliyoruz.
Ama askeri hamleler, siyasi ve iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça istenilen sonuçların alınamadığı bir gerçektir.
Sayın Erdoğan'ın Trump'ı ziyareti siyasi bir sonuç doğurdu mu? Doğrusu buna net pozitif bir cevap yok…
ABD Başkanı Jonhson'un mektubuna karşılık zamanın Cumhurbaşkanı İnönü (1963), "Her gün yeni bir dünya kurulur ve Türkiye'de içinde yer alır" cevabı meşhurdur. Trump'ın mektubuna böylesi bir cevap verilmedi. Ama ABD'deki görüşmeler sonucunda, Washington yönetiminin PKK/PYD terör örgütüne, Fetö örgütüne, S-400 meselesine yaklaşımında bir değişiklik olmamıştır.
Gelinen bu noktada, "Ne AB, ne ABD Tam Bağımsız Türkiye" siyasetinin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır. Erdoğan "Hem ABD, hem Rusya ile dost olmak istiyoruz" derken ara bir yol tutmak istese de, bağımsız bir yol tutmak tek akılcı yoldur.
Ayrıca Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu Bölgesinde BOP'un engellenmesi elzemdir. Arap Baharı ile gelişen olaylar, pek çok ülkede rejim değişikliği, lider değişikliği, hudut değişikliği oluşturdu. Türkiye Cumhuriyeti de bu tehdit altındadır. BOP'un ana mimarı İsrail ve ABD'dir. Bunlarla dostluk, müttefiklik başa beladır.
Suriye'de olanlar bu bağlamda değerlendirilip, İsrail'in ve onun jandarması ABD'nin Suriye'deki oyunlarına gelmemek gerekir. PKK/PYD'yi yılladır başımıza bela eden de, Suriye'ye bizi sokan da aynı BOP aklıdır, unutmayalım.
Hedef Suriye'nin toprak bütünlüğüdür. Benzer oyunlarla Irak'ın kuzeyinde Barzani Kürdistanı'nı kuranlar (Çekiç Güç operasyonları ile Türkiye'yi kullanarak) bugün Suriye'nin kuzeyinde aynı senaryoyu bize uygulatıyor. Yarın sıra Türkiye'ye gelecek… Bunda asla kimsenin şüphesi olmasın… PKK ve PYD için bugün yoğunlaşılan alan Suriye'dir. Yarın Türkiye olacaktır.
Bu beladan kurtulmak için:
1- Silahlı gücümüz, yani TSK, çok büyük bir değerdir, avantajdır. Bu güç, Türkiye'nin elini her zaman olduğu gibi üstün tutmaya yarayacaktır.
2- Milli birlik ve beraberlik ruhunu çok güçlü tutmak… Ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, Atatürk Cumhuriyetinde Türk Milleti olarak var olmayı hedeflemek şarttır.
3- Türkiye'nin diplomaside en büyük hamlesi, komşusu, dindaşı, Suriye Devleti ile acilen görüşmeye başlamak olmalıdır. Esad'la sorunları masada konuşarak yürünecek çok yol vardır ve PKK/PYD terörü ancak iki devletin işbirliği ile engellenebilir. Çünkü onların arkalarında ABD-İsrail vardır.
4- Askeri gücümüze ilave ekonomik güç elzemdir. Bunu 17 yıldır uygulanan liberal-kapitalist anlayışlı, sürdürülebilir borçlanma ile sağlamak asla mümkün değildir. Çin'i ve Rusya'yı şaha kaldıran Milli Ekonomi Modelinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'la ekonomi yönetimimizi dizayn etmek gerekmektedir.
5- Sayın Baş, "Emperyalistlerin başımıza açtığı belaları, ordumuz bertaraf ediyor" derken; sonraki aşamada bu askeri zaferler, siyasi ve ekonomik zaferlerle taçlandırılmalıdır, demek istiyor.
6- Türkiye'miz, halâ bunu başaracak şansa sahiptir. Yeter ki ehline değer verin, O'na el uzatın…
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019