Yaşam boyu atalarımızın zaman zaman söylemiş oldukları sözlerden bazıları toplumca rağbet görmüş, halk arasında sık olarak, olaylar karşısında cevap olmuştur. Bu bilgi ve tecrübenin nesillere aktarımıdır. Zaten çoğu inançların hayata yansıtılmasıdır. Milletler arası etkiler de mevcuttur. Her toplumun atasözleri, o toplumun sosyal yaşamının da temelinde etkilidir. Kimin söylediği asla mühim değildir. Büyük adamların sözleri veciz sözler olarak zaten toplumda değerlendirilirler. Yazılı basında tespit edilmiştir. Bunların haricindeki veciz sözlere verilen isim atasözüdür. Bunların arasında aslında çok doğru olanlar olduğu gibi, zaman zaman topluma zarar veren, sözler de karşımıza çıkmakta ve ters anlaşılmaktadır. Daha doğrusu bazı kesimlerde işine geldiği gibi kullanılmaktadır. Örnek olarak her zaman geçerli olan ve dinen de destekli atasözümüz; "Domuzdan post gavurdan dost olmaz" sözü Türk milletine çok büyük bir nasihattir. Bu aynı zamanda Allah'ın (c.c) emrinin de tebliğidir. "Müslümanları bırakıp Hıristiyan ve Musevileri dost edinmeyin. Yoksa onlardan olursunuz, sizi yolunuzdan saptırırlar" emrinin aksine ülkemizin idarecilerinin davranışlarını anlamak mümkün mü? Vatikan'ın dinlerarası diyaloğunu esas kabul ederek onların dinini İslam'a eşitlediler. Bu konuda yıllardır verilen karşı mücadeleleri herkes biliyor. Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibinden Allah(c.c) razı olsun. Rüşvet ve devletin malının haram olduğu kesin olarak herkes tarafından bilinmektedir. Öyle veya böyle pek çok insan bu cürüme bulaştırılmıştır. Örneğin hiç bir devlet memuru veya işçisi benim maaşım fazla demiş midir? Diyenler varsa da bunun için müracaat etmiş midir? Ben duymadım. Maaşlara zam geldiğinde bilhassa sadece el kaldırma görevini devlet görevi olarak yapanlar. Yani milletvekillerinden bir tanesi çıkıp da, "ben bu devlete hizmeti yaparken diğer memurlardan niye farklı oluyorum ki, maaşlarımız bu derecede yüksek" dedi mi? Helal olsun diyebilmek için, ülkemizin ekonomisi sağlam, enflasyonu sıfır, bağımsızlığı sınırsız, borcu morcu yok, açı, işsizi yok, herkesin evi arabası veya kullanabileceği devlete ait toplu taşıt imkânı hazır olması gerekmektedir. Bir gerçek vardır. Gemiyi en son kaptan terk eder. En son düşünülecek maaş artışı milletvekillerinde olmalıdır. Yemesi, içmesi, sağlığı garanti altında ve masraftan ayrı özenle ayarlanmış milletvekillerinin işleri, sadece el kaldırıp baş sallamak. Bari devletin hayrına olsa. Genellikle bu mümkün olmamaktadır. Ülke battıkça sadece önemli olan, gelirlerinin, harçlarının, haraçlarının, imkânlarının arttırılmasını sağlamaktır. Şu işe bakın vekili aslından daha önde bir ülkeyiz. Daha fazla düşünmeye gerek yoktur. Birimiz hepimiz, hepimiz vekillerimize hizmetle mükellef hale getirilmişiz. Bu ülkeye öyle kimselerin seçilmesi lazım ki, maaştan önce halkını düşünsün. Bırakın artırmayı minimum seviyeyi hedef alsın. Hizmet buradan başlarsa sonunu düşünmeye gerek olmaz. Neyse konuya gelelim. Yüzde yüz doğru olan, Kuran-ı Kerim ile destekli atasözü ayaklar altına alınırsa ülke bu vahim duruma düşmeyi hak edecektir. Zaten tam bir bataktadır. Atasözlerinden bazıları zamanla değişmiş olmalı ki, devlet malı deniz yemeyen aslan olacağına, yemeyen domuz denerek devlet malı yemeyi teşvik edilmiştir.Ben en azından bunu hatırlatmak ve düzeltmek istiyorum. İster vecize deyin ister atasözlerine ilave, aslında bana göre: "Devlet malı deniz kim olursa olsun yiyen DOMUZDUR. Adalet karşısında aklansa da, paklansa da, Allah şahittir ve hesabı sorulacaktır. Ben haksız yere alınan hiç bir varlığın bana ait kısmını helal etmiyorum. Hele masum kardeşlerimize değil anarşistlere yapılacak silah, eğitim, sağlık vs. her türlüsünü asla ve asla kabul etmiyorum. Halkın hakkını talan edenlerin, adaleti adaletsizlikle sağlayanların en kısa zamanda rezil hale geleceğini biliyor ve bekliyorum. Herkesin aklını başına devşirmesini diliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017