Bütçe dikiş tutmayınca ve devletin geliri yetersiz olup da çoğu da borç ve faiz ödemelerine gidince doğal olarak devletin yapmasın gereken hizmetler de yük olmaya başlıyor. Her sahada bu böyle olduğu gibi devletin milletine sunması gereken en önemli hizmetlerden birisi olan eğitimde de maalesef böyle…
Eğitim sisteminde tepeden tırnağa sorunlar yaşanıyor. Eğitim müfredatı pratik olmaktan çok uzak ve öğrenciler öğrenmek için değil, sınav için çalışıyorlar. Sınavlar ise öğrencilere öğretmek maksatlı değil, mekanik bir şekilde hızlı ve çabuk cevap vermeye odaklı…
Bu sebeple eğitim öğrenilmesi gerekenleri derinlemesine öğrenme şeklinde değil de yüzeysel bir şekilde ezberleme şeklinde zuhur ediyor. Yıllarca okul sıralarında dirsek çürüten gençler hayatın gerçeklerinden oldukça uzak kalıyorlar. Ya tecrübesiz oldukları için işsiz kalıyorlar, ya aldıkları eğitimden oldukça farklı meslek kollarına yöneliyorlar, ya da her şeyi sıfırlayıp 20’li yaşlardan sonra yeniden öğrenmeye çalışıyorlar.
Siyasilerin ucuz öğretmen arayışı
Eğitim böyle peki ya gençlerimizi geleceğe hazırlamakla yükümlü olan eğitimcilerin hali nasıl? Bir tarafta atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı, diğer tarafta yüzbinlerce öğretmen açığı. İşin garip tarafı öğretmen açıkları atama bekleyen öğretmen adaylarından karşılanmıyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum? İki örnek verelim.
Bu yıl Şubat ayında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 17 bin öğretmen atanacağı duyuruldu. Fakat eğitimciler tarafından öğretmen açığı olduğu belirtilen Samsun, Kırıkkale gibi illere hiçbir öğretmen atanmadı. Bu duruma Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş gibi eğitim sendikaları tepki gösterdiler.
Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Metin Erol yaptığı açıklamada, “MEB’in ucuz öğretmenlik politikasından vazgeçmesi ve ataması yapılmayan öğretmenleri, öğretmen açığı göz önünde bulunan yerlerde görevlendirmesi gerekiyor. Samsun’un da Türkiye’nin diğer illerinde olduğu gibi öğretmen kadrosuna ihtiyacı vardır” dedi.
Türk Eğitim-Sen Kırıkkale Şube Başkanı Abdullah Yücel Karabacak ise, “Şubat 2012 atamasında ilimizin 668 öğretmen açığı bulunduğu Milli Eğitim Bakanlığına ve Kırıkkale milletvekillerimize bildirilmesine rağmen, açıklanan atama kılavuzunda ilimize öğretmen kontenjanı verilmemiştir. Yoksa siyasi iktidarın kadrolu öğretmen yerine ücretli öğretmen politikasının bir faturası da Kırıkkale’ye mi kesilmiştir?” açıklamalarını yaptı.
Eğitimde kemer sıkmak yanlıştır
Bu örnekleri artırmak mümkündür. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçenin yeterli olmaması sebebiyle maalesef daha ucuz eğitimci istihdamına gidilmiştir. Bir tarafta 1500 TL kadrolu öğretmen çalıştırmak, diğer tarafta ise 500-600 liraya sözleşmeli öğretmen çalıştırmak, üç kuruşa talim eden, IMF’nin kemer sıkma politikalarından başka yöntem bilmeyen bir siyasi zihniyetin hangisini tercih edeceği malum.
Bu arada atama bekleyen bu kadar eğitimci varken, ithal öğretmenlerin de hala gündemde olması oldukça manidardır.
Yapılan araştırmalarda Türkiye, kişi başı eğitimci sayısı açısından son sıralarda çıkmaktadır. Yapılan PİSA testinde Türkiye 30 adet OECD ülkesi arasında ancak 29. olabildi. Öğretmen başına öğrenci sayısı OECD ortalamasında 16 iken, Türkiye’de 24 kişi hesaplandı. Bunu da dikkate aldığımızda gerçek öğretmen açığı resmi rakamlardan kat kat fazladır.
Son cümle de fen-edebiyat fakülteleri mezunları için. Bütçedeki beceriksizliğin ve eğitim sistemindeki dengesizliklerin faturası niçin fen-edebiyat fakültesi mezunlarına kesilmektedir? Onlar eğitim fakültelerinden çok daha fazla bilgi öğrenmelerine rağmen niçin öğretmen olmalarının önü kesilmektedir?
Üniversitelerin araştırma görevlisi ihtiyacı da sınırlı olduğu dikkate alındığında, öğretmenlik hayali güden fen-edebiyatçılar niçin cezalandırılmaktadır?
Anlayacağınız eğitim sistemi tam bir fiyasko…
Eğitim sisteminde tepeden tırnağa sorunlar yaşanıyor. Eğitim müfredatı pratik olmaktan çok uzak ve öğrenciler öğrenmek için değil, sınav için çalışıyorlar. Sınavlar ise öğrencilere öğretmek maksatlı değil, mekanik bir şekilde hızlı ve çabuk cevap vermeye odaklı…
Bu sebeple eğitim öğrenilmesi gerekenleri derinlemesine öğrenme şeklinde değil de yüzeysel bir şekilde ezberleme şeklinde zuhur ediyor. Yıllarca okul sıralarında dirsek çürüten gençler hayatın gerçeklerinden oldukça uzak kalıyorlar. Ya tecrübesiz oldukları için işsiz kalıyorlar, ya aldıkları eğitimden oldukça farklı meslek kollarına yöneliyorlar, ya da her şeyi sıfırlayıp 20’li yaşlardan sonra yeniden öğrenmeye çalışıyorlar.
Siyasilerin ucuz öğretmen arayışı
Eğitim böyle peki ya gençlerimizi geleceğe hazırlamakla yükümlü olan eğitimcilerin hali nasıl? Bir tarafta atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı, diğer tarafta yüzbinlerce öğretmen açığı. İşin garip tarafı öğretmen açıkları atama bekleyen öğretmen adaylarından karşılanmıyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum? İki örnek verelim.
Bu yıl Şubat ayında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 17 bin öğretmen atanacağı duyuruldu. Fakat eğitimciler tarafından öğretmen açığı olduğu belirtilen Samsun, Kırıkkale gibi illere hiçbir öğretmen atanmadı. Bu duruma Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş gibi eğitim sendikaları tepki gösterdiler.
Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Metin Erol yaptığı açıklamada, “MEB’in ucuz öğretmenlik politikasından vazgeçmesi ve ataması yapılmayan öğretmenleri, öğretmen açığı göz önünde bulunan yerlerde görevlendirmesi gerekiyor. Samsun’un da Türkiye’nin diğer illerinde olduğu gibi öğretmen kadrosuna ihtiyacı vardır” dedi.
Türk Eğitim-Sen Kırıkkale Şube Başkanı Abdullah Yücel Karabacak ise, “Şubat 2012 atamasında ilimizin 668 öğretmen açığı bulunduğu Milli Eğitim Bakanlığına ve Kırıkkale milletvekillerimize bildirilmesine rağmen, açıklanan atama kılavuzunda ilimize öğretmen kontenjanı verilmemiştir. Yoksa siyasi iktidarın kadrolu öğretmen yerine ücretli öğretmen politikasının bir faturası da Kırıkkale’ye mi kesilmiştir?” açıklamalarını yaptı.
Eğitimde kemer sıkmak yanlıştır
Bu örnekleri artırmak mümkündür. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçenin yeterli olmaması sebebiyle maalesef daha ucuz eğitimci istihdamına gidilmiştir. Bir tarafta 1500 TL kadrolu öğretmen çalıştırmak, diğer tarafta ise 500-600 liraya sözleşmeli öğretmen çalıştırmak, üç kuruşa talim eden, IMF’nin kemer sıkma politikalarından başka yöntem bilmeyen bir siyasi zihniyetin hangisini tercih edeceği malum.
Bu arada atama bekleyen bu kadar eğitimci varken, ithal öğretmenlerin de hala gündemde olması oldukça manidardır.
Yapılan araştırmalarda Türkiye, kişi başı eğitimci sayısı açısından son sıralarda çıkmaktadır. Yapılan PİSA testinde Türkiye 30 adet OECD ülkesi arasında ancak 29. olabildi. Öğretmen başına öğrenci sayısı OECD ortalamasında 16 iken, Türkiye’de 24 kişi hesaplandı. Bunu da dikkate aldığımızda gerçek öğretmen açığı resmi rakamlardan kat kat fazladır.
Son cümle de fen-edebiyat fakülteleri mezunları için. Bütçedeki beceriksizliğin ve eğitim sistemindeki dengesizliklerin faturası niçin fen-edebiyat fakültesi mezunlarına kesilmektedir? Onlar eğitim fakültelerinden çok daha fazla bilgi öğrenmelerine rağmen niçin öğretmen olmalarının önü kesilmektedir?
Üniversitelerin araştırma görevlisi ihtiyacı da sınırlı olduğu dikkate alındığında, öğretmenlik hayali güden fen-edebiyatçılar niçin cezalandırılmaktadır?
Anlayacağınız eğitim sistemi tam bir fiyasko…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025