Gelin bugün de 'aşk'ı yazalım…
Bizi ayakta tutan, görmediğimize; görüp de unutamadığımıza, bir gün bulacağımıza inandığımız 'aşk'ı…
İnsanoğlu var olduğundan bu yana içindeki boşluğu hep bir şeylerle doldurmaya çalışmıştır. Doldurmaya çalıştığı boşluk sonsuz bir mağaradır oysa… Ne kadar derine giderse gitsin bir türlü sonunu bulamadığı bir mağara…
İnanan, inanmayan farklı yollarda ve dinlerde olan her insan bir gün o mağaranın kapısını çalar.
Bilmez ki, her mağaranın kapısında aşk vardır.
Aşk; kadınla erkeğin arasındaki bir sevgi ve arzu selinden ibaret değildir. Eğer bu şekilde düşünürsek aşk sadece üremek için sınırlı bir faaliyet olarak kalır.
Oysa aşkı besleyen sevgidir, enerjidir, ulaşılmak istenen hedef veya hedeflerdir.
Demirci ustası kızgın ocağın başında demiri döverken, dağdaki çoban sürüsünü otlatırken, denizdeki kaptan gemisini yüzdürürken, Hatice teyze ilmek ilmek torununun kazağını örerken, tarlada ki Mehmet çapayı savururken farkına varmadan tüm bu işleri isimlendiremediği bir sevgi ile yapar.
Sevgi bir kapıdır, açılıp içine girilmeden bilinmez. Pek çok insan işini yaparken, doktor hastasına bakarken, manav dükkanını açarken, balıkçı tezgahına balıkları yayarken farkına varmasa da işini sevgi ile yapar.
Aşk, bir özlemin, tutkunun, erişme ve bulma isteğinin sonucudur. İnsan nasıl yemek yemeden, nefes almadan yaşayamaz ise; aşk olmadan da yaşayamaz. Sevgi geçici olabilir ama aşk asla vazgeçilmez bir tutkudur.
Bugün kendini sırlamış olan pek çok süfli, görmedikleri ama inandıkları; bir gün ona ulaşacaklarını bildikleri; onun da kendilerini gördüğüne ve koruduğuna inandıkları yaratıcının aşkı ile hayat bulurlar. Bir yandan dünya işleri ile yaşamı değerlendirirken, öte yanda aklına ve gönlüne yerleştirdiği yaratıcı ile manen buluşmanın keyfini yaşarlar.
* * *
Muhiddin Arabi'ye göre aşk üç çeşittir: "Tabii, ruhani ve ilahi aşk. Mecazi aşk insani aşk, hakiki ilahi aşka giden yolda bir deneyiş, belki bir duraktır. Hakiki aşka erişmek için mecazi aşk şart değildir. Çünkü sofiye Yaradan ile bir olma zevkini tattıran şey hakiki aşktır"
Maide suresinin 54. ayetinde ilahi aşka örnek gösterilmesinin nedeni bundandır. "Allah kulunu, kul da Allah'ı sever" denmesinin altında pek çok sır gizlidir.
Yaşam bu dünyada ot gibi bitip, yitmekten ibaret olsa idi, böylesine bir düzene hiç de ihtiyaç yoktu. İnsana sunulan en güzel armağan bu dünya düzeni içinde sevgidir.
Sevgi; sadece insanı sevmekten, eşlerin arasındaki sevgiden ibaret değildir. Dünyanızı güzelleştiren, yaşamınızı kolaylaştıran her şeyi sevebilirsiniz. Tarladaki çiftçinin toprağı ve suyu sevmesi sırf ürün beklediği için değildir. Anne ve babanın çocuk sevgisi o büyüdüğünde kendilerine bakacağını umdukları için değildir. Bir köpeğin sahibine gösterdiği sevgi sadece onu beslemesinden ötürü değildir.
Sevgi çıkarsızdır, aşk ise ilahi bir ikramdır.
Sevgi insani bir duygudur ve beklentidir. Bütün insanlar sevilme ihtiyacı duyarlar. Sevgi karşılıklı saygıyı getirir.
Aşk sevginin tutkuya, cezbe dönüşmüş halidir. Boşuna demezler, bizim oğlan aşık oldu, yemekten içmekten kesildi diye…
Sevgi aynı zamanda gerçeği arama, aradığını bulma çabasıdır.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, yaratıcıyı arayan; onu bulmak için çabalayan her dine mensup insanlar ile karşılaşabilirsiniz. Yaratıcı sevgisi ve onun sırlarına vakıf olup, kendini sırlayanlar ile karşılaşabilirsiniz.
Bugün bu dünyada yaşayanlar için yaratıcı kavramı uzak olabilir. Ancak hiç birimiz ölüler dünyasını görüp geri gelmediğimize göre, bize verilen işaretleri anlamaya çalışmalı; her türlü aşkı hoş görmeliyiz.
Yoksa bir ömrü boşa geçirmiş, içimizdeki heyecan ve hevesleri boşu boşuna harcamış oluruz. Asla sevginizi bastırmaya, görmemezlikten gelmeye, duymamak için kulaklarınızı tıkamaya ve kalbinizi durdurmaya çalışmayın.
Çünkü insan; bu dünyadaki nev'ine münhasır bir varlıktır ve henüz varoluş nedeninin farkında değildir.
Aşk yolunda olun, sevin ama; âşık olmakta ısrarcı olun… Onun tadını hiçbir şeyde bulamazsınız…
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025
- Sahne… / 02.04.2025
- Sessizlik… / 01.04.2025
- Bayramlık… / 28.03.2025
- Gelecek kaygısı… / 21.03.2025
- VEFA… / 19.03.2025
- Doğruları söylemek… / 14.10.2024
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024