Ülke olarak Ütopya adlı yarışma ve ona benzeyen yüzlerce saçmalıkla meşgul edilirken sizlere Utopia adlı bir İngiliz dizisinden bahsetmek istiyorum bu hafta. Müzikleri, sinematografisi, cast seçimi ve oyuncularının performansı açısından oldukça kaliteli bulduğum bu diziyi, konusu itibariyle de orijinal olduğunu düşündüğümden köşeme taşımaya karar verdim.Dizide; artan dünya nüfusuna karşılık sahip olduğumuz kaynakların yetersizliğinden dolayı ilerleyen yıllarda dünya olarak aç kalacağımızı düşünen bir grup var. Bu grup, bunu önlemek adına insanlar arasında özel bir grip türünü yayma ve tedavi olarak ileri sürecekleri aşının içine insanları kısırlaştırmak amacıyla Janus adında bir protein katma kararı alıyor. Özetle dizide, insanlığı kısırlaştırmaya çalışan bir "kötü" taraf, onları engellemeye ve insanlığı kurtarmaya çalışan bir de "iyi" taraf var.Ebola virüsünün ortaya çıktığı süreçte ekranlarda beliren bu diziye yalnızca iki sezon gösterilme izni verilmesi de işin sadece boş bir diziden ibaret olmadığı konusundaki ihtimalleri arttırıyor. İnançlarından ne kadar uzak görünseler de özlerinde dinlerine ve kabullerine son derece bağlı olan Hristiyan ve Yahudilerin, eserlerinde de bu düşüncelerine fazlasıyla yer verdiklerini gözlemliyoruz. Zira Papaz Malthus öğretisi olan kapitalizmin "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" kabulü üzerine bir dizi yaparak içerisinde bunu sıklıkla dile getiriyorlar. Gezegenin nüfusunun 7 milyarı geçtiğinden, kaynaklarımızın 20 yıl içinde tükeneceğinden, gelecek nesillerin aç kalmasının kaçınılmaz olduğundan ve yaptıklarının aslında insanları kurtarmak olduğundan bahsediyorlar. Daha da ilginci, iyilerin arasında yer alan ve babası kötüler tarafından öldürülen bir kahramanımız dahi bir süre sonra kötüleri ve gerekçelerini haklı bularak insanlığın yararına(!) saf değiştirip kötülerin arasına dahil oluyor. Hatta ilerleyen bölümlerde bu karakter, projenin başı haline geliyor. Anlaşılacağı üzere dizinin vermeye çalıştığı mesajda keskin "iyi" ve "kötü" sınırlarından bahsetmemiz pek mümkün değil. İnsanlığı kurtardıklarını iddia edenlerin etiğe tamamen aykırı olan eylemleri, dizide son derece olağan şekilde gösterilerek alt metinde seyircinin kötüleri anlaması için bir çaba harcanıyor. Beni asıl üzen, okuduğum ve gördüğüm kadarıyla diziyi takip eden izleyici kitlesinin büyük çoğunluğunun "kötü" olduğu son derece aşikâr olan tarafın gerekçelerini kabul etmiş ve onlara hak verir duruma gelmiş olması. Yani insanımız da kaynaklarımızın sınırlı olduğunu ve bize yetmeyeceğini düşünüyor. Ben, bu noktada bizi böylesine büyük bir gaflete düşmekten kurtaran, Yüce Allah'ın sonsuz lutuf ve kerem sahibi olduğu gerçeğini bizlere defaatle hatırlatan, dünyanın sahip olduğu kaynakların adil bir ekonomi modeliyle hepimize yeteceğini anlatan ve bu sayede hem dizide alt metin olarak verilen yanlış mesajı fark etmeme vesile olan hem de diğer insanlara karşı her zaman merhametle yaklaşmamızı öğreten Prof. Dr. Haydar Baş Hocam'a teşekkürü bir borç bilirim.Bizler O'nun sayesinde öğrendik ki; benzersiz bir nizam içerisinde yarattığı dünyaya sonsuz rızık vermek, kudretinin sınırı olmayan yüce Yaradan için gayet kolay ve tabiidir. Bu sebepten, insanlığın ilk tarihinden itibaren kaynak yetersizliği korkusuyla yapılan savaşlar ve soykırımlar, lüzumsuz ve de yanlıştır. Sahip olduğumuz kaynaklar hepimize yetecek bolluktadır. Fakat bu adil dağılımı sağlayacak olan; sınırlı kaynak üzerine temellendirilen kapitalizm ve sosyalizm değil, "sınırsız kaynak" gerçeğiyle yola çıkan Milli Ekonomi Modeli'dir.Dizide dünya nüfusunu belli bir miktarla sınırlandırdıkları takdirde kaynakların herkese yeteceğine inanan ve kurmak istedikleri bu dünyaya "ütopya" diyen kötülere hak verenleri uyarmak istiyorum. Kaynakların yetmemesi koca bir yalandır. Sizlere sunabilecekleri tek dünya, olsa olsa distopyadır. Ütopya istiyorsanız, 'ideal bir dünya' istiyorsanız; bunu size sağlayabilecek olan tek insan Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Nuray Şenaslan / diğer yazıları
- Haydar Hoca'nın yetiştirdiği gençliği bilir misiniz? / 18.03.2015
- Gelecek nesiller tarafından nasıl anılmak istersiniz? / 05.03.2015
- Asıl mesele insan meselesi / 19.02.2015
- Asıl ütopya burada! / 14.02.2015
- Karar verme zamanı / 04.02.2015
- Alevi canlara selam olsun / 07.01.2015
- Mevlanayı anarken yüzünüz hiç kızarmadı mı? / 04.01.2015
- Sonsuz bir ummanı müjdeleyen lider / 19.12.2014
- Ayrıştırmaya çalışanlara inat birliğimizi haykıralım! / 11.12.2014
- Bu yapılanların dindeki yeri nedir? / 04.12.2014
- Gelecek nesiller tarafından nasıl anılmak istersiniz? / 05.03.2015
- Asıl mesele insan meselesi / 19.02.2015
- Asıl ütopya burada! / 14.02.2015
- Karar verme zamanı / 04.02.2015
- Alevi canlara selam olsun / 07.01.2015
- Mevlanayı anarken yüzünüz hiç kızarmadı mı? / 04.01.2015
- Sonsuz bir ummanı müjdeleyen lider / 19.12.2014
- Ayrıştırmaya çalışanlara inat birliğimizi haykıralım! / 11.12.2014
- Bu yapılanların dindeki yeri nedir? / 04.12.2014