Yeni Mesaj Gazetesi tarafından tertiplenen Milli kahramanlarımızı anma programlarının onuncusu, 17.Mart. 2013. Pazar günü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin baş şehri Ankara’da Nazım Hikmet Kongre merkezinde gerçekleştirildi.
Dalga dalga milli heyecanın yayıldığı program serisi, gerçekten her geçen gün milletimizin gönlünde yer bulmaktadır. Bu sayede daha önceden milletimizin kafasında ve gönlünde oluşan bilgi kirliliği ortadan kalkmakta, milli değerlerine sahip çıkma ve aidiyet duygusu harekete çekmektedir.
Ankara’da yapılan program da diğerleri gibi biri birinden önemli konukların katılımı ve çok önemli sunumlarıyla gerçekleşti. Yaşı küçük, yürekleri büyük yavrularımızın okudukları İstiklal Marşı, Çanakkale Marşı ve diğer kahramanlık şiirleriyle; Grup Nefes’in kahramanlık şarkıları ve marşlarıyla; Hasan Fatih Çakır’ın eşsiz yorumuyla okuduğu Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri şiiriyle; gayet duygulu ve heyecanlı bir program oldu.
Bu program duygu olarak gayet yüksek bir yoğunlukla gerçekleşmiştir. Gerek salonu dolduran kalabalıklar, gerekse de ekranları başındaki izleyiciler, çoğunlukla gözyaşlarını tutamadıklarını dile getirdiler. Program maneviyat olarak nasıl feyizli geçmesin ki? Bu program öyle bir zamana tevafuk etti ki; İstiklal Marşının mecliste kabulü, Çanakkale Zaferi, Şehitler Haftası ve Milli Kahramanlarımızı anma programı bir arada gerçekleşiyor…
İnanıyorum ki şehitlerin incindiği, milli ve dini değerlerimizin ayaklar altına alındığı bir zaman diliminde; onlara sözde değil özde sahip çıkan bir Liderin ve kadronun gayreti sayesinde bu programda yaşanan muhabbet; mübarek şehitlerimizin sevincinin, maneviyatının bereket tecellisindendir.
Diğer programlarda olduğu gibi bu programda da onur konuğu, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’tı.
Şöyle bir düşünüyorum da değerli dostlar, grup toplantılarında grubuna hitap eden diğerlerini, meydanlarda caka satanları, kalabalıklara tiyatro oynayanları; bir de Prof. Dr. Haydar Baş’ı…
Sonra da bilge insan Prof. Dr. Haydar Baş’ın sık sık kullandığı o meşhur cümleyi düşünüyorum…
“Onlar benim ilmimin sadakası bile olamazlar.” Vallahi doğru, billahi doğru…
Prof. Dr. Haydar Baş, öyle bir ufuk çiziyor, öyle tespitler yapıyor ki; “işte devlet adamı tavrı budur” diyorsunuz ve güven duyuyor, geleceğe daha umutla bakıyorsunuz. İçimizde bir lider var ki “kaptanı Haydar olan geminin, tayfasına ne gam” diyorsunuz…
İmralı ve Apo gündemiyle yatıp kalkan ve millete de barış diye yutturulan bu süreci izah tarzı bile, onun farkını ortaya koymaya yetiyor. Şöyle diyor Ankara programındaki konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş; "Bu süreç Türkiye'yi bölünmeye götüren sürecin başlangıcıdır. Bu yasal ve anayasal suçtur. Bu süreç toplumda barışı değil en sonunda çatışma ortamını ortaya çıkaracaktır. Bir de bakacağız herkes silahı beline koymuş, mahalleleri ve sokakları pay etmeye başlamış. Allah korusun... Öyle ya terör her şeyi hallediyor, biz de belimize silahı koyup işimizi halledelim, denebilir. Çünkü burada imtiyaz yasaları konuşuluyor.”
Bu tespitte bile, bizi idare edenlerin gözünün önünü dahi görmezken; Prof. Dr. Haydar Baş’ın zamanları delip öteleri seyrettiğini, tehlikeleri sezdiğini görüyorsunuz. Görene, köre ne!
Dalga dalga milli heyecanın yayıldığı program serisi, gerçekten her geçen gün milletimizin gönlünde yer bulmaktadır. Bu sayede daha önceden milletimizin kafasında ve gönlünde oluşan bilgi kirliliği ortadan kalkmakta, milli değerlerine sahip çıkma ve aidiyet duygusu harekete çekmektedir.
Ankara’da yapılan program da diğerleri gibi biri birinden önemli konukların katılımı ve çok önemli sunumlarıyla gerçekleşti. Yaşı küçük, yürekleri büyük yavrularımızın okudukları İstiklal Marşı, Çanakkale Marşı ve diğer kahramanlık şiirleriyle; Grup Nefes’in kahramanlık şarkıları ve marşlarıyla; Hasan Fatih Çakır’ın eşsiz yorumuyla okuduğu Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri şiiriyle; gayet duygulu ve heyecanlı bir program oldu.
Bu program duygu olarak gayet yüksek bir yoğunlukla gerçekleşmiştir. Gerek salonu dolduran kalabalıklar, gerekse de ekranları başındaki izleyiciler, çoğunlukla gözyaşlarını tutamadıklarını dile getirdiler. Program maneviyat olarak nasıl feyizli geçmesin ki? Bu program öyle bir zamana tevafuk etti ki; İstiklal Marşının mecliste kabulü, Çanakkale Zaferi, Şehitler Haftası ve Milli Kahramanlarımızı anma programı bir arada gerçekleşiyor…
İnanıyorum ki şehitlerin incindiği, milli ve dini değerlerimizin ayaklar altına alındığı bir zaman diliminde; onlara sözde değil özde sahip çıkan bir Liderin ve kadronun gayreti sayesinde bu programda yaşanan muhabbet; mübarek şehitlerimizin sevincinin, maneviyatının bereket tecellisindendir.
Diğer programlarda olduğu gibi bu programda da onur konuğu, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’tı.
Şöyle bir düşünüyorum da değerli dostlar, grup toplantılarında grubuna hitap eden diğerlerini, meydanlarda caka satanları, kalabalıklara tiyatro oynayanları; bir de Prof. Dr. Haydar Baş’ı…
Sonra da bilge insan Prof. Dr. Haydar Baş’ın sık sık kullandığı o meşhur cümleyi düşünüyorum…
“Onlar benim ilmimin sadakası bile olamazlar.” Vallahi doğru, billahi doğru…
Prof. Dr. Haydar Baş, öyle bir ufuk çiziyor, öyle tespitler yapıyor ki; “işte devlet adamı tavrı budur” diyorsunuz ve güven duyuyor, geleceğe daha umutla bakıyorsunuz. İçimizde bir lider var ki “kaptanı Haydar olan geminin, tayfasına ne gam” diyorsunuz…
İmralı ve Apo gündemiyle yatıp kalkan ve millete de barış diye yutturulan bu süreci izah tarzı bile, onun farkını ortaya koymaya yetiyor. Şöyle diyor Ankara programındaki konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş; "Bu süreç Türkiye'yi bölünmeye götüren sürecin başlangıcıdır. Bu yasal ve anayasal suçtur. Bu süreç toplumda barışı değil en sonunda çatışma ortamını ortaya çıkaracaktır. Bir de bakacağız herkes silahı beline koymuş, mahalleleri ve sokakları pay etmeye başlamış. Allah korusun... Öyle ya terör her şeyi hallediyor, biz de belimize silahı koyup işimizi halledelim, denebilir. Çünkü burada imtiyaz yasaları konuşuluyor.”
Bu tespitte bile, bizi idare edenlerin gözünün önünü dahi görmezken; Prof. Dr. Haydar Baş’ın zamanları delip öteleri seyrettiğini, tehlikeleri sezdiğini görüyorsunuz. Görene, köre ne!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025