Peygamberlik ve vasilik insanoğlunun dünyaya gelişi ile başlayan ilk merci ve makamdır. İnsanın kemale ulaşmasının yegâne şartı kendisine gönderilen Peygamber veya Peygamberin vasisine uymasıyla mümkündür. Tarih Peygamberlerin, gelmiş olduğu dönemlerdeki kralların, tağutların ve zalim yöneticilerle mücadelesini kaydetmiştir. Bu kutlu mücadele Allah'ın gönderdiği kitaplarda bizzat anlatılmıştır.
Hz. İbrahim'in Nemrut'la mücadelesi; Hz. Musa'nın Firavunla mücadelesi; Hz. İsa, Hz. Zekeriyya ve Hz Yahya'nın zalim Roma krallarıyla mücadelesi ve daha nice elçilerin çektiği sıkıntılar bu kutsal kitaplarda belirtilmiştir.
İslam Peygamberi Hatemül Enbiya Hz. Muhammed (s.a.v.)'in mücadelesi geçmişteki peygamberlerin mücadelesinin tamamını kapsamıştır. Zira Hz. Muhammed Aleyhisselam; Hz. İbrahim gibi putları devirmiş, Hz. Musa gibi zalimlerle savaşmış, Hz. İsa gibi döneminin kralları ile mücadele etmiş, böylece peygamberliğin bütün sıkıntılarını üzerinde cem etmiştir.
Zalimlerin hakkı temsil eden Peygamberler ve vasileri ile en belirgin mücadelesi; onları gizlemek ve halkla buluşmalarını engellemek şeklinde olmuştur. Zira bu zalimler, elleri altındaki halkların bu kutlu elçilerle buluşması halinde makamlarının ve itibarlarının yok olacağını çok iyi bilmekteydiler. Bu yönüyle bakıldığında Allah elçilerinin mücadelesi halklarla değil, dönemin zalim yöneticileri ile olmuştur.
Bu durum halkların kim güçlüyse onun yanında yer almasıyla sonuçlanmıştır. Tarihte bunun en bariz örneğini Kerbela'da Hz. Hüseyin ve Yezid'in savaşında görmekteyiz. İnsanlar Hz. Hüseyin (a.s.)'in haklı olduğunu bilmelerine rağmen tercihlerini daha kalabalık Yezid lehine kullanmışlardır. Kerbela'da Hz. Hüseyin ve yarenlerinin acımasızca katledilmesiyle başlayan güce ve otoriteye boyun eğme tarih boyunca devam etmiştir.
Ancak yüce Allah, yeryüzüne gönderdiği bazı elçilerine ve varislerine, intikam alma görevi de yüklemiştir.
Günümüze en yakın yaşanan örnek; Hz. Peygamber ve Eh-i Beyt'in soyundan gelen Mustafa Kemal Atatürk'ün, bâtılı temsil eden zalim haçlı dünyasını yenerek mazlum Müslüman Türk dünyasının intikamını almasıdır.
En son ise yakın bir zamanda aramızdan ayrılan merhum Üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş tarihte hiç kimsenin yapamadığını yapmış, zalimlerin 1400 yıldır gizlediği Ehl-i Beyt'i tüm Dünya'ya aşikâr etmiş ve zalimleri kahr etmiştir. Bu, o kadar önemli bir olaydır ki: Bütün peygamberler ve vasiler o Ehl-i Beyt'i dünyaya tanıtmanın mücadelesini vermiş ve onların isimlerini anarak Allah'a sığınmışlardır.
Hz. Adem Aleyhisselam bile Ehl-i Beyt'in isimlerini anarak Allah'a tevbe etmiş ve tevbesi kabul edilmiştir. Yüce Allah, 1400 küsur yıl sonra Ehl-i Beyt'in tamamının hayatını yazmayı Prof. Dr. Haydar Baş'a nasip etmiştir. O'nun vasıtasıyla, bir dönem insanların korkudan ağızlarına alamadıkları o nuru dünyaya yaymıştır.
"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar, halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.." (Saff suresi, 8)
- Galatasaray bu puanları çok arar / 26.11.2020
- Allah’ın nurunu söndüremeyecekler / 27.05.2020
- Muaviyenin vahiy katibi olduğu yalanı / 02.08.2015
- Özlenen Trabzon bu / 18.03.2014
- Başkan istifa etmeli / 12.03.2014
- Fenerbahçe çok rahat / 08.03.2014
- Türk futbolunda altyapı sorunu / 03.03.2014
- Türkiye'de hakem olmak / 28.02.2014
- Trabzonspor'da diriliş sinyalleri / 26.02.2014