Allah üç şeyde hiç kimseye ruhsat tanımamıştır
Allah üç şeyde, hiçbir kimse için ruhsat tanımamıştır: İster iyi olsunlar, ister kötü, anne ve babaya iyilikte bulunmak. İster iyi adamla olsun, ister facir adamla olsun, yapılan ahde vefa etmek. Emaneti, ister iyi insan olsun, isterse kötü insan olsun sahibine iade etmek
22.03.2025 00:04:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Cafer-i Sadık buyuruyor ki; "Allah üç şeyde, hiçbir kimse için ruhsat tanımamıştır: İster iyi olsunlar, ister kötü, anne ve babaya iyilikte bulunmak. İster iyi adamla olsun, ister facir adamla olsun, yapılan ahde vefa etmek. Emaneti, ister iyi insan olsun, isterse kötü insan olsun sahibine iade etmek.
Ben, acınılması hak olan üç kimseye acırım: Zillete düşen azize, yoksul olan zengine, ailesi ve cahiller tarafından tahkir edilen âlime.
Dünyaya gönül kaptıran, onun şu üç zararına uğrar: Tükenmeyen gam, gerçekleşmeyecek arzu, ulaşılmayacak ümit.
Mümin, yalan ve hıyaneti ahlâk edinmez. Münafıkta da şu iki haslet bir arada olmaz: Güzel vakar ve sünnetle ilgili derin bilgi.
İnsanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittirler. İnsan, dostları vesilesiyle çok sayılır. Kendisine tanıdığı hakkı, sana tanımayan arkadaşta hayır yoktur.
Fıkıh (İslâm ahkâmını anlamak) imanın, hilim fıkhın, halkla iyi geçinmek olgunluğun, yumuşaklık iyi geçinmenin ve kolaylık göstermek de yumuşaklığın ziynetidir.
Üç kez öfkelendiği hâlde sana kötü söz söylemeyen dostu, kaybetme!
Bir zaman gelir ki, samimi arkadaş ve helal paradan daha nadir hiçbir şey bulunmaz.
Suçlanacak yerde duran kimse, kendisine kötü zanda bulunan kimseyi kınamamalıdır.
Sırrını saklayan kimsenin yetkisi, kendi elinde olur. İki kişiyi geçen her söz ifşa olur.
Kardeşinin yaptığını iyiye yorumla; sözüne iyi bir tevil bulduğun müddetçe onu kötüye yorumlama.
Dürüst olan kardeşleri, elden kaçırma; çünkü onlar, varlıkta azık, belada ise siperdirler. Allah'tan korkan kimselerle istişare et. Kardeşlerini takvaları miktarınca sev.
Münafık, Allah ve Resul'ünden bir söz naklettiğinde yalan söyler. Onlara söz verdiğinde sözünde durmaz. Yönetici olduğunda, Allah'ın kendi malında, Allah'a ve Resulüne hıyanet eder.
Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Böylece, Allah'a verdikleri sözü tutmadıklarından ve yalan söylediklerinden dolayı kendisiyle kavuşacakları güne kadar yüreklerinde münafıklığı yerleşik kıldı."
Yine buyuruyor ki: "Eğer sana hainlik etmek isterlerse bilsinler ki daha önce Allah'a hainlik etmişlerdi. Böylece O da (bozguna uğramaları için) sana imkân vermişti. O Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
İnsanı teşhir edecek bir elbise giymek veya bir hayvana binmek, horluk açısından insana yeter. "İnsanı teşhir edecek hayvan nedir?" diye sorduklarında İmam aleyhi's-selâm "Alaca renkli hayvandır" diye buyurdu.
Sizlerden hiçbiri, halkın en uzak olanını Allah için sevmediği ve en yakın olanına da Allah için öfkelenmediği sürece imanın hakikatine ulaşamaz.
Allah kime bir nimet verir, o da kalbiyle onu tanırsa ve kendisine nimet verenin Allah olduğunu bilirse, diliyle şükretmese dahi o nimetin şükrünü yerine getirmiş olur.
Günahkârları cezalandıranın Allah olduğunu bilen kimse, diliyle istiğfar etmese bile mağfiret dilemiş olur.
Daha sonra İmam aleyhi's-selâm şu ayeti okudu: "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah onunla sizi hesaba çeker. Dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır ve Allah'ın her şeye gücü yeter."
Helak edici iki sıfattan kaçının: Kendi görüşünüzle halka fetva vermekten ve bilmediğiniz bir şeyi dinden saymaktan.
İmam aleyhi's-selâm Ebu Basir'e şöyle buyurdu: Ey Eba Muhammed, halkın dinini (akidelerini) araştırma ki, dostsuz kalırsın.
(Kur'ân'ın emrettiği) güzel af, suçundan dolayı diğerini cezalandırmamandır. Güzel sabır da şikâyetsiz olan sabırdır.
Dört haslet kimde olursa, tepeden tırnağa günahlara bulaşmış olsa bile mümin sayılır: Doğruluk, hayâ, güzel huy ve şükretmek." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Ben, acınılması hak olan üç kimseye acırım: Zillete düşen azize, yoksul olan zengine, ailesi ve cahiller tarafından tahkir edilen âlime.
Dünyaya gönül kaptıran, onun şu üç zararına uğrar: Tükenmeyen gam, gerçekleşmeyecek arzu, ulaşılmayacak ümit.
Mümin, yalan ve hıyaneti ahlâk edinmez. Münafıkta da şu iki haslet bir arada olmaz: Güzel vakar ve sünnetle ilgili derin bilgi.
İnsanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittirler. İnsan, dostları vesilesiyle çok sayılır. Kendisine tanıdığı hakkı, sana tanımayan arkadaşta hayır yoktur.
Fıkıh (İslâm ahkâmını anlamak) imanın, hilim fıkhın, halkla iyi geçinmek olgunluğun, yumuşaklık iyi geçinmenin ve kolaylık göstermek de yumuşaklığın ziynetidir.
Üç kez öfkelendiği hâlde sana kötü söz söylemeyen dostu, kaybetme!
Bir zaman gelir ki, samimi arkadaş ve helal paradan daha nadir hiçbir şey bulunmaz.
Suçlanacak yerde duran kimse, kendisine kötü zanda bulunan kimseyi kınamamalıdır.
Sırrını saklayan kimsenin yetkisi, kendi elinde olur. İki kişiyi geçen her söz ifşa olur.
Kardeşinin yaptığını iyiye yorumla; sözüne iyi bir tevil bulduğun müddetçe onu kötüye yorumlama.
Dürüst olan kardeşleri, elden kaçırma; çünkü onlar, varlıkta azık, belada ise siperdirler. Allah'tan korkan kimselerle istişare et. Kardeşlerini takvaları miktarınca sev.
Münafık, Allah ve Resul'ünden bir söz naklettiğinde yalan söyler. Onlara söz verdiğinde sözünde durmaz. Yönetici olduğunda, Allah'ın kendi malında, Allah'a ve Resulüne hıyanet eder.
Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Böylece, Allah'a verdikleri sözü tutmadıklarından ve yalan söylediklerinden dolayı kendisiyle kavuşacakları güne kadar yüreklerinde münafıklığı yerleşik kıldı."
Yine buyuruyor ki: "Eğer sana hainlik etmek isterlerse bilsinler ki daha önce Allah'a hainlik etmişlerdi. Böylece O da (bozguna uğramaları için) sana imkân vermişti. O Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
İnsanı teşhir edecek bir elbise giymek veya bir hayvana binmek, horluk açısından insana yeter. "İnsanı teşhir edecek hayvan nedir?" diye sorduklarında İmam aleyhi's-selâm "Alaca renkli hayvandır" diye buyurdu.
Sizlerden hiçbiri, halkın en uzak olanını Allah için sevmediği ve en yakın olanına da Allah için öfkelenmediği sürece imanın hakikatine ulaşamaz.
Allah kime bir nimet verir, o da kalbiyle onu tanırsa ve kendisine nimet verenin Allah olduğunu bilirse, diliyle şükretmese dahi o nimetin şükrünü yerine getirmiş olur.
Günahkârları cezalandıranın Allah olduğunu bilen kimse, diliyle istiğfar etmese bile mağfiret dilemiş olur.
Daha sonra İmam aleyhi's-selâm şu ayeti okudu: "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah onunla sizi hesaba çeker. Dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır ve Allah'ın her şeye gücü yeter."
Helak edici iki sıfattan kaçının: Kendi görüşünüzle halka fetva vermekten ve bilmediğiniz bir şeyi dinden saymaktan.
İmam aleyhi's-selâm Ebu Basir'e şöyle buyurdu: Ey Eba Muhammed, halkın dinini (akidelerini) araştırma ki, dostsuz kalırsın.
(Kur'ân'ın emrettiği) güzel af, suçundan dolayı diğerini cezalandırmamandır. Güzel sabır da şikâyetsiz olan sabırdır.
Dört haslet kimde olursa, tepeden tırnağa günahlara bulaşmış olsa bile mümin sayılır: Doğruluk, hayâ, güzel huy ve şükretmek." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.