Cabir İbn Abdullah sorar: "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü; varlık yaratılmadan önce ilk yaratılan şey nedir?"Efendimiz ezel boyutunun zaman ile örtüştüğü ilk anı şöyle anlatır:
"Ya Cabir, Allah, eşyayı yaratmadan önce kendi nurundan senin Peygamberinin nurunu yarattı. İşte bu nur, Allah'ın istediği kadar devam edip gider. O dem ne levh, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne ins, ne cin vardı." Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak onu hem nur, hem de münir (nur saçan) olarak takdim eder. Tabakat hitapları Hz. Peygamberin ana rahmine düştüğünde bu nurun Hz. Amine'ye intikal ettiğini, bu tecellinin daha sonra sahabi olacak birçokları tarafından müşahade edildiğini bildirirler. O halde nerede bir güzel ve güzellik kırıntısı var ise orada Hz. Muhammed'in (sav) nurundan bir iz mevcuttur. Onun peygamberliği bütün peygamberlerden önce; gelişi ise, kemâlâtı temsilen hepsinden sonra olmuştur. Nitekim buyurur ki: "Hz. Adem (as) suyla çamur arasında bir haldeyken ben yine peygamberdim." İlk nur ve ilk peygamber olarak yaratılan Âlemlerin Efendisi, en temiz soylardan süzülerek ve seçilerek gelmiştir. Ondan dinleyelim:"Ben insanoğlunun geride bıraktığı en seçkin devirlerden çağlar boyu seçile seçile geldim ve içinde bulunduğum çağda ortaya çıkarıldım." "Ben Adem'den beri hep tertemiz nikahlı analardan geliyorum. Benim geçmişimin hiçbirinde bir yüz karası yoktur." "Cebrail bana geldi ve dedi ki: Allah sana selam gönderiyor ve şöyle buyuruyor: Ben seni dölleyen soya, taşıyan rahme, kucağa cehennemi haram kıldım." Beşerin en hayırlısı olan Hz. Peygamber'in dünyaya gelişi esnasında annesi Hz. Amine'nin kendisinden bir nurun çıkışını ve Şam binalarının bu nurla aydınlanışını gördüğünü kaydeden tarihçiler , aynı zamanda Muhammedî nurun arzı kuşatacağına işaret etmekte idiler.
İman ve İnsan, Prof. Dr. Haydar Baş
"Ya Cabir, Allah, eşyayı yaratmadan önce kendi nurundan senin Peygamberinin nurunu yarattı. İşte bu nur, Allah'ın istediği kadar devam edip gider. O dem ne levh, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne ins, ne cin vardı." Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak onu hem nur, hem de münir (nur saçan) olarak takdim eder. Tabakat hitapları Hz. Peygamberin ana rahmine düştüğünde bu nurun Hz. Amine'ye intikal ettiğini, bu tecellinin daha sonra sahabi olacak birçokları tarafından müşahade edildiğini bildirirler. O halde nerede bir güzel ve güzellik kırıntısı var ise orada Hz. Muhammed'in (sav) nurundan bir iz mevcuttur. Onun peygamberliği bütün peygamberlerden önce; gelişi ise, kemâlâtı temsilen hepsinden sonra olmuştur. Nitekim buyurur ki: "Hz. Adem (as) suyla çamur arasında bir haldeyken ben yine peygamberdim." İlk nur ve ilk peygamber olarak yaratılan Âlemlerin Efendisi, en temiz soylardan süzülerek ve seçilerek gelmiştir. Ondan dinleyelim:"Ben insanoğlunun geride bıraktığı en seçkin devirlerden çağlar boyu seçile seçile geldim ve içinde bulunduğum çağda ortaya çıkarıldım." "Ben Adem'den beri hep tertemiz nikahlı analardan geliyorum. Benim geçmişimin hiçbirinde bir yüz karası yoktur." "Cebrail bana geldi ve dedi ki: Allah sana selam gönderiyor ve şöyle buyuruyor: Ben seni dölleyen soya, taşıyan rahme, kucağa cehennemi haram kıldım." Beşerin en hayırlısı olan Hz. Peygamber'in dünyaya gelişi esnasında annesi Hz. Amine'nin kendisinden bir nurun çıkışını ve Şam binalarının bu nurla aydınlanışını gördüğünü kaydeden tarihçiler , aynı zamanda Muhammedî nurun arzı kuşatacağına işaret etmekte idiler.
İman ve İnsan, Prof. Dr. Haydar Baş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.