Cenab-ı Hak, Tevbe suresi 119. ayette "Ey inananlar! Allah'tan korkun, doğrularla beraber olun" buyurmaktadır.
Yani doğrularla beraber olmak Allah'ın bir emridir ve her Müslüman'a farzdır. Doğrularla beraber olmamız emredildiğine göre, yalancılarla, aldatanlarla beraber olmak, onların peşinden gitmek, onlara aldanmak da her bir Müslüman'a yasaklanmıştır.
Özellikle de Allah Resulü'nün, "Aldatıcı yıllar gelecektir" diye ikaz ettiği bugünlerde, bu ölçüye sımsıkı sarılmak hepimizin boynunun borcudur.
Yukarıdaki ayet hakkında Ehl-i Beyt imamlarından 5'incisi olan İmam Muhammed Bakır şöyle buyurmaktadır: "Yani Al-i Muhammed ile birlikte olun."
Cenab-ı Hak neden Al-i Muhammed ile yani Ehl-i Beyt ile beraber olmamızı emretmektedir? Diğer bir ifadeyle, neden Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir?
Çünkü onlar tertemizdir:
Cenab-ı Hak, Tathir ayeti olarak bilinen Ahzab suresi 33. ayette, "Ey Ehl-i Beyt! Yüce Allah sizden, her türlü günahı, haramı, fenalığı, çirkinliği, basitliği uzaklaştırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor" buyurmaktadır.
Çünkü onlar sevilmesi farz kılınmış olan seçilmiş kimselerdir:
Cenab-ı Hak, Meveddet ayeti olarak ifade edilen Şura suresi 23. ayette, "De ki (Muhammedim): Ben peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden, Ehl-i Beytimi sevmenizden başka, hiçbir ücret istemiyorum" buyurmaktadır.
İmam Şafi "Bu ayete göre Ehl-i Beyt'i sevmek farz kılınmıştır" demektedir. (Savaiku'l-Muhlika, İbn-i Hacer, s.148, 175)
Çünkü onlar Hz. Peygamberin bizlere emanet bıraktığı kimselerdir:
Hz. Peygamberin (s.a.v.) Veda Haccı'nda ifade ettiği "sekaleyn" hadisi olarak bilinen hadisinde şöyle buyrulmaktadır: "Ben sizin aranızda iki değerli (ağır) emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece Benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah'ın Kitabı (Kur'an) ve Benim ıtretim Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi, Kevser Havuzu'nun başında Bana tekrar dönünceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar." (Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328; Nesai, El Hasais, s.21; Müsned, Ahmed b. Hanbel; c.3, s.17)
Sarıldıktan sonra asla sapıklığa düşmeyeceğimiz şey sadece Kur'an değil, Kur'an ve onun müşahhas örnekleri olan Ehl-i Beyt'tir. Bu açıdan da bakıldığında Müslümanların birlik ve beraberliğinin tek adresi Ehl-i Beyt'tir. Dünyadaki tek Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın meşhur ifadesiyle Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir.
Çünkü onların velayetinin ilanını bizzat Cenab-ı Hak emretmiştir:
Cenab-ı Hak Tebliğ ayeti olarak bilinen Maide suresi 67. ayette, "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır" buyurmaktadır.
Suyuti'nin ed-Dürrü'l-Mensur eserinde, İbn Hatim'in Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim eserinde, Vahidi'nin Esbab-ı Nüzul eserinde bu ayetin Gadir-i Hum'da Hz. Ali Efendimizin halife olarak tayini hakkında nazil olduğunu yazmaktadır.
222 Ehl-i Sünnet kaynağında nakledilen Gadir-i Hum hadisinde sadece İmam Ali'nin velayetinin değil, aynı zamanda, "Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum" ifadesiyle Ehl-i Beyt neslinden olan 12 İmam'ın da velayetinin ilanı yapılmıştır.
Çünkü onların velayetinin ilanıyla din tamamlanmıştır:
Cenab-ı Hak, İkmal ayeti olarak bilinen Maide suresi 3. ayette, "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim" buyurmaktadır.
Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, Suyuti'nin tefsirinde, Fahri Razi'nin tefsirinde, Gazali'nin İhya'sında, Tarih-i Bağdadi'de, İbn-i Asakir'in Tarih-i Dimaşk'ında, Tefsir-i İbn-i Kesir'de bu ayetin Gadir-i Hum'da nazil olduğu ve İmam Ali'nin ve evlatlarının velayetlerinin ilanıyla dinin tamama erdiği belirtilmektedir.
Çünkü onlar, bizzat Cenab-ı Hakk'ın beyanıyla, bilmediklerimizi sormamız gereken "zikir ehli"dir (Nahl, 43), "toplumun yol göstericileridir" (Rad, 7), "İlimde ileri giderlerdir" (Al-i İmran, 7), topluca sarılmamız gereken "Allah'ın ipi"dir (Al-i İmran, 103), itaat edilmesi gereken "emir sahipleri"dir (Nisa, 59), Allah'ın nimetlerini esirgemediği kişilerdir (Fatiha, 7), rehberlik edenler, hak ile hüküm verenlerdir (Araf, 181)?
Kur'an'daki bütün övgüler onlar içindir.
Onlar asla yanılmazlar, onlarla beraber olanlar asla ihtilafa düşmezler.
Bizi Ehl-i Beyt gerçeğiyle tanıştırarak Allah'ın muradı olan gerçek İslam'la buluşturan Prof. Dr. Haydar Baş'a sonsuz teşekkürler.
Hz. Peygamber, "Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır" buyurmaktadır. (Yenabiu'l-Mevedde, s.65)
Prof. Dr. Haydar Baş'ın neden hiç yanılmadığını, yıllar önce yaptığı tespitlerin doğru çıktığını anlamak istiyorsanız, ilmin şehrine ilmin kapısından yani Ehl-i Beyt kapısında girdiği içindir diyebiliriz.
Sürekli yanılanların ve yanıltanların neden bu halde oldukları ise zaten belli; onlar yanlış kapılarda dolaşıyor ve ilmin şehrinden çoook uzaktalar. Kapısını bulamıyorlar ki şehri bulabilsinler.
Bundan sonra aldanmamak için doğrularla, doğruların yolunda gidenlerle ve bize sürekli doğruları anlatanlarla, doğru yolu gösterenlerle beraber olalım.
Yani doğrularla beraber olmak Allah'ın bir emridir ve her Müslüman'a farzdır. Doğrularla beraber olmamız emredildiğine göre, yalancılarla, aldatanlarla beraber olmak, onların peşinden gitmek, onlara aldanmak da her bir Müslüman'a yasaklanmıştır.
Özellikle de Allah Resulü'nün, "Aldatıcı yıllar gelecektir" diye ikaz ettiği bugünlerde, bu ölçüye sımsıkı sarılmak hepimizin boynunun borcudur.
Yukarıdaki ayet hakkında Ehl-i Beyt imamlarından 5'incisi olan İmam Muhammed Bakır şöyle buyurmaktadır: "Yani Al-i Muhammed ile birlikte olun."
Cenab-ı Hak neden Al-i Muhammed ile yani Ehl-i Beyt ile beraber olmamızı emretmektedir? Diğer bir ifadeyle, neden Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir?
Çünkü onlar tertemizdir:
Cenab-ı Hak, Tathir ayeti olarak bilinen Ahzab suresi 33. ayette, "Ey Ehl-i Beyt! Yüce Allah sizden, her türlü günahı, haramı, fenalığı, çirkinliği, basitliği uzaklaştırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor" buyurmaktadır.
Çünkü onlar sevilmesi farz kılınmış olan seçilmiş kimselerdir:
Cenab-ı Hak, Meveddet ayeti olarak ifade edilen Şura suresi 23. ayette, "De ki (Muhammedim): Ben peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden, Ehl-i Beytimi sevmenizden başka, hiçbir ücret istemiyorum" buyurmaktadır.
İmam Şafi "Bu ayete göre Ehl-i Beyt'i sevmek farz kılınmıştır" demektedir. (Savaiku'l-Muhlika, İbn-i Hacer, s.148, 175)
Çünkü onlar Hz. Peygamberin bizlere emanet bıraktığı kimselerdir:
Hz. Peygamberin (s.a.v.) Veda Haccı'nda ifade ettiği "sekaleyn" hadisi olarak bilinen hadisinde şöyle buyrulmaktadır: "Ben sizin aranızda iki değerli (ağır) emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece Benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah'ın Kitabı (Kur'an) ve Benim ıtretim Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi, Kevser Havuzu'nun başında Bana tekrar dönünceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar." (Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328; Nesai, El Hasais, s.21; Müsned, Ahmed b. Hanbel; c.3, s.17)
Sarıldıktan sonra asla sapıklığa düşmeyeceğimiz şey sadece Kur'an değil, Kur'an ve onun müşahhas örnekleri olan Ehl-i Beyt'tir. Bu açıdan da bakıldığında Müslümanların birlik ve beraberliğinin tek adresi Ehl-i Beyt'tir. Dünyadaki tek Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın meşhur ifadesiyle Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir.
Çünkü onların velayetinin ilanını bizzat Cenab-ı Hak emretmiştir:
Cenab-ı Hak Tebliğ ayeti olarak bilinen Maide suresi 67. ayette, "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır" buyurmaktadır.
Suyuti'nin ed-Dürrü'l-Mensur eserinde, İbn Hatim'in Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim eserinde, Vahidi'nin Esbab-ı Nüzul eserinde bu ayetin Gadir-i Hum'da Hz. Ali Efendimizin halife olarak tayini hakkında nazil olduğunu yazmaktadır.
222 Ehl-i Sünnet kaynağında nakledilen Gadir-i Hum hadisinde sadece İmam Ali'nin velayetinin değil, aynı zamanda, "Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum" ifadesiyle Ehl-i Beyt neslinden olan 12 İmam'ın da velayetinin ilanı yapılmıştır.
Çünkü onların velayetinin ilanıyla din tamamlanmıştır:
Cenab-ı Hak, İkmal ayeti olarak bilinen Maide suresi 3. ayette, "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim" buyurmaktadır.
Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, Suyuti'nin tefsirinde, Fahri Razi'nin tefsirinde, Gazali'nin İhya'sında, Tarih-i Bağdadi'de, İbn-i Asakir'in Tarih-i Dimaşk'ında, Tefsir-i İbn-i Kesir'de bu ayetin Gadir-i Hum'da nazil olduğu ve İmam Ali'nin ve evlatlarının velayetlerinin ilanıyla dinin tamama erdiği belirtilmektedir.
Çünkü onlar, bizzat Cenab-ı Hakk'ın beyanıyla, bilmediklerimizi sormamız gereken "zikir ehli"dir (Nahl, 43), "toplumun yol göstericileridir" (Rad, 7), "İlimde ileri giderlerdir" (Al-i İmran, 7), topluca sarılmamız gereken "Allah'ın ipi"dir (Al-i İmran, 103), itaat edilmesi gereken "emir sahipleri"dir (Nisa, 59), Allah'ın nimetlerini esirgemediği kişilerdir (Fatiha, 7), rehberlik edenler, hak ile hüküm verenlerdir (Araf, 181)?
Kur'an'daki bütün övgüler onlar içindir.
Onlar asla yanılmazlar, onlarla beraber olanlar asla ihtilafa düşmezler.
Bizi Ehl-i Beyt gerçeğiyle tanıştırarak Allah'ın muradı olan gerçek İslam'la buluşturan Prof. Dr. Haydar Baş'a sonsuz teşekkürler.
Hz. Peygamber, "Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır" buyurmaktadır. (Yenabiu'l-Mevedde, s.65)
Prof. Dr. Haydar Baş'ın neden hiç yanılmadığını, yıllar önce yaptığı tespitlerin doğru çıktığını anlamak istiyorsanız, ilmin şehrine ilmin kapısından yani Ehl-i Beyt kapısında girdiği içindir diyebiliriz.
Sürekli yanılanların ve yanıltanların neden bu halde oldukları ise zaten belli; onlar yanlış kapılarda dolaşıyor ve ilmin şehrinden çoook uzaktalar. Kapısını bulamıyorlar ki şehri bulabilsinler.
Bundan sonra aldanmamak için doğrularla, doğruların yolunda gidenlerle ve bize sürekli doğruları anlatanlarla, doğru yolu gösterenlerle beraber olalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025