Ülke olarak, toplum olarak ve de bölge olarak sağımız-solumuz, arkamız-önümüz, altımız-üstümüz, içimiz-dışımız kaynıyor.
Ama bakıyorsun ki, 18 yıllık tek parti iktidarı ve son dört yıllık gayri-resmi ortağı çok rahat. Sürekli güven, istikrar mesajları veriyorlar. Rakamlar ortaya koyuyorlar. En son Hazine Bakanı, "döviz kuru benim için önemli değil" bile dedi.
Peki, iktidar bu cesareti kimden alıyor, milletten mi? Hayır. Muhalefetten mi? Evet.
Bu kadar hayati gündemler, bu kadar birbiriyle çelişen açıklamalar ortadayken iktidar partisi, küçük ortağı ve malum medya adeta sipere yatıyor ve 'şu CHP'den birkaç isim konuşsa da gündemi alt-üst etsek' modun da bekleyişe geçiyorlar.
Gerçi 'bekleyiş' dedim ama CHP'li bazı isimler hiç bekletmiyor. Anında malzemeyi önlerine koyuyorlar. Bir anda gündem CHP oluyor.
Konu ekonomi ama CHP konuşuluyor. Konu 17-25 Aralık ama CHP konuşuluyor. Konu FETÖ ama CHP konuşuluyor. Konu yolsuzluklar ama CHP konuşuluyor. Konu 15 Temmuz ama CHP konuşuluyor. Konu Suriye ama CHP konuşuluyor. Konu adalet ama CHP konuşuluyor. Konu Ayasofya ama CHP konuşuluyor. Konu Ege ve Akdeniz ama CHP konuşuluyor. Şimdi konu Azerbaycan'a yapılan saldırılar ama CHP konuşuluyor.
Haliyle soruyorum; bu karşılıklı bir oyun mu?
Konu Azerbaycan! Saldıran Ermenistan. Bu ülkede birazcık milli ve manevi hassasiyeti olan her birey, Azerbaycan'ın yanındadır, olmak zorundadır.
Ama gel gör ki, CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz bir TV kanalında; "Maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor" açıklamasını yapıyor.
Bu sözleri iktidarda, MHP'de, medyada anında milletin kanına ilmik ilmik işledi.
Sayın başdanışman birkaç gün sonra; "Naklettiğim bazı iddia ve haberler çarpıtılarak hakkımda iktidar partisi tarafından bir karalama kampanyasına dönüştürülmüş bulunmaktadır. Asıl üzücü olan, bu kampanya ile benim ve partimin, Azerbaycan'ın yanında olmadığımız şeklinde yaratılan algıdır."
Sayın başdanışman! Bu sözlerin o algıyı yaratacağını hesap edemiyorsanız size ne danışılıyor? Artı o algıyı siz yarattınız. İç siyasette kendi ayağınıza bir kez daha sıktınız. Bu sözleriniz aynen geçmişteki gibi her daim ısıtılıp, ısıtılıp önünüze konulacaktır.
Selin Sayek Böke
18 yılda kaç fabrika açtınız, diye her daim sorguladığımız AKP iktidarı geçen gün bir günde tam 300 fabrika açılışı gerçekleştirdi.
Gerçi bu fabrikalar ne yer, ne içer, ne üretir, kaç kişi istihdam eder soruları sorulmadı, cevapları da açıklanmadı. Hiçbir görseline de rastlanmadı.
Ama bu açılışta yine CHP gündeme geldi. CHP'li Selin Sayek Böke'nin birkaç hafta önce yaptığı açıklamalar ile.
Yandaş medya, 'Faşist CHP', 'Sermaye düşmanı CHP', 'CHP ne demek istiyor' gibi başlıklarla o sözleri işlediler.
Sayın Erdoğan'da açılışta bu sözleri malum üslubuyla yorumladı; "Her kim, şirketlere el koymaktan bahsediyorsa, onun amacı ülkemizin yeniden bataklığa saplanmasıdır. Her kim, devlet ile özel sektörün işbirliğini acımasızca eleştiriyorsa onun hedefi Türkiye'yi yurt dışına bağımlı kılmaktır."
CHP sözcüsü Selin Sayek Böke ne demişti; "İktidar olursak beş büyük müteahhitlik şirketine el koyacağız."
"Ama uluslararası anlaşmalar var."
"Ne müzakeresi yapacağız? Müzakere falan yok. Buraya yazacağız, 'Bunlar artık kamunundur' diyeceğiz ve devam edeceğiz."
Yazık! Çok ucuz malzeme. Sayın Böke! Birincisi devlet el koymaz, kamulaştırır. İkincisi devlet, şirketlerle hesaplaşmaz. En önemlisi ise siz, yabancı sermayeye karşı mısınız yoksa taraf mısınız?
Mesela! Sayın Böke çıkıp deseydi ki, 18 yılda şu kadar altın, bakır, bor ve diğer maden kaynaklarımız, AKP iktidarı tarafından çoğu yabancı ve de yabancı ortaklı şu şu şirketlere peşkeş çekildi.
Bunlar devletin, milletin malıdır. İktidar olduğumuzda bu madenleri devletleştireceğiz. Devlet-millet ortaklığıyla işleteceğiz.
Bu firmaları da mağdur etmeyeceğiz. Sen kaç verdin; Bir. Al sana iki. Geri dön marş marş, diyeceğiz deseydi, alkışlardık.
Ya da Sayın Böke, yabancı sermaye bu milletin alın terinin sömürülmesidir. Kaynaklarımızın, emeğimizin yok pahasına yurt dışına kaçırılmasıdır. Yabancı sermaye yerine kendi milli paramızı devreye koyacağız, deseydi ayakta alkışlardık.
Ne Böke ne de hiçbir CHP'li demedi, diyemezde. Çünkü onlarda AKP gibi kapitalist-liberal ekonomi anlayışından yanalar.
Bu gerçekleri Prof. Dr. Haydar Baş dedi. Şimdi bayrağı devralan Hüseyin Baş diyor. BTP iktidarında yalana, talana, yabancı sermayeye dur, denilecek devlet-millet hep beraber ayağa kalkacaktır.
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025